Hitler’in sadece tesadüfler eseri kendini ortadan kaldırmak için planlanan patlamadan sağ kurtulduğunu biliyor muydunuz? İşte o inanılmaz olayın ayrıntıları. Sizleri 20 Temmuz 1944 gününe alalım.

Hitler karşıtları, Hitler’i doğrudan ortadan kaldırmak ve beraberindeki parti üyeleri ve SS gibi parti ideolojisiyle yetişmiş grupları tasfiye edip Almanya’da demokratik ortamı yeniden tesis etmek ve Hitler Almanya’ya savaşı kaybettirmeden önce Müttefikler ile anlaşma yapıp savaşa son vermek istiyordu. 1943 ve 1944 yıllarında savaş açık bir şekilde Almanya’nın aleyhine döndü. Doğu Cephesi’nde hızla geri çekilmeye başlayan Almanlar önce Kuzey Afrika’dan atıldı, daha sonra Müttefikler’in Sicilya ve İtalya karasına yaptığı çıkarma ile İtalya’yı da savaş dışı bırakması batıda yeni bir cephenin açılması tartışılıyordu. Daha önce Afrika’da görev yapan ve burada tek kolunu ve tek gözünü kaybeden Albay Claus von Stauffenberg Almanya için en büyük tehlikenin Hitler ve ideolojisi olduğunu düşünüyordu. Hitler’i öldürmeden darbenin gerçekleşmeyeceğini, Hitler öldürülse bile Himmler, Göring, Goebbels gibi üst düzey parti üyelerinin de tasfiye edilmesi gerektiğine inanıyordu.

20 temmuz 1944 günü Stauffenberg, Hitler’in bulunduğu toplantı salonuna, içinde 970 gram İngiliz yapımı zaman ayarlı plastik patlayıcı olan evrak çantasıyla girdi. Çantayı masanın altına, Hitler’in ayaklarının çok yakınına yerleşti. Planına göre  bir bahaneyle toplantı salonundan uzaklaşmasının ardından anlaşmalı olduğu emireri onu telefondan arandığı bahanesiyle dışarı çağıracak, Stauffenberg de hazır bekler durumdaki uçağıyla doğrudan Berlin’e uçup Hitler’n öldüğünü ve yönetimin artık Wehrmacht’ta olduğunu bildiren bildirgeyi Alman halkına duyuracaktı.

Stauffenberg toplantının yapıldığı salona girdi. Toplantıda üç silahlı kuvvetten 18 subay bulunuyordu. İçerideki masanın çevresinde SS askerleri ayakta bekliyorlardı. Hermann Göring ve Heinrich Himmler toplantıda yoktu. Hitler elindeki büyüteçle oynuyor, o sırada önünde serili haritalardaki ufak yazıları okumak için büyüteç kullanıyordu ve iki steno’da not tutuyordu. Feldmareşal Wilhelm Keitel Albay von Stauffenberg’in neden geldiğini Hitler’e bildirdi. Hitler, bir gözü bantla kapatılmış olan tek kollu Stauffenberg’e baktı, kendisini hafifçe selamladı ve Stauffenberg’in hazırlamış olduğu raporunu dinlemeden önce General Heusinger’le işini bitirmek istediğini söyledi.

Stauffenberg General Günther Korten ve Albay Heinz Brandt’ın arasına geçip masaya oturdu. Hitler’den bir buçuk metre ötede bulunuyordu. İçinde bomba bulunan çantasını yere koydu. İleri doğru sürdü. Meşe ağacından yapılmış olan kalın masa ayağının iç kenarına dayadı. Çanta Hitler’in ayaklarından iki metre uzaktaydı. O sırada saat 12.37 idi. General Heusinger konuşmasına devam ediyor, masanın üzerindeki kocaman durum haritasında adı geçen yerleri gösteriyordu. Hitler’le subaylar da haritanın üzerine eğilmişler, bakıyorlardı. O sırada Stauffenberg’in dışarıya çıktığının kimse farkına varamadı. Çıktığını yalnızca Albay Brandt gördü. Brandt o sırada generalin anlattıklarını dinlemekteydi. Bir ara haritayı daha iyi görebilmek için masanın üzerine eğildi, ayağı Stauffenberg’in çantasına takıldı. Ayağıyla çantayı bir kenara itmeye çalıştı. Sonra bir eliyle uzandı ve çantayı ağır masa ayağının öteki tarafına kaldırıp koydu. Şimdi bombayla Hitler arasında kalın bir ayak vardı. Hitler’in hayatını belki de, görünüşte çok önemsiz olan bu hareket kurtarmıştır.

