Osmanlı’nın Kökleri: Ertuğrul Gazi’nin Hayatı

13. yüzyıl Anadolu… Bir yanda Bizans, bir yanda haçlılar, bir yanda Moğollar ve 1071 yılında girdiği bu toprakları yurt tutmak isteyen Türkler… Hepsi bu toprakların sahibi olmak için kıyasıya bir kavgaya girişmişti. İşte böyle bir ortamda ortaya çıkan, Oğuzların Kayı boyundan bir Türk, hayallerinin peşinden giderken dünyanın da kaderini değiştirdi. Temellerini attığı devlet yalnızca Anadolu ile kalmadı, 600 yıl boyunca 3 kıtada dünyaya hükmeden bir imparatorluk haline geldi. O, Osmanlı devletinin kurucusu Osman Bey’in babası Ertuğrul Gazi’ydi. 1188 senesinde doğan Ertuğrul Gazi, Oğuzların Bozok koluna bağlı, Kayı boyundan Süleyman Şah’ın 4 oğlundan üçüncüsüdür. Annesi Hayme Hatun’dur. Moğol istilası üzerine Süleyman Şah’ın liderliğindeki Kayı obası diğer bir çok Oğuz boyları gibi ülkelerini terk ederek Selçuklu topraklarında yaşamak üzere Anadolu’ya doğru göçe başlamış, 1220’lerde Horasan’ın kuzey sınırına, oradan Karakum çölünün güneyine, oradan da Merv yoluyla Van gölü civarındaki Ahlat’a ulaşmıştı.


Bir süre sonra Moğol istilasının Doğu Anadolu’yu da sarması üzerine obasına daha uygun bir yer arayan Süleyman Şah, önce Erzurum ve Erzincan’a, oradan da güneye doğru ilerleyerek Halep taraflarına göç etti. Bu göç esnasında Süleyman Şah’ın Rakka civarında Fırat nehrini geçerken boğularak vefa etmesi üzerine Kayı obası ikiye bölündü. Abileri Gündoğdu ve Sungurtekin ile hareket eden bir grup Horasan’a geri dönmek için ayrılırken, Ertuğrul, kardeşi Dündar ve anneleri Hayme Hatun’la 400 çadır halkından oluşan diğer grup batıya doğru hareket etti. Siyasi ve askeri dehası, cesareti, yiğitliği ve zekasıyla obanın yeni beyi olarak seçilen Ertuğrul Gazi’nin hayatı, obasının idaresini eline aldığı günden sonra daima göç ve mücadele içinde geçti. Sivas yakınlarında konakladıkları sırada Selçuklu ordusu ile Moğol ordusunun savaşına şahit olan Ertuğrul Bey, Selçukluların yenilmekte olduğunu görünce kuvvetleriyle onların yardımına koşarak Selçukluların galip gelmesini sağladı. Bunun üzerine Selçuklu Devleti’nin hükümdarı Sultan Alaaddin, Ertuğrul Bey’e iltifat ederek mükafatlandırdı ve 1230 yılında, Ankara’nın batısındaki Karacadağ bölgesini mülk olarak verdi.
Ertuğrul Bey, Karacadağ’a yerleşince Ankara ve Eskişehir arasındaki bölgede gaza ve akım faaliyetlerine başladı. Söğüt ve Domaniç’i ele geçirdi. Selçuklu sultanı I. Alaaddin Keykubat, bu fetihlerin sonucunda mükâfat olarak Domaniç, Söğüt ve çevresindeki 1000 km’lik toprağı, Bizans’a karşı sınırı savunmak ve daha da ileri götürmek göreviyle, kendisine yurt olarak veri ve uç beyi olarak görevlendirdi. Ertuğrul Bey, Selçuklu Devleti’nin kuzeybatı uç sınırlarını en iyi şekilde koruyup asayişi temin etti. Domaniç, Söğüt ve çevresine hakim olduktan sonra Bizans sınır boylarında bulunan diğer uç beyleriyle birlikte, cihat ve gaza ile meşgul olmaya devam etti. Bizans’tan yaptığı fetihlerle topraklarını 4800km2’ye kadar çıkardı. Bizans tekfurlarına karşı kazandığı bu parlak başarılarından dolayı gazi ünvanını aldı.


Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın vefatından sonra da Selçuklu hükümdarları arasındaki taht kavgalarına karışmayarak Bizansla mücadeleye devam etti. Selçuklu Devleti’nin yıkılma sürecinde, Anadolu’daki Türk Beylikleri’nin birçoğu Selçukludan ayrılıp Moğolların hakimiyetini kabul ederken Ertuğrul Bey bir fedakârlık gösterdi ve Selçuklulara bağlı bir uç beyi olarak faaliyetlerini sürdürdü. Ertuğrul Gazi’nin bu vefakârlığı büyük takdir toplamış ve Anadolu’nun dört bir tarafından gelen gazilerin, dervişlerin, alimlerin ve diğer yörelerdeki Türkmenlerin, onun sancağı altında toplanmasına neden olmuştur. Ertuğrul Gazi, çevresinde bulunan Türkmen beyleri ve devletlerinin durumlarını gayet iyi değerlendirirdi. Komşularıyla daima iyi geçinerek aşiret ve tebâsını güçlü bir durumda, huzur ve rahat içinde yaşattı. Emri altındaki topraklarda yaşayan halk tarafında çok sevilen ve sayılan bir kişiydi. Çok cömert olan Ertuğrul Gazi, fakirlere, düşkünlere daima yardım ederdi. Yarım asır adaletle idare ettiği bölgedeki hristiyan tebâsı da Ertuğrul Gazi’yi yürekten seviyor ve sayıyordu. Tek eşi Halime Hatun’dan dört oğlu oldu; Saru Batu, Savcı Bey, Gündüz Bey ve Osman Bey. Oğullarından Osman Bey, altı asır boyunca ayakta kalacak bir cihan imparatorluğunun kurucusu oldu. Ertuğrul Gazi, oğlu Osman Bey’e yaptığı vasiyetiyle, bu devletin idarecilik ruhunun temellerini atmıştı. Ertuğrul Gazi, 1281 yılında 93 yaşındayken arkasında küçük bir beylik, tecrübeli kumandanlar, iyi bir nam ve fethe müsait bir zemin bırakarak Söğüt’te vefat etti. Türbesi Söğüt’tedir. Her yıl Eylül ayının ikinci haftası, pazar günü anma törenleri yapılmaktadır.