1. Çerkez Arif

Trabzonlu Hasan Kaptan’ın oğludur. İyi nişancı olup, tokatının önünde kimse duramazdı. Fehim Paşa’nın başsilahşörü olmakla beraber,  Çerkez Arif’in tam olarak ne işle meşgul olduğunu kimse bilmezdi. Küçüksu çayırında bir köşkte otururdu. Yine bir kabadayı olan Matlı Mustafa tarafından vurularak vefat etmiştir.

2. Ziya

Çerkez Arif’in kardeşidir. Abisini öteki dünyaya gönderen Matlı Mustafa’dan intikamını almış, Sinop hapishanesinde bir müddet kalmıştır. Ziya, siyasi entrikalara karışmış bir kabadayıydı. Sadrazam Mahmut Şevket Paşa’yı kurşunlayanlardan biri de Ziya’dır ve bu suçundan dolayı idam edilmiştir.

3. Laf Tufan

Aslen Rizeli olduğu halde memleketinde ona Kürt Tufan derlerdi. İstanbul’da çok sayıda öldürme olayına karışmıştır. Sinop’ta jandarmalar tarafından vuruldu.

4. Tıflıbozzade Kahraman

Sultan Abdulhamid devrinin sonlarında “On İkiler” diye maruf Aksaray kabadayılarının reisidir.

5. Arap Abdullah

Süleymaniye Sancağından olup aslen Kürt’tür ancak ona esmerliğinden dolayı Arap Abdullah denilmiştir. Kabadayılar arasında “Abu” diye anılan Arap Abdullah’ın Kamil adında bir de ağabeyi vardı. Babaları onları okumaları için İstanbul’a göndermiş Kamil okuyup Beyrut Gümrük Nazırı olmuş ancak Arap Abdullah kabadayı olup çıkmıştır.

6. Piç Ardaş

1910’lu yıllarda özellikle Üsküdar sokaklarında hüküm süren Piç Ardaş, 1886’da Sivas’ta doğar. Koca Mavnacı’yı vurduktan sonra dikkatleri üzerine toplayan Ardaş, küçük yaştayken Sivas’tan getirilip Selamsız’daki Ermeni kilisesinde bir papaza bırakılır. Neyin nesi olduğu bilinmeyen Ardaş’a nüfus kâğıdı çıkarılırken, baba hanesine kendisini teslim alan Sarkis adındaki papazın adı yazılır. Bu durumdan ötürü “piç” lakabıyla anılır.

7. Rizeli Mavnacı Ali

1906’da Üsküdar’ın “haracını yiyen” Karamanlı Yusuf’u Üsküdar vapur iskelesinin önünde falçatayla vurmasının ardından, 16 yıl boyunca hem Üsküdar’da, hem de Beyoğlu’nda “borusunu öttüren” namlı bir kabadayıdır. Ali’nin Piç Ardaş’ın Üsküdar’da isminin duyulmasından duyduğu rahatsızlık, kendi avanesinden birkaç kişinin Ardaş tarafından dövülmesiyle ayyuka çıkar. 26 Kasım 1920’de, Mavnacı, Ardaş’ı öldürmek için bir tuzak kurar ve onu Kuzguncuk’a çağırır. Fakat hesabı tutmaz ve iki hasım Kuzguncuk’taki Yalı Kahvesi’nin önünde bıçaklarla kapışırlar. Düelloda şans, iki parmağını kaybetmesine rağmen Ardaş’a güler. Sağ el başparmağı ve işaret parmağının kesik olması, polis kayıtlarında en belirgin alameti olarak geçer. Bu kavgadan sonra Üsküdar’ın tek hâkimi olan Ardaş’ın da saltanatı uzun sürmez. Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte, sevgilisi Ağavni’yi de yanına alıp ortadan kaybolur.

8. Şık Manol

Tokatlı Milaço’nun 1890 doğumlu oğlu Manol’u diğer kabadayılardan ayıran özelliği, her daim çok sık giyinmesidir. “Sırtından eksik etmediği kadife yakalı paltosu, başındaki fötr şapkası ve boynundan hiç eksik etmediği kravatı ile bir kabadayıdan ziyade kalem efendisine benzeyen” Manol, bu yüzden “şık” lakabıyla anılır. “Manol, kabadayılığı süresince hiç adam öldürmemiş, hatta ne bıçak, ne tabanca, ne de başka bir alet kullanmıştır. Onun en büyük silahı, kısacık boyuna rağmen, son derece çevik bir şekilde zıplayıp hasmına vurduğu kafası ve yumruğu idi. En kızdığı şey de haksızlıktı.

9. Arap Hüsnü

1870 yılında Trablusşam’da doğan Mişel’in İstanbul’a ne sebeple geldiğini bilen yok. İstanbul’da İslam’a ihtida eden Mişel, Hüsnü ismini alır ve Arap lakabıyla anılır. Tophane civarında genç külhanların hepsini sindirmiş, Salı Pazarı’nda haracını vermeyen iki kişiyi öldürmesiyle nâm yapmıştır. Ömer Ünal’ın “Heyula gibi, iri yarı, insanın rüyasında görse korkacağı bir tipti” diye tarif ettiği Arap Hüsnü, kabadayılığının son yıllarında kaçak içki satışına girer.

