Bu çelik canavar, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası tarafından kullanılan bir tanktı. Batı Avrupa’da, İtalya’da, Rusya’nın donmuş topraklarında, Doğu Avrupa Bozkırı’nda hatta Kuzey Afrika Çölü’nde görev yapan Panzerkampfwagen VI ‘Tiger’, cephede gözüktüğü ilk günden, savaşın Almanya adına son bulduğu tarihe kadar, müttefik askerleri için bir korku unsuru oldu. İsterseniz bu tankın nasıl ve hangi şartlarda üretildiğine, hangi cephelerde görev yaptığına ve özelliklerine yakından bakalım.

1939 Eylül’ünde Almanlar’ın Polonya sınırını geçmesiyle başlayan İkinci Dünya Savaşı 1942 yılına gelindiğinde ilk evresini tamamlamıştı. Batı’da Almanlar, Doğu’daysa Japonlar ulaşabildikleri en uç noktalara dayanmışlardı. Bu onlar için avantaj olarak gözükse de durum gerçekte farklıydı. İki devletin de ellerinde tuttukları geniş coğrafya onların tüm askeri gücünü ve ekonomisini girdap gibi içine çekiyordu. İşte Rus cephesi de Almanlar için böyleydi. Wehrmacht, 1942 yılına girildiğinde Kuzey’de Leningrad, Güney’de Rostov, merkezdeyse Moskova önlerine ulaşsa da bu başarılar çok büyük kayıpları da beraberinde getirdi. Cephenin birçok noktasında kritik durumda bulunan Wehrmacht’da, ordunun mızrak başı konumunda bulunan panzer birliklerinin mevcudu azalmış, saldırı gücünü kaybetmiş hatta Kızıl Ordu’nun karşı taarruzlarına dayanamayacak duruma gelmişti. Sovyet tankları hiç kuşku yok ki vaziyetin bu hale gelmesindeki en büyük etkenlerden biriydi.

Sovyetler’in savaş öncesi ürettiği tanklar istenilen düzeyde değildi. Zırh, silah ve sürat bakımından deneme aşamasında olan tanklardı. Ancak Uzakdoğu Rusya’sında Japonların Kwantung ordusuyla yapılan tank savaşları gelecekte üretilecek Sovyet tanklarının nasıl olması gerektiği hakkında Ruslara iyi bir tecrübe oldu. Alman işgalinden hemen önce üretilen Sovyet ağır tank serileri olan KV’ler ve orta ağırlıktaki T 34’ler bu tecrübenin ürünü olan tanklardı. Almanlar, 1941 Haziranı’nda blitzkrieg yani yıldırım savaşı taktiğiyle Rusya’yı hızla işgal etmeye başlasa da işgalin ilerleyen aylarında yapılan tank savaşları, zorlu kış koşulları ve ikmal merkezleriyle aradaki mesafenin açılması Almanlar’ın panzer tümenlerini yıpratmaya başlamıştı. Panzer birliklerinde bulunan tankların (panzer I, II, III ve IV) Sovyetler’in T34 ve KV serisi tanklarına karşı etkisiz kalmaya başlamasıyla Alman Yüksek Komutanlığı daha kuvvetli zırh ve ateş gücü olan tankların yapılması emrini verdi. İşte Tiger’ın savaşa girmesinin hikayesi de burada başlıyor.

T34

Almanlar, Barbarossa Operasyonu’nun ilk evresi tamamlandığında Sovyet tanklarına karşı gereksiz şekilde kayıp verdiklerinin farkına vardı ve özellikle T 34’lerin Ruslar’a sağladığı üstünlüğün bir an önce sonlandırılması gerektiğini anladı. Bu doğrultuda Hitler, Doğu Cephesi’nde görevli komutanların da tavsiyeleriyle T 34 ile karşı karşıya gelebilecek bir tank yapılmasını emretti. Böylece Almanlar, Panzerkampfwagen V yani Panther tanklarını üretmeye başladı. Panther’ler T 34’lerin karşılığıydı.

Panther tank

Ancak Almanlar’ın bir hedefi de Ruslar’ın KV serisi ağır tanklarının ateş gücüne karşılık verebilecek bir tankın üretilmesiydi. İşte bu araç Tiger’dan başkası değildi. Hitler’in direktifiyle dönemin bütün tanklarından daha ağır, daha kuvvetli topu olan ve ön zırhının yine o dönemin bütün anti tank mermilerine karşı koyacak bir tank yapılması için çalışmalara başlayan Alman firmaları, tekliflerini Hitler’e sunmaya başladı. Bu firmalardan biri olan Henschel, yaptığı prototiple Hitler’in ve komutanların beğenisi kazandı ve ilk Tiger’lar üretilmeye başlandı.

