Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa

O, Rus ordusuna karşı bir bir düşen Osmanlı tabyaları içinde tek başına savunma yapan, İstanbul’a yürüyen Rusların önünde dimdik dikilip adını tüm Avrupa’ya duyuran bir Osmanlı paşasıydı; Gazi Osman Paşa. Gazi Osman Paşa, 1832 yılında Tokat’ta dünyaya geldi. Küçüklüğünden itibaren asker olmak istiyordu. Bu yüzden Kara Harp Okulunda okudu. 20 yaşında bu okuldan ikincilikle mezun oldu. Genç yaşına rağmen Kırım Savaşı’na gönderildi. Oradan Lübnan’a, Lübnan’dan isyan bastırmak için Girit’e geçti. Osman bey, gittiği her yerde yaptığı stratejiler ve askeri dehasıyla göze batıyor ve bir bir rütbe atlıyordu. Bir süre sonra da Yemen’e gönderilen Osman beye, buradaki başarılarından ötürü 43 yaşında Paşa ünvanı verildi.

Hayatı bu şekilde Osmanlı topraklarıın dört bir yanında savaşmakla geçti. En sonunda Osmanlı-Sırp Savaşı’nın patlak vermesiyle Balkanlara gönderildi. Sırp kuvvetlerinin Osmanlı sınırına yaklaştığını öğrenen Osman Paşa, hiç beklenmedik bir hamle yaptı. Emrindeki tüm askerlerle gece yarısında Tuna Nehri’ni geçti ve hücuma kalktı. Sırplar bunu asla beklemiyordu. Osmanlı’yı zayıf olarak görüyor ve savunma yapacağını düşünüyorlardı. Bu saldırı karşısında Sırp ordusu darmadağan oldu. Osman Paşa düzensiz bir şekilde kaçmaya başlayan Sırp ordusunu kovalayarak yol üstündeki pek çok kasabayı ele geçirdi. Belgrad’a kadar Sırpları sürerek ilerlemeyi düşünse de İstanbul’dan gelen emirler yüzünden durmak zorunda kaldı.

Balkanlarda panslavizm politikası uygulayan ve Sırpları maşası olarak kullanan Ruslar, Sırp ordusunun bu halini görünce kendi işini kendi halletmeye karar verdi ve Osmanlı’ya savaş açtı. Ruslar büyük bir orduyla Osmanlı topraklarına ilerlemeye başlamıştı. Sırp ordusundan geri kalan askerler ve bağımsızlık isteyen Romenler de Rus ordusuna katılıyorlardı. Ruslardan önce bölgeye gelen ve Tuna Nehri kıyısındaki Plevne adlı küçük bir kasabayı zapteden Osman Paşa, Rus ordusunu burada karşıladı. Osmanlı ordusunun yorgun olduğunu ve hazırlık yapamadığını gören Ruslar hiç beklemeden taarruz ettiler. Ancak bu saldırıları sonuçsuz kaldı ve Ruslar, Osmanlı Devleti’ne karşı ilk yenilgisini almış oldu. Ruslar 4.000 kayıp verirken Osmanlı’da şehit sayısı 1.000’di. Plevne, doğal savunma koşulları bulunmayan açık bir arazide etrafı tepelerle çevrili bir bölgeydi. Ancak Osman Paşa her yere hendekler kazıp sperler yaparak buraya yerleşmiş ve kendinden emin bir şekilde savunma yapmaktaydı.

Aradan çok geçmeden ikinci büyük saldırı geldi. 35.000 kişiyle hücuma kalkan Ruslar yaklaşık 10.000 kayıp vererek geri çekildiler. Tarihçiler bu muharebeden sonra geri çekilen Rus askerlerinin köprülerden izdiham oluşturarak birbirlerini ezdikleri, Tuna Nehri’ne atlayarak karşıdan karşıya geçmek isterken pek çoğunun boğulup öldüğünü yazmaktadır. Rusya çalkalanıyordu. Koskoca Rus ordusunun yolunu kesen bu küçücük kasaba bir türlü ele geçirilemiyor, Rus ordusunun İstanbul’a yürümesi sağlanamıyordu. Rus Çarı olaya bizzat müdahele ederek pek çok destekle beraber cepheye geldi. Ruslar, Plevne’nin bu şekilde anlık hücumlarla değil tamamen kuşatılarak alınması gerektiğini anlamışlardı. Osman Paşa tüm bu olanları farkedip Sultan II. Abdülhamide etraflarının sarılacağını bildirmiş, 6 Ekim’de Orhaniye’ye yakın bir bölgeye çekilme izni istemişti. Ancak bu talebine cevap alamadı. İkinci telgrafında; çekilme izni yoksa Plevne-Orhaniye ikmal hattının açık tutulmasını, kış yaklaştığı için 30.000 kışlık elbise gönderilmesini istedi. Gelen cevapta Plevne’yi terketmenin uygun olmadığı belirtiliyordu.

