İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan ‘İstanbul Depremi’ Açıklaması

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, olası büyük İstanbul depreminin kendi döneminde yaşandığı takdirde tarihe ‘kara bir adam’ olarak geçmekten korktuğunu ifade etti.

“Allah’a sığınırım, ismi kötü anılan insan sıfatı vermesin. Zihnimizde hep büyük İstanbul depreminin antrenmanını, jimnastiğini yapıyoruz” diyen Soylu, olası depremle ilgili iki büyük korkusundan birinin iletişim, diğerinin de trafik olduğunu kaydetti.

Soylu, “İletişim üzerinde hummalı bir çalışma yapıyoruz. İnşallah bu sorunu çözeceğiz. Ortak bir deprem hattı oluşturmaya çalışıyoruz. Onlar kapasitelerini yükseltiyorlar. Vatandaşlarımızı bilinçlendirmeye çalışıyoruz” dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye Belediyeler Birliğinde düzenlenen Afet Azaltma ve Deprem Toplantısı’na katıldı. Bakan Soylu toplantıda Türkiye’de yaşanan depremlere ilişkin alınacak tedbirlere dair konuştu. Soylu, deprem gözlem istasyonu sayısının 1100 olduğunu ve bu alanda ikinci büyük deprem gözlem ağına sahip olunduğunu belirtti.

Bakan Soylu, “AFAD Başkanlığının 81 il müdürlüğünde, 11 birlik müdürlüğü, yaklaşık 6 bin personel, çeşitli tonaj ve tipte 352 müdahale aracı, yurt sathında 26 lojistik deposu, 52 de lojistik destek deposu bulunuyor. Bunun yanı sıra AFAD Başkanlığı, sadece afetlere müdahalede değil, afet yönetiminde çatı kuruluş olarak da önemli bir konuma geldi” diye konuştu.

Bakan Soylu, AFAD Başkanlığının, Türkiye’de bir afet yönetim stratejisi oluşturmayı başardığının altını çizerek, “Deprem veya başka bir doğal afetle ilgili olarak, bugün sadece afet anındaki kurtarma çalışmalarını planlamıyoruz. Meseleyi, ‘afet öncesi’, ‘afet anı’ ve ‘afet sonrası hayatın normalleşmesi’ olmak üzere üç ana başlıkta toparlamaya çalışıyoruz” sözlerine yer verdi.

“TÜRKİYE AFET MÜDAHALE SİSTEMİ 3 KATMANDAN OLUŞUYOR”

Bakan Soylu, “En üstte Türkiye Afet Müdahale Planı vardır. Bunun altında 81 İl Afet ve Acil Durum Müdahale Planı, il planlarının altında da Çalışma Grubu Operasyon Planları yer almaktadır. Bu planlarla afet ve acil durumlarda ihtiyaç duyulan ülke çapında 28, il düzeyinde 26 acil hizmet sorumlusu kurumları belirledik. Bunların destek ve çözüm ortakları kurumları da tayin ettik. Tüm bakanlıklar ve kurumların, afet anındaki görevlerini, neyi nasıl yapacaklarını net olarak belirledik” sözlerini kullandı.

SOYLU, DEPREMLE İLGİLİ KORKULARINI BELİRTTİ

Bakan Soylu, beklenen İstanbul depremine vurgu yaparak, “Benim korkum şu; bizim zamanımızda olur da sorumluluğunu taşıyan biri olarak tarihe kara bir adam olarak geçmekten Allah’a sığınırım. İsmi kötü anılan insan sıfatı vermesin. Afet meselesi, deprem meselesi öncesini, anını, sonrasını iyi bir şekilde zihnimizde ve kurumlarda tasarlamak zorundayız. Siyasi popülizmle deprem konusunda alınacak tedbirler ters orantılıdır. Kentsel dönüşümü tamamlamak lazım; kusura bakmayın doğru yapalım; ama vatandaşın tepkisini çekelim, riskli bölgelere buldozerle girmekten başka çare yoktur. Enkazların altında kalan insanların ‘akrabalarımı bulun, ne olursunuz evladımı kurtarın’ diyenleri duyan birisi olarak söylüyorum, imkânımız var güçlü bir devletiz” dedi.

Bakan Soylu, depremle ilgili iki korkusunun bulunduğunu belirterek, “Biri iletişim, diğeri de trafiktir. İletişim üzerinde hummalı bir çalışma yapıyoruz. İnşallah bu sorunu çözeceğiz. Ortak bir deprem hattı oluşturmaya çalışıyoruz. Onlar kapasitelerini yükseltiyorlar. Vatandaşlarımızı bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Ancak trafik meselesi…Bunları konuşmak zorundayız. Bir, ambulanslar binaya ulaşamaz. İki aldığı hastaları hastaneye götüremez. Bu bir gerçek. Buna ait tedbirleri de çalışıyoruz. İstanbul depremini konuşuyoruz. Fiziki olarak sadece İstanbulluları etkiler ama ekonomik olarak bütün Türkiye’yi etkiler. Dolayısıyla meseleye çok geniş bir pencereden bakmak durumundayız. Diğer illerimiz de aynı şekilde. Eğer çocuklarımıza hem binaları güçlü, hem ekonomisi güçlü bir ülke bırakmak istiyorsak, bu salonda konuştuklarımızı kendi görev alanlarımıza taşımalıyız. Sahada bunları uygulamalı, engellerle karşılaşıyorsak da buna çare bulmak zorundayız. Gerek ülkemizin gerekse bölgemizin yoğun gündeminin, deprem gündemini perdelemesine izin vermemeliyiz” ifadelerine yer verdi.