Kaşların İnsanlığın Gelişimine Olan Tahmin Edilemez Etkisi

Günlük hayatta kurduğumuz sosyal ilişkilerde kaşlarımızın çok büyük bir önemi var. Diğer insanlara bir şeyler anlatırken kullandığımız mimiklerin etkisini arttıran bu küçük detay, insanlığın tarihi gelişiminde önemli etkiye sahip. Gelin Küçük Emrah’ın kaşları ile başlayan yolculukta, insan gelişimini açıklayalım.

Yeryüzünde var olduğumuzdan bu yana geçen on binlerce yıldır bizi ayakta tutan tek şey var: Toplumlaşıp medeniyetler inşa etmek. Atalarımızdan kalan sayısız genetik özelliğin, sosyal ilişkilerimizi inşa ederken kullandığımız mimiklere kadar uzanması sizi şaşırmasın. Bilim insanları, Küçük Emrah gibi milyarlarca örneğin insanın gelişiminde çok büyük role sahip olduğunu söylüyorlar.

Duygularımızı ifade etmenin, empati kurmanın ya da en basit şekilde bir bakışla her şeyi özetlemenin en büyük silahı kaşlarımızdır. Tarih öncesi insanların hayatta kalmak adına güçlerini birleştirip, buzul çağı gibi felaketlere karşı koymalarını sağlayan şey, birlikte hareket edebilmeleri oldu. Bir arada olmaları da kurdukları sağlıklı iletişime dayandırılıyor.

Arkada modern insan ve önde tarih öncesi insanın kafatası yapısını görüyoruz. Kaş bölgesindeki değişim dikkat çekici

Eski insanların kaş bölgeleri çıkıntılı ve olası darbelere karşı zarar verici boyutlardayken, sosyal ilişkilerle onları yavaş yavaş kullanmayı bıraktık. Günümüzde kaş bölgemiz artık şiddet amaçlı değil, iletişim amaçlı kullanılıyor. Bu nedenle zamanla kafatası gelişimimizde en çok değişen bölgeler arasında yer alıyor.

York Üniversitesi’nde görev yapan araştırmacılar, hareketli kaşlarımızın sosyal iletişimimiz için düşünüldüğünden daha önemli olduğunu ortaya çıkarttılar. Araştırma ekibindeki Penny Spikins, “İnsan evrim sürecinde ilerlerken ve savunmasız olmalarına rağmen, diğer insanlarla daha iyi geçinebilmek daha önemli hale gelince dostça duyguları ifade etmenin daha önemli olduğunu kavradı.” diyor. Spikins, “Diğer primatlardan farklı olarak bizler, kendimizi iyi hissetmediğimizde ağlarız ve yüzümüz kızarır. Yüzümüzde bulunan kaşlarımızı da sempati beklemek ve savunmasızlığımızı anlatabilmek için kullanırız.” açıklamasında bulunuyor.

Nesli tükenen insan türü olan Neandarthellerin, büyük sosyal topluluklar kurmak gibi yetenekleri bulunmuyordu. Onların neslini, yeryüzünün en modern ve tek hakim insan türü olarak bizler tükettik. Çünkü toplumlar halinde geniş coğrafyalarda hayatımızı devam ettirebiliyor, avlarımızı paylaşıyor, kararlar alıyor, organize hareket ediyorduk.

Varlıkları 124 bin ila 300 bin yıl öncesine dayanan ve bugünlerde hala fosillerini bulduğumuz insan türü Homo heidelbergensis, Afrika’da yaşıyordu. Ancak oldukça ilkel canlılardı ve kaşlarının sosyal ilişkiler yerine yemek alışkanlıklarında başlarını korumak gibi özellikleri vardı.

Birkaç hareketinin ne denli önemli olduğuna yönelik yapılan araştırmalar, tarihimizdeki sosyolojik yapıları açıklamamız için güzel bir detayı bizlere sunmuş oldu.

Günümüzde bile bunun örneklerini görüyoruz. Yüzlerine botoks yaptıran insanların sosyal ilişkilerinde sıkıntı yaşadıkları bir gerçek. Yani Küçük Emrah, binlerce yıllık insanlık tarihinde sadece hüznü aktaran küçük bir örnek. Bundan daha fazlası olduğu için bugün hala hayattayız.