Rusya’da satılan ilk batı malı olan Pepsi’nin ilginç hikayesi. Soğuk savaş yıllarında, ABD başkanı Eisenhower’ın, Sovyet vatandaşlarına, kapitalizmin kominizmden daha iyi olduğunu anlatmak için bir proje araması ile başladı bu ilginç hikaye. Bunun sonucu olarak 1959 yılında, Amerikan hükümeti, Moskova’da “Amerikan Ulusal Fuarı” açmaya karar verdi. O zamanlar başkan yardımcısı olan Richard Nixon’ı bu işle görevlendirip Rusya’ya yolladı. Nixon, fuar esnasında SSCB başkanı Khrushchev ile muhabbet ederken, yanlarında bulunan ve o zamanlar Pepsi’nin pazarlama müdür yardımcısı olan Donald M. Kendall, Rus başkanın sıcaktan terlediğini farketti ve ona bir bardak Pepsi sundu. Yukarıdaki fotoğraf o andan alınan bir karedir. Ve o zamanlar için, Pepsi adına büyük bir PR başarısına damga vurmuştur.

Paran yoksa, votkan da mı yok?

Aradan yıllar geçti. Donald Kendall artık Pepsi’nin başkanıydı. Nixon’da ABD’nin başkanı olmuştu. Kendall, Nixon ile arkadaşlıklarını kullanarak Sovyetler Birliğinde Pepsi satmanın yollarını arıyordu. 1972 yılında Sovyetler ve Pepsi arasında anlaşma neredeyse imzalanmak üzereydi. Pepsi, Sovyetler Birliği’nde satılan ilk batı ürünü olacaktı, ama ufak bir pürüz vardı. Ruslar’da ruble harici bir para yoktu ve Rusya dışında da rublenin bir değeri yoktu. Bunun üzerine trampa yapmaya karar verdiler. Ruslar, Pepsi’ye para ile değil, votka ile ödeme yapacaktı.Ülkede satılan votkanın büyük kısmı zaten hükümet tarafından üretiliyordu ve Stolichnaya votkası ödemede kullanılacaktı.

Periyodik cetvelin mucidi Mendeleyev’in votkası!

İşin ilginç taraflarından biri de, ödemede kullanılacak olan Stolichnaya votkasının, ünlü Rus kimyager ve mucit Dmitri Mendeleyev‘in, 1901 yılında geliştirdiği bir tariften yapılıyor olmasıydı.

Sonuçta anlaşma imzalandı ve Pepsi, Sovyetler Birliği’nde satılan ilk batılı ürünü oldu. Bu esnada, şirket aynı zamanda, ABD’de alkollü içkiler pazarına girdi, çünkü artık elinde satacak çok miktarda votka vardı.

Pepsi ve dünyanın en büyük 6. donanması

1989 yılında, ilk anlaşmanın süresi bitmek üzereydi ve iki taraf da anlaşmayı yenilemek istiyordu ama yine bir sorun vardı. Sovyet halkı Pepsi’yi sevmişti. Ve artık Pepsi’nin Sovyet topraklarında 20 fabrikası vardı. Gelinen noktada Pepsi 3 milyar dolarlık bir pazara ulaşmıştı. Dolayısı ile Rus’ların elindeki vokta, bu parayı ödemeye yetecek kadar değildi. Ruble hala uluslararası piyasalarda geçer akçe değildi.

Bunun üzerine Rus’lar, soğuk savaş esnasında ellerinde birikmiş olan askeri malzemelerle ödeme yapmayı önerdiler. Pepsi anlaşmayı kabul etmek zorunda kaldı. Çünkü hem artık Sovyetler Birliği’nde 20 fabrikası vardı ve çıkmaz çok pahalı olacaktı, hem de kabul etmezse Rusların önereceği başka bir meta yoktu. Anlaşma sonucunda Sovyetler, Pepsi’ye, 17 dizel denizaltı, 1 krüvazör, 1 destroyer ve 1 fırkateyn verdi. Ve bu da bir anda Pepsi’yi dünyanın en büyük 6. deniz kuvveti yaptı.

Daha sonra bu gemiler İsveç’te parçalanıp, hurda parasına satıldılar. Bu durum üzerine Pepsi başkanı Donal Kendall,  ABD Ulusal Güvenliğine “gördüğünüz gibi Rusları sizden daha iyi silahsızlandırıyoruz” diye açıklama yaptı.