Osmanlı’nın Olimpiyat Hikayesi

Olimpiyat oyunları: modern dünyanın en eski organizasyonu. Biliyor musunuz Osmanlı’nın da kısa da olsa bir olimpiyat macerası olmuştu. Dünyadaki yeniliklere kapılarını yaklaşık 200 yıl boyunca kapayan Osmanlıda çağdaş sporlara geçiş Robert Koleji ve Galatasaray Lisesi sayesinde 1850 sonrası başladı. Atletizm jimnastik ve eskrim favori branşlardı ve eğitmenler yabancıydı ancak günümüz Türk sporuna kadar uzanan bir zincirinde başıydılar. Faik Üstünidman’da Galatasaray Lisesinde okuyan öğrencilerden biriydi sonra da orada beden eğitimi öğretmeni oldu.

Yetiştirdiği öğrenciler arasında Selim Sırrı, Rıza Tevfik, Ali Rana, Hayri Barutçu gibi birçok isim vardı. Daha sonra bu isimlerden Selim Sırrı Tarcan modern olimpiyatların kurucusu Pierre de Coubert’in de teşvikiyle Uluslararası Olimpiyat komitesinin  ilk Türk temsilcisi olacak ,Jimnastikçi Aleko Mulos bey de Londradaki olimpiyatlara bireysel olarak katılan ilk Türk sporcu ünvanıyla tarihe geçecekti

Aslında Osmanlı devleti Uluslararası Olimpiyat Komitesine bir çok devletten daha evvel kabul edilmiş, üyelik sıralamasında 13. sırada yer bulmuştu. Muhalif organizasyonlardan çekinen ve kalabalıkların herhangi bir spor organizasyonu için dahi yan yana gelmesini istemeyen 2. Abdülhamit’e rağmen bu çok büyük bir başarıydı. 1912 yılında Stockholm’de düzenlenen 5. olimpiyat oyunlarında 2 Osmanlı vatandaşı Mıgırdı  Mıgıryan ve Vahram Papazyan atletizm alanında ülkemizi temsil etti. Papazyan robet kolejinde okuyan ve Bebekte oturan biriydi, okul arkadaşı Mıgıryan ise varlıklı bir ailenin spora meraklı çocuğu.

Büyük maddi imkansızlıklar içinde Stockholme giden bu iki genç, formalarının üzerinde bizzat dönemin İsveç büyükelçisinin eşinin diktiği Osmanlı armalarını taşıyordu. Herhangi bir madalya kazanamasalarda Osmanlı adına olimpiyatlara katılan ilk sporcular olarak tarihe geçmiş oldular. Bu oyunların ardından 1. dünya savaşı nedeniyle olimpiyatlara ara verildi. 1920’deki olimpiyatlara ise Osmanlı devleti savaşa neden olan ülkeler arasında görüldüğü için çağrılmadı, o tarihte ise Türkiye Cumhuriyeti sporcularının hikayesi başladı.