Padişah nihayet 14 Kasım 1877’de Gazi Osman Paşa’ya çekilme izni verdiyse de artık çok geçti. Plevne için artık hiçbir yerden yardım alma imkanı kalmamıştı. Ruslar, takviye için gelen Osmanlı kuvvetlerini bozguna uğratıp Plevne’yi dört bir yandan kuşatmışlardı. Osman Paşa artık ordusuyla beraber bir başına kalmıştı. Savaşı saraydan yönetme politikası, devlet yöneticileri ve ordu kumandanları arasındaki kıskançlık, komutanlar arasındaki anlaşmazlıklar Plevne’ye gereken yardımın yapılmasını engellemiştir. Gece gündüz top atışlarıyla dövülen Osmanlı kuvvetlerinin üstüne Ruslar en sonunda III. Plevne Savaşı olarak tarihe geçecek olan büyük saldırıyı gerçekleştirirler. Savaş bittiğinde Ruslar bir kez daha hezimete uğraşmıştır. 20.000 Rus kaybı varken Osmanlı’da bu rakam 5.000 şehittir.

Fakat artık sona doğru yaklaşılmaktaydı. Kasım ayı sonuna doğru artık yardım kuvvetlerinin gelmesinden ümit kesilmişti. Yiyecek hiçbir şey kalmamış, cephane azalmış ve iletişim tamamen kopmuştu. Takviye alınamadığından Osmanlı askerleri soğuğun altında yazlık kıyafetlerle savaşıyorlardı. Artık Osman Paşa’nın önünde iki seçenek vardı: Açlığa ve soğuğa mümkün olduğunca dayanıp sonunda teslim olmak veya bir yarma harekâtı denemek. Osman Paşa, komutanlarıyla yaptığı değerlendirmelerden sonra bir yarma harekâtı yapılması kararı alındı. 10 Aralık 1877 tarihinde sabaha karşı Osman Paşa 40.000 Osmanlı askeriyle çevresini kuşatan 200.000 civarındaki Rus askerlerine karşı saldırıya geçti. Rus hatlarını yarmayı başarsa da Osman Paşa ayağından vurularak yaralandı ve askerleriyle birlikte esir düştü. Esirlik döneminde Ruslar tarafından çok saygı görmüş, bizzat Rus Çarı ve generalleri tarafından tebrik edilmiştir. Grandük Nikolay: “Plevne savunmanızı tebrik ederim. Tarihin en muhteşem destanlarından biri olmuştur” sözleriyle takdirini belirtirken Rus Çarı: “Senin gibi bir kumandanın kılıcı alınmaz” diyerek Osman Paşa’nın kılıcını iade etmiştir.

Gazi Osman Paşa teslim olmak zorunda kaldıktan sonra Bükreş yoluyla Harkof’a gönderildi. Mart 1878’de serbest kalıncaya kadar orda kaldı. İstanbul’a dönen Osman Paşa, bütün İstanbul halkının katıldığı büyük bir şenlikte bizzat Sultan II. Abdülhamid tarafından karşılandı. Kendisine Gazi ünvanı verildi ve adına marşlar yazıldı. 5 Nisan 1900’de 67 yaşında vefat ettiği güne kadar değişik makamlarda devlete hizmet etti. Vefatından sonra onu çok seven padişah II. Abdülhamid Han tarafından Fatih Camii’nde türbesi yaptırılarak buraya defnedildi. Gazi Osman Paşa’nın yaptığı savunma, özellikle kazdırdığı sperler ve hendekler, detaylıca incelenmiş ve Avrupa’da harp okullarında ders olarak okutulmuştur. Plevne’de yaşananları bu savaşta Osmanlı Ordusu’nda görevli Avustralyalı Doktor Binbaşı Charles S. Ryan günlüğünde şöyle özetliyordu: “Plevne’de Osman Paşa’nın kumandası altında savaşmış bir askerden daha cesur bir askerin Avrupa kıtasında bulunmadığına eminim.”

kaynak: https://masivaturk.com/plevne-kahramani-gazi-osman-pasa