Dünya’dan ve Türkiye’den Tarihin Akışına Tanıklık Etmiş Gazete 18 Manşeti

Anı yaşamak demek, yaşamın güzelliklerini atlamamak demek; ama yaşam her zaman güzel değil. Anı yaşamak bu yüzden sadece güzellikleri değil acıları da yaşamak demek.

Gazete manşetleri de genellikle yaşamı acıtan noktalara imleniyor. O günün gerçeklerine belge oluyor, tıpkı tesadüfen bir kitap aralığından düşen unuttuğumuz bir zamana ait eski bir fotoğraf gibi.

Moraller bozulmasın hepsi de acı değil, bazı manşetlere baktıkça hâlâ sağlam gülüyoruz. Huzurlarınızda yakın dönemin iz bırakan manşetleriyle dünyada ve Türkiye’de iz bırakanlar. Manşetlerde kronolojik bir sıra izlemedik.

1. The Daily Telegraph tam sayfa – 12 Eylül 2001

11 Eylül saldırılarında New York’daki İkiz Kuleler alevler içinde. Telegraph’ın “Amerika’ya Savaş” şeklinde kullandığı bu sade ve dramatik sayfası aynı zamanda BBC2 izleyicileri tarafından 100 yılın en çok akılda kalan manşeti olarak seçildi.

2. Arada güleceğimizi de söylemiştik – 7 Mayıs 1995

Cesur Yürek, Ana, Bacı, Beyaz Elbiseli Kadın, Altın Saçlı Kadın gazlarıyla geldi, komedi figürü olarak gitti. Bu manşetten bir yıl sonra başbakanlığa veda eden o dönemlerin genç, dinamik, bilim kadını!?

3. The Daily Mirror – 4 Eylül 1939

Hitler aranıyor! Bu manşetten 3 gün önce Almanya, Polonya’yı işgal etmiş ve II. Dünya Savaşı başlamıştı. O dönemin politik ortamında gazete eline geçen bilgiler doğrultusunda bir bülten gibi çıkmış. Maddelerin özeti şu şekilde.

Hırsızlıktan aranıyor: 80 Milyon Çek altınının çalınması.
Adam kaçırmadan aranıyor: Avusturya Şansölyesi Kurt Schuschnigg’in Kaçırılması.
Adam öldürmeden aranıyor: 30 Haziran 1934 yılında kendi silah arkadaşlarını katletti.
Kundaklamadan Aranıyor: 27 Şubat 1933’de Alman parlamentosu Reichstag yangını.

Son iki maddede parti ve ordu içi çekişme, ayrıca diğer partilerin faaliyetlerine etki etme, onlarca yıkım, kundaklama, adam kaçırma eylemlerine örnekler görülebilir. Bu anlamda Hitler’in iktidara sadece oyla geldiğini sanmak pek de doğru değil. Manşetlerin en güzel yanı da siyaset ve politikanın çok da değişiklik göstermediğinin kanıtı olması. Faşizm hep aynı taktikleri kullanıyor.

4. Fark etmeden doğru manşet atmak – 4 Kasım 2002

Haliyle diğer siyasi partilere duyulan öfke demek istemiş Vatan gazetesi; ama ilerleyen zamanla sandıktan gerçekten de çıkanın sadece öfke olduğu anlaşıldı. Tespitteki maddeler de hayli ilginç ve hepsi bugün de fazlasıyla mevcut.

5. Kısa ve öz: Öldü – 3 Mayıs 2011

Amerikalılar uzun süredir peşinde oldukları Ladin’i yerleşkesi olan Pakistan’daki Bilal Town’da (şaka değil oturduğu yerin adı gerçekten Bilal Town) öldürdü. Bin Ladin ile birlikte yanındakiler de aradan çıkartıldı. Cesedin Umman Deniz’ine atıldığı ya da gömüldüğü söylendi. WikiLeaks belgelerinde ise STRATFOR’un cesedi ABD’nin Dover şehrine getirterek incelettiği ortaya çıktı.

