Yeniçerilerin Canına Kıydığı Padişah Genç Osman

Sultan I. Ahmet, 1617 yılında, henüz 27 yaşındayken beklenmedik bir şekilde vefat ettiğinde, geride 6 şehzadesini bırakmıştı. Bu şehzadeler; Mahfiruze Hatice Sultan’dan olma 13 yaşındaki Osman ve 12 yaşındaki Mehmed; Mahpeyker Kösem Sultandan olma 7 yaşındaki Süleyman, 5 yaşındaki Murad, 4 yaşındakı Beyazıd ve 2 yaşındaki İbrahim. Bu durumda, Osmanlı’nın kuruluşundan beri gelen usule göre taht; I. Ahmet’in, Mahfiruze Hatice Sultan’dan olma en büyük şehzadesi Osman’ın hakkıydı. Ancak I. Ahmet saltanatı sırasında, Fatih Sultan Mehmet döneminde kanunlaşan kardeş katli yasasını kaldırıp yerine, “ailenin aklı başındaki en büyük üyesi padişah olur” sistemini getirdiği ve zamanında kardeşi I. Mustafa’yı bağışladığı için padişahlık, Osmanlı tarihi boyunca ilk defa babadan oğula değil, babadan kardeşe geçmiş oldu. Aslında I. Mustafa çocukluğundan beri sürekli öldürüleceği korkusuyla yaşadığından dolayı ruh hali bozuktu ve padişahlık yapabilecek vaziyette değildi. Buna rağmen içinde Kösem Sultan’ın da yer aldığı bir takım entrikalar sonucunda padişah ilan edildi.

Kösem Sultan, kocasının padişahlığı döneminde devlet içinde kazandığı güç ile ocak ağalarının ve çoğu devlet erkanlarının desteğiyle, akli dengesi bozuk I. Mustafa’yı, nasıl olsa ileride halledileceğini bildiği için padişah olarak ilan ettirmiştir. Amacı, zaman kazanmak ve daha sonraki dönemlerde fırsattan istifade ederek kendi şehzadelerinden birini tahta çıkarmaktı. Ancak I. Mustafa’nın saltanatı yalnızca 96 gün sürdü. Devleti yönetecek düzeyde olduğu görülünce, 26 Şubat 1618 tarihinde devlet erkanı tarafından tahttan indirilmek zorunda kalındı ve yerine Şehzade Osman, biraz gecikmeyle de olsa hakkı olan tahta geçti. Kösem Sultan’ın planları tutmamış, Şehzade Osman’ın saltanatına engel olmamıştı. Ancak daha sonraki dönemde Genç Osman’ın tahttan indirilmesi ve katline varan olaylarda, Kösem Sultan’ın yaptığı entrikaların bulunması, bazı tarihçiler tarafından söylenmektedir.

6 Şubat 1618 tarihinde, bu şartlarda ve henüz 14 yaşındayken tahta çıkan II. Osman, zekası, kuvvetli tahsili, terbiyesi ve devletin ıslahına uygun gerçekleştirmeyi planladığı hedefleriyle tanınan bir padişahtı. Yaşı genç olduğu için Genç Osman olarak da adlandırılan genç padişah; Arapça, Farsça, Latince, Yunanca ve İtalyanca gibi beş yabancı dili ileri düzeyde konuşabilmekteydi. Genç yaşına rağmen devletin sıkıntılarının farkında varmış, yaşından umulmayacak derecede büyük ve önemli işlere teşebbüs edip, tahta çıkar çıkmaz da uygulamaya koyulmuştur. İlk iş olarak devlet erkanı içindeki üst düzey yetkilileri değiştirmiş, müderris ve kadıların atanma yetkisini şeyhülislamdan almıştı. Uygulamayı planladığı yenilikler arasında, bozulan yeniçeri ve sipahi ocaklarını tamamen kaldırarak, Anadolu, Suriye ve Mısır Türkmenlerinden oluşan yeni bir milli ordu kurmak; başkenti Anadolu’ya nakletmek; saray geleneklerini değiştirerek haremi kaldırmak ve hanedanın Türk ailelerinden nikâhla kız almasını sağlamak; Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman döneminden beri eskiyen mevzuatı değiştirerek yerine yeni kanunlar çıkarmak gibi son derece önemli konular bulunmaktaydı. 

