İstanbul’un Yer Altındaki Sırları

İstanbulun yer altı her dönem merak konusu olmuştur. Kente su getirmek için insan boyunda açılan kanallar yer altı mezarlıkları savaşlar ve kuşatmalardan kaçmak için denizin altından geçen geçitler, adalara uzandığı söylenen tüneller ve de Osmanlı işgalinden kaçan Bizanslı zenginlerin ve kilisenin paha biçilmez hazinelerinin saklı olduğu odalar. Bütün bunlar şehir efsanesi mi sizce ? Bence öyle değil ! Gelin hep beraber neden öyle olmadığını anlayalım.Yapılış nedeni ne olursa olsun gerçekten de İstanbul’un altı adeta bir örümcek ağı gibi birbiriyle bağlantılı, şimdi araştırmalarım sırasında okuduğum bir olayı size aktarayım, bu olayı yazan bilinmiyor.

800 yıl önce

haçlı ordusu konstantinapolis’i kuşatmıştı. tarihin gördüğü en azılı ve acımasız ordulardan biri olan haçlılar perde arkasından enrico dandolo adlı yaşlı ve kör bir venedik dükü tarafından yönetiliyordu. Yer altı dehlizlerine giren bir kişi vardı karanlıkta elindeki meşaleyle yol almaya çalışıyordu. dışarıda haçlılar katliama başlamışlardı şehir düşmüştü. dehlizde ilerlerken çok sert esen bir rüzgar ateşi söndürdü. kapkaranlıktı ve yanıbaşında bir nefes hissetti… tüylerini diken diken eden bir nefes… Onları görmüştü, tam olarak kendi suretleri ile kaçmaya çalışan adamın karşında durmuşlardı, etrafta hiçbir ışık kaynağı olmamasına rağmen onları görebiliyordu.Adama hiçbirşey yapmadılar, sadece arkalarını dönüp yürümeye başladılar, kaçmaya çalışan adamda nedensiz şekilde onları takip etmeye başladı. Anlatılan olay burda sona eriyor peki bu olayda anlatılan varlıklar ne olabilirdi ? Kuşatma sırasında yer altına kaçmış insanlar mıydı? Yoksa bizim bilmediğimiz ya da kabul etmek istemediğimiz şeyler miydi ?

1950’li yıllarda İstanbul’daki çalışmalar

Bu şehrin herhangi bir sokağını kazsak gömülü kalmış izlere, sırlara, binlerce yıldır saklı kalmış tarihe ulaşırız. Yine araştırmalarım sırasında bulduğum bir kaynakta başka bir olay aktarılıyor, olay şöyle. 1950’li yıllarda İstanbul’un olası bir Sovyet işgalinde İstanbul’un dehlizlerini savunma ve gizlenme amaçlı kullanmak isteyen genelkurmay yer altı dehlizlerinin detaylı bir haritasının çıkarılmasını emreder, bu emir üzerine bir grup asker bu işe koyulur, Sultanahmet meydanı civarlarından girilen bir dehlizde daha derinlere inildikçe garip şeyler farkedilmeye başlanır. Daracık tünellerden sonra geniş bir odaya varılır. Odanın tabanı iskeletlerle doludur ve odanın duvarlarında garip işaretler vardır. Hiç kimse bu işaretlerin ne anlama geldiğini çözememiştir ama askerler bu odadaki işaretleri incelerken ve defterlerine kayıt etmek için çizmekle uğraşırken çok sert esen bir rüzgar buna engel olur. Daha sonra ne yaşandı bilinmiyor ama bu olayın üzerine daha fazla gidilmediği ve dehlizlerin haritalarının çıkarılması görevinin iptal edildiği biliniyor ve dahası çoğu dehlizin girişleri duvar örülerek kapatılıyor günümüzde girilebilen kısımlar sadece giriş kısımları, daha derinlere giriş yok ! Sizce orada o gün görülen şey neydi ? Neden duvarlar örülerek insanların oraya girmesi engellendi ? Yaşadığın şehrin altındaki korkunç gerçekler neler farkında mısın ?