10. Yamalı Yorgi

Arnavutköylü balıkçı Miltiyadis’in 1892 doğumlu oğlu Yorgi, Ayazma’da küçükken babasıyla balığa çıkarak mesleğin inceliklerini öğrenir. 11 yaşında, balık pişirdiği tavanın sandalda devrilmesiyle yüzünün çeşitli yerleri yanar. Bu yüzden lakabı “yamalı”dır. Polis kayıtlarında da alameti olarak “sağ kulağından yanağına doğru yanık izi” olduğu yazar. Sabıkalılar arasına girmesine sebep olan olay, 17 yaşındayken tartıştığı bir balıkçıyı Rumelihisarı’nda bıçaklamasıdır. Daha sonra, bu kez Kandilli’de ağ atma kavgasına bulaşır ve tartıştığı dört kişiyi yaralar. Boğaz’ın Rumeli yakasının haracını o topluyordur artık. Osmanlı zaptiyelerinden defalarca kez kaçmayı başarır. “Su testisi su yolunda kırılır” misali, 1923’te Arnavutköy’de bir kuytuda ölü bulunur

11. Solak Ligor

Konya’da kan davasına karışan babası Todori’yle küçük yaşta İstanbul’a gelen Ligor, 1888 yılında doğar. İstanbul’a kaçsa da kan davasından kurtulamayan aileyi takip eden hasımlarla Todori arasında çıkan çatışmada, Ligor sağ kolundan yaralanır ve sakat kalır. 1908’de Balat’ta bir Yahudi tüccarı vurarak ilk vukuatına imza atar. Bu dönemde babasını kaybeden Ligor için kabadayılık yolunda bir engel kalmamıştır artık.  şöhreti önce Unkapanı’nda yayılır. Oradan Eyüp’e kadar olan mıntıkanın dört yıl boyunca sözü geçen tek kabadayısı olur. Bir süre sonra kalpazanlık işine bulaşır ve sonunu da bu iş getirir. 1921’de piyasaya sürdüğü sahte İngiliz paraları yüzünden yakalanır ve hapse atılır. Hapisten çıkıp çıkmadığını kimse bilmez.

12. Odesalı Kosti

1885’te Yunanistan’da doğan Kosti’nin, neden Odesalı olarak anıldığı bilinmez. İlk işi, 3 Aralık 1919 yılında, şimdiki adı İstiklal Caddesi olan Cadde-i Kebir’de 80 numaralı dükkânın içine girip kasasını kırdıktan sonra, üç bin drahmiyi çalmak olur. Sağ kolunun iç tarafında eli kamalı bir kız ile sol kolunda iki çiçek ortasında bir haç ve M harfi olan (Sevgilisi Mari’nin isminin baş harfi) dövmeleriyle bilinir. Taksim’e kadar bütün mıntıkanın hâkimidir. Birçok suça bulaşır, itiraz edeni vurmaktan çekinmez. Ziba Yokuşu’nda bir Ermeni tüccarı vurmasına rağmen, İngiliz polisleri tarafından kurtarılır. Dokunulmazlığına olan güveninden ötürü, Hamidiye’de kendisini tutuklamaya çalışan bir zaptiye çavuşunu bile bıçaklar. 9 Temmuz 1921’de Çeşme Meydanı’ndaki Yakup Efendi Birahanesi’nin önünde, sonradan “nâmı büyüyecek olan bir tıfıl” olan Laz Hüseyin tarafından dört bıçak darbesiyle vefat eder.

13. Kadırgalı Kör Emin

Galata gümrüğünde görevliyken, görevinden alınmış ve kendini iyice bu hayata vermiştir. Beyoğlu muhitine nam salan Kadırgalı Kör Emin, zamanın meşhur hırsızlarından Panani’yi bir bıçak darbesi ile solak etmiştir. Haddehaneli Arap Hulusi’yi arkadaşının yanında, içki masasında tokatlayarak ağlatmış ve yine bu kişi tarafından o gece başka bir mekânda tabanca ile vurulmuştur. Ölürken de kendisi vuranın ismini isteyen polise “sağ kalırsam tahkikatı ben yaparım” demiştir.

14. Kavanoz Mehmed

Eyüplüdür, kavgalarda karşı taraftan gelen sandalyeleri ustalıkla kapıp karşı tarafa iade etmesi ile meşhurdur.

15. Kesik Nikola

Gözü kolay para kazanma yollarındadır. Genç ve kuvvetlidir. Haraç almaya ilk kez babasının dostu Tatyos Efendi’den başlar. Bir süre sonra yaşlı adam direnince, Nikola ilk vukuatına imza atar. Babasının en iyi arkadaşını jiletle yaralar. Artık başka bir yola girmiştir. Jilet atmakta ustalaşır, bileği de kuvvetlidir. Kısa süre de Zindankapı’nın hamallarını haraca kesmeye başlar. Artık “Unkapanı’nın dayısı”dır. Sabahtan akşama Mihal’in Kahvesi’nde oturup ayağına getirilen haraçların keyfini sürer. Haracını vermek istemeyen dört kişiyi yaralar, Rıza isminde bir hamalı da vurur.