6. “İki şey sonsuzdur insanoğlunun aptallığı ve evren, ikincisinden o kadar da emin değilim.” – 18 Nisan 1955

Einstein’in tüm kuramları, zamanın ve evrenin sırlarına yönelik çalışmalarının yanında, tabii ki en çok sevdiğimiz tespiti insanın aptallığıyla ilgili olan bu sözleriydi. Yüzyılın en önemli bilim insanı, geride kanıtlanmış ve hâlâ kanıtlanmaya çalışılan teorileriyle 1955 yılında Doktor Einstein olarak aramızdan ayrıldı.

7. Tabii ki terk etmediler – 17 Eylül 2005

Einstein öncesinde spora bulaştık oradan devam edelim. Norveç’de tam bir bataklık sahada oynanan maçta Tromsö karşısında varlık gösteremeyen temsilcimiz Galatasaray sahadan mağlup ayrıldı. Yöneticiler İstanbul’da işi bitiririz kafasında atıp tuttular ama işler İstanbul’da da istedikleri gibi gitmedi ve kupadan elendiler.

8. O gün – 7 Kasım 2007

Hazır araya futbolu almışken bir iki manşet daha sıkıştıralım. Ligde hakem kararlarıyla çok canı yanan Beşiktaş’a bir darbe de Liverpool’dan geldi. Maçta hiç varlık gösteremeyen Beşiktaş, tarihinin en ağır mağlubiyetini aldı. Liverpool’un neredeyse her şutu kaleciden ya da karambolden dönerek yine İngiliz oyuncuların önüne düşüyor ya da yine oyunculara çarpan şutlar boş kaleye yuvarlanıyordu. Sonuçta o dönemin medyası gözlere siyah bant çekti.

9. İpin ucunun kaçtığı manşetler – 11 Ekim 1992

1990 yılında sezonun ilk maçında kendi seyircisi önünde Aydın Spor’a 6-1 yenilerek büyük şok yaşayan Sarı Lacivertliler 1992’de de Gerson’un golüyle beraberliği zor kurtardı. Dönemin spor basını hayli acımasızdı.

10. O günden bu güne sular durulmadı – 14 Mayıs 1948

İsrail devleti Arapların yoğun olarak yaşadığı bölgede tarihsel ve dini haklar iddia ederek devlet kurdu. İnançları oranın kendileri ait olduğu yönündeydi, hâlâ da öyle. Dünya Savaşı yılları, İngiltere’nin desteği ve Ortadoğu’nun karışık yapısı sonucu kurulan İsrail kısa sürüde tüm dünyada tanındı.

Suudilerin ileri gelenlerinden Haşimilerin lideri emir faysalın 1919’da Frankfurter’de yazdığı makaleden bir alıntı: “Biz Araplar, özellikle de okumuş olanlarımız, siyonist harekete büyük bir sempati ile bakıyoruz. Yahudilere büyük bir içtenlikle “Evinize hoş geldiniz” diyeceğiz.”

Bir Yahudi olan Albert Einstein’ın görüşü: “Yahudi devleti kurulması yerine Araplarla barış içerisinde yaşanmasına elverişli bir anlaşmayı yeğlerim. Judaizmin esas ruhuna ilişkin bilincim, sınırları, ordusu ve ne kadar mütevazı olursa olsun dünyevi güçlerin yöntemlerine sahip bir Yahudi devletini kabul etmiyor. Kendi saflarımızda meydana gelecek dar bir milliyetçiliğin Judaizm’e vereceği zarar beni korkutuyor.”

11. Titanic – 16 Nisan 1912

Tarihin en büyük kazalarından birinde gerçek rakamlar şöyleydi: 2.224 kişiden sadece 710 kurtuldu ve kalan 1.514 kişi öldü.[Wiki] Manşetin ilginç tarafı ise Titanic’de yolcu olarak bulunan dönemin en önemli milyarderlerinden kürk tüccarı JJ Astor’un kayıp olduğu haberinin en üstte verilmesidir. Titanic kayıtlarına göre dünyanın en zengin kişileri arasında bulunan Astor, karısının yanından sandala binmek için görevliden ayrıcalık talep etmiş; ama -önce kadınlar ve çocuklar- kuralından dolayı bu talebi reddedilmiş.

