Galata Köprüsünü Satan Adam Sülün Osman

Türkiye tarihinde eşine rastlanmamış bir başka dolandırıcının ismi adeta bir efsane gibi dilden dile dolaşıyordu. Bu kişi 1923-1984 yılları arasında yaşamış olan Sülün Osman’ ya da gerçek adıyla Osman Ziya Sülün’dü.

Onun dolandırıcılar kralı olarak bilinmesinin altında yatan birçok akılalmaz vukuat var. Şimdi duyunca kulağa inanması zor gelen işler yapmış. Bunlardan en çarpıcı olanları ise 1950 ve 1960’lı yıllarda Galata Kulesi’ni satmak, Eminönü meydanındaki saati ve şehir hatları vapurlarını devretmek(!) , Boğaziçi Köprüsü 1 yıllığına kiralamak ve Taksim meydanına paspas atarak gelen geçenden ayakbastı parası almak gibi bu kadarına da pes dedirtecek cinsten şeyler.

Dolandırıcılığın inceliklerini Kumkapılı bir Rum’dan öğrendiğini söyleyen sonrasında ise işe kendi yorumunu da katan Sülün Osman olayı öyle uçuk boyutlara taşımış ki, dolandırıcılıktan girdiği hapishane’de, yönetimi kandırarak “Alınteriyle yaşamak” adlı bir konferans bile vermiş…

Sülün Osman’ın yaptıklarının hepsi temelde kötü şeyler. Ancak bugün veya geçmişte kolay yoldan para kazanıp zengin olma hayali kuran ve sonunda dolandırılan kişiler kendilerine dönüp baktıklarında en az onları dolandıranlar kadar haksız olduklarını görmelilier. Sülün Osman’ın şu sözlerini dikkatlice okuyunca ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız;
“Benim dolandırdığım insanlar dolandırıcıydı aslında. Yani bana yaklaşma sebepleri beni dolandırmaktı. On tane bilezikle geliyorum adamın önüne akşam vakti. Kuyumcunun kapısındayız. ve dükkan kapalı. Karımın hastalığını olduğunu söylüyorum, acilen bilezikleri bozdurmam gerektiğini, o an nöbetçi eczaneye gidip hastaneden istedikleri ilaçları almamın şart olduğunu söylüyorum. Hakiki olsalar bileziklerin fiyatı bin lira. Diyorum ki 300 liraya ihtiyacım var. Paranın gerisi umurumda değil, yeter ki karım ameliyat masasında kalmasın…

Adam sabah kuyumcuya gidip bilezikleri bin liraya bozdurabileceğini ve birkaç saat içinde havadan 700 lira kazanacağını düşünüyor. O arada benim ayakçım da mevzuya ortak çıkıyor ve bilezikleri ucuzdan o almak istiyormuş gibi ayak yapıyor. Telaşlanıyor adam fahiş kazanç imkanı kaybolacak diye. Hemen 300 lirayı verip alıyor bilezikleri, ben de kayboluyorum ortalıktan. Adam ertesi sabah kuyumcuya gidip de bileziklerin sahte olduğunu öğrenince, dolandırıldım, diye karakola gidiyor. Ben aranıyorum… Demiyorlar ki ona, be adam 1000 liralık bileziği 300 liraya almayı düşünürken aklında ne vardı, diye. Gayet açık ki, beni dolandırmayı planlamıştı.Ben hayatım boyunca beni dolandırmaya kalkışmamış tek bir kişiyi dolandırmadım…” Sözün özü bazı “istisnalar” hariç dolandırılan kimse, o kadar da masum değil…