TIGER RUSYA’DA

1942 sonbaharında gizlice Rus cephesine götürülen Tiger’lar ilk kez Leningrad yakınlarındaki ormanlık bir alanda düşmanla temasa girdi. Kol halinde ilerleyen bir grup Tiger pusuya düşürüldü ve içlerinden bir tanesi bataklığa saplandığı için terkedildi. Tank, sürpriz etkisini yitirmiş olsa da düşman üzerinde büyük bir tesir yaptı. Çünkü araç önden hiçbir şekilde hasar almıyordu. Dönemin bütün anti tank mermilerine dayanıklı şekilde yapılan ön zırh tam 100 mm kalınlığındaydı. Zırh kalınlığı nedeniyle toplam ağırlığı 58 tona ulaşan bu canavarda, zorlu arazi koşullarında görev yapabilmesi için 12 silindir benzinli bir Maybach motor kullanıldı. Tiger ayrıca ateş gücü olarak da rakiplerine göre oldukça avantajlıydı. Almanlar’ın optik sistemlerdeki ileri teknolojisinin 88 mm’lik topla birleşmesi sayesinde düşman tanklarını 2000 metre mesafeden rahatlıkla imha eden Tiger, kimi zaman 3000 metreden daha uzaktaki hedefleri de başarıyla imha edebiliyordu. Bu o zamana göre oldukça yüksek bir kabiliyetti.

1943 yılına kadar toplu bir halde kullanılamayan Tiger’lar, ilk büyük taarruzunu da aynı yıl içinde gerçekleştirdi. 1942 sonbaharında başlayan Stalingrad Savaşı’nın kaybedilmesiyle Rusya’da büyük bir darbe yiyen Alman Ordusu 1943 yazında yine de elinde büyük bir tank gücü toplayabilmişti. Hitler bu kuvveti Rusya’nın Kursk ve Orel bölgelerinde bulunan Kızıl Ordu birliklerini ezerek, Moskova’ya yeniden saldırmak için kullanmayı planlıyordu. Bu kuvvetlerin içinde binlerce Panther ve yüzlerce Tiger bulunuyordu. Temmuz ayında başlayan Citadelle Operasyonu’nda kullanılan Tiger’ların asıl görevi saldırının mızrak başı olan Panther tanklarına ateş desteği vermekti. Böylesine büyük bir savaş makinesinin önünde hiçbir kuvvetin duramayacağını düşünen Hitler yanılmıştı. Bu operasyondan önceden haberdar olan Sovyetler, Alman tanklarını durdurmak için anti tank toplarından oluşan kademeli bir savunma hattı kurmuş ayrıca cephenin gerilerine de Almanlar’a karşı taarruz yapmak için çok sayıda tank tümeni konuşlandırmıştı. Bu savaş dünyanın en büyük tank savaşı olarak tarihe geçerken, her iki taraf da çok büyük kayıplar verdi. Ancak kayıplarını çabuk yerine koyan Sovyetler, doğu cephesinde kati üstünlüğü ele geçiren taraf oldu. Tiger’ların bu savaşta beklenen etkiyi verememesi birçok duruma bağlıydı. Tankın çok karmaşık ve tamiri zor bir mekaniğe sahip olması nedeniyle birçok Tiger düşman ateşi yerine mekanik arızalarla savaş dışı kaldı. Ayrıca tankın büyük bir motora ve dolayısıyla yüksek yakıt tüketimine sahip olması zaten ikmal – iaşe işlerinin zor şartlar altında yapıldığı Doğu Cephesi’nde çok sayıda Tiger’ın yakıtsızlıktan mürettebatı tarafından terkedilmesine yol açtı. Ancak Kursk Savaşı’nda bu tanklar Sovyetler’î oldukça zorladı. Tek bir Tiger’ın tam 22 tane T 34 tankını imha etmesi de Tiger’ın ne kadar ciddi bir silah olduğunun en açık kanıtıdır. Yine de Sovyetler’in kitleler halinde T 34 üretmesi sayı üstünlüğünü onların lehinde tuttu. Tiger’lar Kursk Muharebesi’nin ardından, Doğu Cephesi’nde savaşın sonuna kadar savunma amaçlı kullanıldı. Almanya için savaşın sonu olan 1945 Mayıs’ına kadar Kızıl Ordu’ya karşı etkili bir şekilde kullanılan bu tank Doğu Cephesi’nin kaderini değiştiremese de harbin uzamasını sağlamıştır.