12. Türkiye’nin kara yazısı – 12 Eylül 1980

İdamlar, işkenceler, 15.000’e yakın vatandaşlıktan çıkarılma, sıkı yönetim ve uçup giden özgürlükler. Bugün yaşanılan karabasanların ilk imzasının atıldığı dönem. Sözde özgürlükçü bir anayasa ve Evren’in yargılanacağı tatavasıyla uyutulan bir kesim tırışka tasarım sanatçıyı referandum zamanından hatırlarsınız. İşte onların bir boy büyük modelleri 80 döneminde bu darbeyi de alkışlıyorlardı. Başka bir muktedir gelince, başka bahanelerle muhtemelen onun da peşinden gidecekler. Hatırlamışken o kullanışlı arkadaşların da bir listesi yapalım bir ara. Unutulmasınlar.

13. İnsanlık için büyük bir adım – 21 Temmuz 1969

Saatler 2.56’yı gösterdiğinde Neil Armstrong sol ayağıyla Ay’a ilk adımı attı. Ardından Buzz Aldrin de Ay’ın yüzeyindeydi. Herkes Armstrong’u hatırladı, kimileri Buzz Aldrin için ikinci olarak indi ne büyük şanssızlık diye düşündü. Bizim aklımızda ise Ay’da yürüyenler için modülü hazır bekleten 3. isim Michael Collins kaldı. Oraya kadar gitti, modülü kullandı ama Ay’a ayak basamadı. İnsafsızlar!

14. Ardından heykelini yıkmak daha zor oldu dediler – 14 Aralık 2003

Arap dünyasının lideri, İslam dünyasının kahramanı olmak istiyordu. Bu uğurda o coğrafyaya göre modern sayılabilecek Baas görüşünden bir dikta rejimi türetti. 13 Aralık’da yakalandı. Pentagon sözcüsü bir binbaşı Saddam’ın savaş esirleriyle ilgili Cenevre Sözleşmesi şartlarının tüm haklarına tabi olduğunu söyledi. Yargılandı ve 30 Aralık 2006 tarihinde Kurban Bayramı’nın ilk gününde asılarak idam edildi. Avrupa Birliği idam cezasını barbarlık olarak nitelendirdi.

15. Duvar yıkıldı – 9 Kasım 1989

 

Manşette “Berlin yeniden sadece Berlin” denilerek Doğu ve Batı Berlin ayrımının, yani iki farklı Almanya’nın ortadan kalktığının müjdesi veriliyor.

Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya’ya kaçmalarını önlemek için Doğu Alman meclisinin kararı ile 13 Ağustos 1961 tarihinde Berlin’de yapımına başlanan 46 km. uzunluğundaki duvar, Batı’da yıllarca “Utanç Duvarı” (Schandmauer) olarak anıldı. Batı Berlin’i abluka altına alan bu betondan sınır, 9 Kasım 1989’da Doğu Almanya’nın, isteyen vatandaşların Batı’ya geçebileceğinin açıklamasının ardından tüm tesisleriyle birlikte yıkıldı.(wiki)

16. 2002 Dünya Kupası Senegal maçımız – 22 Haziran 2002

Milli takımımız normal süresi 0-0 berabere biten karşılaşmanın ilk uzatma devresinin 4. dakikasında İlhan Mansız’ın golüyle tarihinin ne çılgın sevinçlerinden birini yaşadı. Altın gol uygulaması vardı ve bu golle tüm ülke sokağa döküldü. Delicesine bir sevinç yaşandı. O zamanlar Türkler olarak iki kutba ayrılmamıştık. Başarılara birlikte seviniyorduk. Milliyet’in İlhan Mansız’ın adını İNANILMANSIZ yazarak attığı manşet de günün unutulmazlarından olmuştu. Sonradan bu sevincin benzerini 20 haziran 2008 Hırvatistan Türkiye maçında son defa yaşadık.

17. Başarı demişken – 18 Mayıs 2000

Danimarka’nın Parken Stadı, Kopenhag… Kupanın başında bahisçiler tarafından 1’e 250 ihtimal verilen Galatasaray, Arsenal’e karşı Türk futbol tarihinin en önemli başarısını kazanıyor. Thierry Henry’nin kafasını çıkaran Taffarel mucizesi, Ergün’ün ilk penaltısı, Suker’in topu yan direğe, Vieira’nın üst direğe nişanlaması… Hatırladıkça o anların heyecanı sanki o günmüş gibi yaşanıyor.

18. Manşetlerin efendisine de bir göz atmak isteyebilirsiniz