Sultan Genç Osman, 1621 yılının nisan ayında Lehistan seferine çıktı. Hotin kalesi önlerinde gerçekleştirilen meydan savaşında, düşman siperlerinin ele geçirilememesi ve yeniçerilerin de kendilerini tam olarak savaşa vermemelerinden dolayı, bu savaşın kesin bir netice ile sonuçlanmamasına yol açtı. Lehistan seferindeki başarısızlığa yeniçerilerin neden olduğunu gören ve devlette köklü düzeltmeler ve ıslahlar yapması gerektiğine karar veren II. Osman, yeni bir askeri teşkilat kurmak üzere harekete geçti. Yeniçeri durumunu tespit etmek için yapılan yoklamalarda, mevcut olmayan askerlerin de varmış gibi gösterilerek, maaşlarının ocak ağaları tarafından alındığı anlaşıldığından, fazla ödemeler kesildi. Bu durum yeniçeri ağalarının Genç Osman’a düşman olmalarına sebep oldu. Sultan Genç Osman’ın Halep, Erzurum, Şam ve Mısır Beylerbeylerine asker yazdırmak için gizli bir emir gönderdiğinin, sarayda adamları bulunan yeniçeriler tarafından öğrenilmesi bardağı taşıran son damla oldu. Bunun üzerine Genç Osman Hacca gitmek bahanesiyle Anadolu’ya geçmeyi, Şam, Mısır ve Anadolu’dan asker toplayarak yeniçeri ocağını kaldırmayı planladı. Bu planın da duyulması Genç Osman için sonun başlangıcı oldu. 

Varlıklarını tehlike içerisinde gören yeniçeriler ve sipahilerden bir kısım asker kazan kaldırarak isyan etti. Sultan Ahmet Meydanı’nda toplanıp, padişahtan, hacca gitmemesini, yeni ordu kurulmamasını ve asker alımı yapılmamasını, ayrıca yakınındaki 6 adamın kellesini istediklerini bildirdiler. Genç ve tecrübesiz olan, üstelik hiçbir tedbiri de bulunmayan Sultan Osman ise padişahlık makamına güvenip bu istekleri kesin bir şekilde reddetti. İsyan daha da büyüdü ve isyancılar I. Mustafa’yı tahta çıkardılar. Çaresiz kalan Genç Osman, padişahlığını geri alabilmek ve yeniçerileri yanına çekebilmek umuduyla yeniçeri ocağına sığındı. Ancak yeniçeriler artık tamamn kontrolden çıkmıştı. Tutuklanan, yeniçeriler tarafından kötü muameleye maruz kalan genç padişah, başından beri işin içinde olan Kara Davut Paşa’nın emriyle cellatlara teslim edildi. 20 Mayıs 1622 tarihinde Yedikule Zindanları’nda kementle boğularak şehit edildi. Şehit edildiğinde henüz 18 yaşındaydı. Sultan Genç Osman’ın şehit edilmesi Anadolu topraklarında çok büyük üzüntü ve mateme sebep olmuş, yer yer bazı isyanlar çıkmıştır.

Osmanlı tarihinde, “Haile-i Osmaniyye” ismiyle bilinen bu isyan ve Genç Osman’ın katli, Osmanlı Tarihi’nin en acı olaylarından biridir ve Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Şehzade Mustafa’nın katli gibi tarihin akışını değiştirmiştir. Küçük yaşlarından beri şiirler yazan Genç Osman, saltanatı döneminde yaşadığı sıkıntıları şu dizeleriyle anlatmıştı: “Niyetim saltanat ve devletime hizmet etmekti ama kıskanç ve kötü niyetliler, hep felaketime çalışır.”

Kaynak: https://masivaturk.com/