Peki Hitler o patlamadan nasıl sağ kurtuldu?

Toplantı, Doğu Prusya’nın Rastenburg kasabasında (günümüz Polonya’sının Ketrzyn kasabasında) Hitler’in meşhur karargahı Wolfsschanze (kurt ini) adı olarak bilinen, orman içinde gizlenmiş, son derece kalın beton duvarlardan yapılmış korunaklı binada yapılacaktı. Bu binanın tüm duvarları yıkılmaz betondu ve dışarı açılan penceresi yoktu. Bu da içeride patlamanın etkisini arttıracak, dışarı çıkamayan şok dalgası içeriyi adeta cehenneme çevirecekti. Ancak Hitler, havanın sıcak olduğu gerekçesiyle son anda toplantının konferans salonunda yapılmasını ister. Hava sıcak olduğu için tüm pencereleri açık olan konferans salonunda patlama beklenen etkiyi göstermemiş, şok dalgası pencereden dışarı çıkarak patlamanın etkisi azalmıştır.

Aslında aynı patlayıcıdan iki taneyle toplantıya gelen Stauffenberg, Hitler’in toplantıyı 15 dakika erkene alması nedeniyle ikinci bomba düzeneğini çalıştıracak zamanı bulamamıştır. Aldığı savaş yaraları nedeniyle sol gözünü, sağ elini ve sol elinde ise yüzük ve serçe parmaklarını kaybetmiş olan Stauffenberg için iki arada bir derede bu düzeneği çalıştırma işi hiç de kolay değildi. Hitler’in çok yakınına konulan çanta, son anda oradaki adamlardan birinin (Albay Heinz Brandt) ayağına takılmış ve Albay Brandt   çantayı daha uzak bir köşeye, masanın ayağının öbür tarafına koymuştur (Albay Brandt’in bu patlamada bir bacağı kopmuş ve bir gün sonra hastanede hayatını kaybetmiştir).Üzerinde haritalar ve bilimum askeri belgeler bulunan meşe ağacından yapılmış kalın ve ağır toplantı masası, adeta bir kalkan vazifesi görerek Hitler’i korumuştur.

Hitler bu suikast girişiminden sağ kurtulunca kendisinin tanrı tarafından korunduğuna inanmış ve kafasında tasarladığı planı, tanrının onayladığı plan olarak düşünerek savaşın sonuna kadar bildiğini okumuş ve etrafındaki hiçkimsenin önerilerini dikkate almayarak savaşı kaybetmiştir. Ayrıca en güvendiği subaylardan birinin bile kendisini öldürmeye kalkışması neticesinde iyice paranoyaklaşmış ve etrafındaki herkesten şüphelenir olmuş. hal böyle olunca sürekli generallerin yerini değiştirmiş ve orduda işlerin aksamasına neden olmuştur. Daha sonra Joseph Goebbels, Hitler’in hayatta olduğunu radyodan açıkladı ve, Hitler bizzat devlet radyosunda hayatta olduğuna dair konuşma yaptıktan sonra komplocular darbenin başarısız olduğunu fark etti. Komplocular, Bendlerstrasse’deki ofislerinde kısa süreli çarpışma sırasında Stauffenberg omzundan yaralandı. Stauffenberg ve yandaşları 21 Temmuz 1944 günü apar topar ofisinde tutuklandılar.

Kendi hayatını kurtarmak için bir girişimde bulunan ortak-komplocu Generaloberst Friedrich Fromm, Bendlerblock Başkomutanlığında (Ordu Komutanlığı) doğaçlama bir mahkeme yaparak komplocuları ve elebaşlarını kınadı ve ölüme mahkûm etti. Friedrich Fromm’un emriyle Bendlerblock’un iç avlusunda, derme çatma bir infaz mangası tarafından (21 Temmuz 1944) o gece saat 01:00 dan önce tüfekle vurularak idam edildiler.  İnfaz sırasında bir kamyonun farları yanıktı. Stauffenberg’den sonra idam edilecek olan yaveri Teğmen von Haeften üçüncüydü. İnfaz sırası Stauffenberg’deydi ancak, Teğmen von Haeften, Stauffenberg ile idam mangası arasına kendi geçti ve Stauffenberg’in yerine vuruldu. İdam edilirken Stauffenberg’in son sözleri Es lebe unser Heiliges Deutschland! (Yaşasın kutsal Almanya’mız!) diye bağırmak olmuştur.