Osmanlı’da Kimler Askerlik Yapardı? Kimler Yapmazdı?

1846 Kanunnamesi’nde askerliğin bütün Müslümanlara ”farz” belirtilmekle birlikte Osmanlı’da hiçbir zaman bütün Müslümanlar askerlik yapmadı. Osmanlı’da askerlik konusunda hep bir ”eşitsizlik” ve ”adaletsizlik” vardı.
Örneğin, Anadolu’da fakir Türk çocukları önce 12, sonra5-6 yıl askerlik yaparken Hicaz ve Yemen’dekiler 2 yıl, Trablusgarp ve Fizan’dakiler 1 yıl askerlik yapardı.

Başkent İstanbul halkı (Galata, Eyüp ve Üsküdar’da yaşayanlar) askerlikten muaftı. İstanbul halkının sadece seferberlik döneminde – üstelik İstanbul’un içinde bir kışlada 6 ay askeri eğitimden geçirilmelerine karar verildi. Sisam ve Girit’te yaşayan Müslümanlar da askerlikten muaftı. Yalnızca Girit’teki Müslümanlar ada içinde sadece 6 ay askerlik yapıyordu. Suriye, Irak ve Doğu Anadolu’daki çok sayıda aşiret de fiilen askerlikten muaftı. Aşiretler Devlete asker vermeyi reddetmişti.

Osmanlı’da saray mensupları ve saray görevlileri, zenginler, soylular, tekke, tarikat şeyhleri, din adamları, medrese öğrencileri, Müslüman olmayanlar ve İstanbul halkı hep askerlikten muaftı. Balkan halkı, Arap coğrafyasında ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayanlar da zorunlu askerliğe sıcak bakmayınca askerlik görevi, fakir Anadolu delikanlılarının, Türk köylü çocuklarının omzuna yüklenmişti

23 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyet ilan edildi. 1909’da Kanuni Esasi’de yapılan değişikliklerle padişahın yetkileri kısıtlandı. 1909’da yeni bir askere alma kanunu çıkarıldı. Bu kanunla İstanbul halkının; Galata, Eyüp, Üsküdar’da yaşayanların ve Müslüman olmayanların da askerlik yapmaları zorunlu hale getirildi. 1914 Mart’ında asker alma kanunu değiştirildi. Osmanlı hanedanı dışında, 18 yaşını dolduran her erkeğin askerlik yapmakla yükümlü olduğu belirtildi. Askerlik süresi ise 7 ile 25 yıl olarak belirlendi. 1914’te Osmanlı I. Dünya Savaşı’na girince ” genel seferberlik” ilan edildi. Sonrası malum! 1914-1918 arasındaki I. Dünya Savaşı’nda 13-15 yaşında çocuklar bile askere alındı. I. Dünya Savaşı sonrası işgalci İngilizler, düzenli ordumuzu dağıttı. 1919’da Atatürk Milli Mücadele’yi örgütlemeye başlarken düzenli ordumuz yoktu.

Osmanlı’da yüzyıllarca sadece vergi ve asker kaynağı olarak görülen Türk köylüsünü, yüzyıllar sonra Atatürk kurtarmak istedi. Atatürk 1922’de şöyle demişti:

“Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. Gerçekten yedi asırdan beri dünyanın çeşitli yerlerine göndererek kanlarını akıttığımız, kemiklerini topraklarında bıraktığımız ve yedi asırdan beri emeklerini ellerinden alıp israf ettiğimiz, buna karşılık daima küçük ve hor görerek muamele ettiğimiz ve bunca fedakar ve ihsanlarına karşı nankörlük, küstahlık ve zorbalıkla uşak derecesine indirmek istediğimiz bu gerçek sahibin huzurunda tam bir utanç ve saygı ile yerimizi alalım.”

Atatürk, 16/17 Ocak 1923’te İzmit’te, İstanbul gazetecilerinin sorularını yanıtlarken de ” Osmanlı’nın her zapt ettiği yere Anadolu halkını götürerek Anadolu halkını öldürdüğünü” söylemiştir. Yemen’de 1,5 milyon Anadolu çocuğunun öldüğünü belirtmişti. Daha sonra ” milletin üzerindeki askerlik yükünü hafifleteceğini ” eklemişti. Dediğini de yaptı: Atatürk, askerliği herkes için bir vatan görevi haline getirdi.

Bu topraklarda her türlü eşitsizliğe son veren etkidir, Atatürk Etkisi..

Osmanlı saray saltanatının yerine halkın saltanatını kuran etkidir Atatürk Etkisi….

Sinan Meydan- Atatürk Etkisi (60-61-62-63-64)