AFRİKA ÇÖLLERİNDE TIGER

Tiger’lar Rusya dışında ilk kez 1943 yılının yazında son bir gayretle Tunus’ta tutunmuş olan Alman Kuzey Afrika Kolordusu’nda da kullanıldı. Böylece Amerikalılar ve İngilizler, daha sonra efsaneye dönüşecek olan bu tankla ilk kez karşılaştılar. Bu tanışma müttefikler açısından pek de hoş olmadı. Kassareyn Geçidi’ndeki savaşlarda müttefiklerin kullandığı Sherman tanklarını zorlanmadan imha edebilen Tiger, kolayca alt edilemeyecek bir rakip olduğunu Ruslar’dan sonra Batılılar’a da göstermişti.

ÇELİK CANAVAR FRANSA’DA

Tiger’ın Rusya dışında en yoğun olarak kullanıldığı yerse Fransa’ydı. 1944 Haziran’ındaki Normandiya Çıkarması’nı takiben içinde Tiger’ların da bulunduğu panzer tümenlerini bölgeye sevkeden Hitler bu kararında geç kaldığı için çok sayıda tankını İngilizler’in ve Amerikalılar’ın hava saldırılarıyla kaybetti. Tiger’lar buna rağmen Batı’da müttefikler adına korkutucu bir sembol olmaktan geri durmadı. Bu konuda en iyi örnek Almanlar’ın ünlü tank komutanı Michael Wittmann ve onun kaplanıydı.

Normandiya Çıkarması’nın 1 hafta sonrası Fransa’nın Villers-Bocage kasabasına ilerleyen İngiliz Ordusu burada Michael Wittmann’ın savaş grubuyla karşılaştı. Wittmann, kendi emrindeki de dahil 5 adet Tiger ile İngilizler’e saldırırak düşman konvoyunun neredeyse tamamını imha etti ve İngilizler’in kasabayı ele geçirmesini engelledi. Ancak Amerikan ve İngiliz Hava Kuvvetleri’nin Batı Avrupa’daki ezici üstünlüğü ve1 Alman tankına neredeyse 10 tane Sherman tankı düşmesi Tiger’ın zırh ve ateş üstünlüğünü geçersiz kıldı. Müttefiklerin ” 1 Tiger 10 tane Sherman tankını yok edebilir ancak her zaman 11. Sherman bulunur” sözü sayı üstünlüğünün kendilerini nasıl avantajlı duruma getirdiğini açıkça göstermektedir.

Müttefikler, ilerleyen zamanlarda Avrupa’da Tiger ve Panther tanklarına karşı koyabilmek için modifiye edilmiş Sherman Firefly tanklarını kullandı. Sherman Firefly’lar standart Sherman’lara göre 75 mm’lik anti tank topuyla donatılmıştı. Bu model, Alman tanklarına karşı ve özellikle de Tiger’lara karşı başarılı sonuçlar elde etti. Hatta Michael Wittmann da bir Sherman Firefly grubu tarafından pusuya düşürüldü ve tankının isabet alması sonucu hayatını kaybetti.Amerikalılar, Firefly’lar haricinde görevleri yalnızca Tiger ve Pantherleri imha etmek olan tank avcılarını da cepheye sürdüler. Bu tank avcıları zırh bakımından çok güçlü olmasa da ateş gücü bakımından Tiger’ların zırhını rahatlıkla delebiliyordu. Amerikan yapımı tank avcılarının savaş meydanında ortaya çıkışıyla Tiger, Doğu’da olduğu gibi Batı’da da üstünlüğünü eskisi gibi kabul ettiremedi ama yine de korkulan bir savaş makinesi olmaya devam etti.Tiger, 1944 yılının Aralık ayında yapılan Ardenne Taarruzu’na katılarak son büyük saldırısını da yapmış oldu. Ancak gerek yakıtsızlık gerekse deneyimli personel eksikliği nedeniyle Tiger’lar bu operasyonda da bir başarı elde edemedi.

1945 yılına gelindiğinde Tigerlar üstünlüklerini neredeyse tamamen yitirmişti. Sovyetlerin Josef Stalin serisi yeni ağır tankları ve Amerikalıların M 26 Pershing tankı gerek ateş gücü gerekse zırh kalınlığı bakımından Tiger ile rahatlıkla baş edebilecek düzeye gelmişti. Almanlar için savaşın son bulduğu tarih olan 7 Mayıs gününe  kadar görevini sürdüren çelik canavar, efsane mertebesine çoktan ulaşmıştı bile. Günümüzde filmlere ve bilgisayar oyunlarına bile konu olan Tiger’dan çalışır durumda olan sadece bir tane kaldı. İngiltere’nin Bovington Müzesi’nde sergilenen bu tank, İngilizler tarafından  Tunus’ta 1943 yılında ele geçirildi.