Tüm Dünyayı Etkileyen 1973 Dünya Petrol Krizi

Yom Kippur, yani ”Kefaret Günü”, Yahudilerin en önemli dini bayramı. 1967’deki savaşta kaybettikleri toprakları diplomatik yollardan geri alamayan Mısır ve Suriye, 1973’teki Yom Kippur bayramı sırasında İsrail’e karşı taarruza girişti. Bu çarpışmalar, Ramazan Savaşı diye de anılır. Başlangıçta Mısır ve Suriye, Sina ve Golan Tepeleri’nde ilerleme kaydettiler. Üç hafta süren çarpışmalar sonunda bu durum değişti.

İsrail neticede bazı yerlerde 1967’deki ateşkes hattının da ötesine geçti. İsrail güçleri Golan Tepeleri’ni aşarak Suriye içinde ilerlemeye başladı. Gerçi sonradan bu toprakları bıraktılar. Mısır’da da, İsrail güçleri toprak kazandılar, Süveyş Kanalı’nın batı yakasına geçtiler. ABD, Sovyetler Birliği ve BM, diplomatik müdahelelerle ateşkes anlaşmasına varılmasını sağladı.

Mısır ve Suriye, toplam 8 bin 500 asker kaybetti. İsrail’in can kaybı ise 6 bindi. Savaş sonunda İsrail, askeri, diplomatik ve ekonomik destek açılarından ABD’ye daha da bağımlı hale geldi.

Savaşın hemen ardından Suudi Arabistan, İsrail’i destekleyen ülkelere petrol ambargosu başlattı.

Petrol fiyatları bütün dünyada hızla yükselirken küresel nitelikte bir ekonomik kriz baş gösterdi ve ambargo Mart 1974’e kadar sürdü.

Ekim 1973’te, BM Güvenlik Konseyi, 338 sayılı kararı aldı. Bunda, taraflardan, bir an önce çarpışmaları durdurmaları ve müzakerelere başlamaları isteniyordu.

Petrol Krizi, 6 Ekim 1973’te başlayan Arap-İsrail Savaşı’nın ardından Arap devletlerinin petrol fiyatlarını artırmasıyla ortaya çıktı. 1950’li ve 1960’lı yıllardan itibaren hızla artan tüketim ve aynı hızda artmayan üretim, krizin sinyallerini vermeye başlamıştı. OPEC ülkelerinin savaşla birlikte petrol fiyatlarını artırması krizin patlamasına neden oldu. 1974 krizi ile birlikte petrolün tükenirliği de ilk kez gündeme gelmiş oldu. Böylece 1974 sonrasında, petrolün mülkiyeti petrol şirketlerinin elinden çıkıp, büyük ölçüde üretici ülkelerin (OPEC) eline geçti.

1974 Petrol Krizi Türkiye’yi de olumsuz yönde etkiledi. İhracat gelirinin büyük bir kısmı ancak petrol ithalatını karşılayacak düzeye geldi. Ayrıca, 1974 yılı Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında, ABD’nin ambargo başlatması dış ticareti olumsuz yönde etkiledi. 1970’li yılların sonunda ödemeler dengesindeki açık büyüdü, ekonomik ve siyasi istikrarsızlık arttı, döviz darboğazı üretimi durma noktasına getirdi. 1980 yılı Türk ekonomisi ve dış ticaret politikaları açısından çok önemli bir dönüm noktası. 1970’li yıllarda yaşanan petrol krizi sonrasında dünya ekonomik konjonktöründe başgösteren olumsuz gelişmelere paralel olarak Türkiye ekonomisinde de yaşanmaya başlayan sorunlar, radikal kararların alınmasına neden oldu. Bu nedenle, 24 Ocak Kararları olarak bilinen geniş kapsamlı bir ekonomik paket uygulamaya konuldu. 1976-80 yılları arasındaki ekonomik krizde Türkiye’yi en çok sıkıştıran konu petrol borçlarıydı. Türkiye’nin, o dönemdeki en büyük borcu Irak, Libya, İran gibi petrol ihracatçısı ülkelereydi. Buna neden olarak da 70’li yıllardaki petrol politikaları gösteriliyor. 1973’de imzalanan on yıllık bir anlaşma ile Irak, Türkiye petrol pazarının esas hakimi oldu.

Kıbrıs çıkarması sonrası ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı ambargo ve dünyayı saran petrol kriziyle yağ ve tüp kuyrukları oluşmuştu. Karne ile alınabilen birçok ürün sınırlı sayıdaydı. Petrol, yağ ve şeker kuyruklarında insanlar saatlerini harcardı. Ne kadar beklerseniz bekleyin ne yaparsanız yapın daha fazlasını alamazdınız. Çünkü hakkınız yoktu.

Öte yandan 1970’li yıllarda kuyruklarına girilen ürünlerin birçoğu yurt dışı kaynaklıydı. Şu anda bulunamayan ya da aşırı fiyatlardan dolayı alamadığımız ürünlerin tamamı Anadolu topraklarının ürünleri, kendi tarımımız.

**bu yazı çeşitli kaynaklardan derlenerek hazırlanmıştır.