Kayseri İlimizin İsmi Sezar’dan Mı Geliyor ?

Heybetli ve bir o kadar da ihtişamlı Erciyes Dağı’nın mührünü vurduğu Kayseri tam bir Selçuklu şehridir. Hunat Camii, Camii Kebir, Gevher Nesibe Darüşşifası ve Seyyid Burhaneddin Türbesi Kayseri’deki Selçuklu imzalarından sadece birkaçıdır. Kayseri şehir merkezinde Osmanlı dönemine ait önemli bir eserin olmaması ise ayrıca dikkat çekicidir.

Tarihî dokunun korunup modern hayata adapte edildiği nadir kentlerden biri olan Kayseri’de bunun en güzel örneklerinden biri Kapalıçarşıdır.Yalnız bu çarşı diğer çarşılara pek benzemez. Zira üstün ticarî zekâya sahip Kayseri esnafı burada size mutlaka bir şey satacaktır. Ne ararsanız bulabileceğiniz çarşının en dikkat çekici bölümlerinden biri kaybolmaya yüz tutan mesleklerden olan yüncülere ayrılmış. Aslında bu durum tüm çarşı için geçerli. Zira büyük şehirlerde olduğu gibi Kayseri’de birbiri ardına açılan alışveriş merkezleri kapalı çarşı esnafını da etkiledi.

“Kayseri” kelimesi böyle çok içimizden, Orta Anadolu‘nun bağrından kopup gelmiş gibi, değil mi? “Kayseri” değil hatta, “Gayseri“: böyle damak yerine yutağın ordan “gnıay” diye çıkacak kadar içimizden bir kelime!

Gelin görün ki “Kayseri” aslında çok uzaklardan, ta Roma‘dan, “Sezar“dan gelmiş.

Aslen Roma hükümdarlarının kullandığı bir lakap olan ve Jül Sezar sayesinde tanınmış kelimenin Latince orijinali “Caesar“.* “Kayseri” de “Sezar’ın (imparatorun) Şehri” anlamındaki “Caesarea“nın Türkçeleştirilmiş hali.

İstanbul’un Fethi ile beraber, Fatih Sultan Mehmet‘in ünvanları arasına giren “Kayser-i Rum” da, “(Doğu) Roma’nın Hükümdarı” anlamını taşıyordu. Ruslar‘ın “çar“ı (tsar), Almanlar‘ın “kayzer“i (kaiser) de, tıpkı bizdeki “kayser” gibi Sezar* çıkışlı ünvanlardı.