Saygı Duruşunun Az Bilinen Tarihi

Şahsen ben; ilkokullu yıllardan bu yana durduğumuz saygı duruşlarının kökeninin ne olduğunu hiç düşünmemiştim. Araştırmalarım sonucundaysa menşei hakkında bir dizi farklı yazıya ulaştım. Çıkış yerlerine yönelik hikâyeler farklı da olsa hepsi bir noktada birleşiyor: tarihî, mühim bir kişinin ölümünün ardından onu anmak ve bu amaçla yaşanan resmî bir sessizlik anı. Bu süre içerisinde tefekkür, dua gibi dinî uygulamaları da görmek mümkün. Buna ve ardından şuna bakacağız: peki 10 Kasımlarda Ata’mızı anarken iki dakikalık saygı duruşunun sırrı nedir? Hadi gelin.

1. Kökeni

Belirttiğim üzere saygı duruşunun kökeni üzerine birçok farklı adres belirtiliyor: George Fox’un (1624 – 1691) kurucusu olduğu, Hristiyanlık inancıyla alakalı Quaker topluluğu saygı duruşunun kaynağının atfedildiği dönem ve topluluklardan biri. Günümüze daha yakın zamanlarda ise dinî anlamlarından yavaşça sıyrılan saygı duruşunun 20. yüzyıldaki güncellenmiş örneklerinin kökenleri şuralarda aranıyor: ilk teoriye göre saygı duruşu 1. Dünya Savaşı’nda yeni bir anlam ve boyut kazanıyor. Bir Reuters muhabiri de bu uygulama hakkında yazı kaleme alarak onu popülerleştiriyor.

2. Farklı teoriler

Öbür teori 1919’a işaret ediyor: London Evening News’e bir mektup yazmış olan Avustralyalı gazeteci Edward George Honey tarafından önerilen bu yeni anlamlı saygı duruşu Birinci Dünya Savaşı’nı sona erdiren ateşkesin yıldönümünün kutlanması gerektiğine yönelik bir öneri.

3. King George V tarafından resmîleştirilmesi

20. yüzyıl saygı duruşunun iki teoriden hangisinden kaynaklandığı net değil. Yine de sonuç olarak; 1910 ile 1936 arasında Birleşik Krallık hükümdarı olan King George V tarafından 17 Kasım 1919’da resmî hale getiriliyor. Amaçsa mükemmel bir sessizlik içerisinde herkesin kendi düşüncesine yoğunlaşabilmesini sağlamak. Böylece resmîleşen saygı duruşunun günü de kral tarafından ‘’11. ayın 11. günün 11. saati’’ olarak belirleniyor.

4. José Maria da Silva Paranhos Júnior

Bu iki teorinin yanı sıra ilk resmî saygı duruşu örneği olarak bir de José Maria da Silva Paranhos Júnior’ın (1845 – 1912) anısına gerçekleşen saygı duruşu vardır. ‘’Brezilya Diplomasisinin Babası’’ olarak bilinen José Maria da Silva Paranhos Júnior Amerika ve birçok Avrupa ülkesi arasındaki anlaşmazlıkları müzakere ederek çözmesiyle biliniyor. Kendi ülkesinin iç ve dış meselelerinde de çeşitli müzakereler sonucunda çözüm yolunu bulan devlet adamı 1912’de vefat ettiğinde Portekiz Senatosu 10 dakikalık saygı duruşu kararı alıyor. Bu, bir kişinin ölümüne adanan ilk saygı duruşu olarak biliniyor.

5. Ülkemizde saygı duruşu

Saygı duruşlarında farklı ülkelerde görebileceğimiz bir uygulama bizde de vardır. Anma töreni esnasında bir marş ya da ‘’Ti sesi’’ denilen saygı marşı çalınıyor. Genellikle yurt dışı örneklerinden farklılaştığımız yer ise tabii ki duruşlarımız. Filmlerde de görebileceğiniz gibi; kimi farklı ülkelerin saygı duruşlarında selam vermek görülürken, biz umumi olarak esas duruştayızdır.

6. Saygı marşının kökeni

Saygı marşı olarak ülkemizde de bildiğimiz bu marş evrensel bir değere sahiptir ve birçok ülke saygı duruşlarında bu marşı kullanıyor. Marşın kökeni ise 1862’de Amerikan İç Savaşı sırasında arkadaşını kaybeden Daniel Butterfield adlı trompetçinin üzüntüsünü notalara dökmesinden geliyor. 1953 yapımı ‘’İnsanlar Yaşadıkça’’ filminde de bu müziğin kullanılması tüm dünyaca bilinmesine ve pek çok ülkenin bu marşı anmalarda kullanmasına vesile oluyor.

7. 10 Kasım Anmalarındaki İki Dakikalık Saygı Duruşu

Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmen, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ü kaybettiğimiz 10 Kasım’ın yıldönümlerinde ise ülkemizde iki dakikalık saygı duruşu yapılıyor. Her 10 Kasım’da saat 09.05’i gösterdiğinde büyük bir hasretle andığımız Atatürk’ümüz bilindiği üzere bütün dünyaca saygı duyulan bir isim. Hatta öldüğü zaman yabancı ülkelerdeki siyasîlerden, kurumlardan, makamlardan da üzüldüklerini bildiren mesajlar geliyor. Ülkemizde diğer saygı duruşlarının 1 dakikalık sürede yapılıp Atatürk anmalarında 2 dakika olmasının nedeni ise Atatürk’ün ‘’En Büyük Türk’’ olmasından ileri geliyor. Zaten buna yakışır şekilde; soyadı da ‘’Türklerin Babası’’ anlamını taşıyor.