Canlı Canlı Mezara İndirilen Padişah

Belki de sadece bir söylentidir ama yüzlerce yıldır unutulmadan günümüze geldiyse belki de size aktarmak en doğrusudur diye düşündük…

24. Osmanlı Sultanı, 103. İslâm Halifesi Birinci Mahmut; I Ekim 1730’da, 35 yaşında tahta oturdu. Mahmud-ı Evvel; 2 Ağustos 1696’da İstanbul’da (Edirne’de doğduğu da iddia edilir!) dünyaya geldi. Sultan 2. Mustafa ile (Rum asıllı cariye Aleksandra) Saliha Valide Sultan’ın oğluydu. Halk arasındaki adı: Kısır Mahmut idi. 6 karısı vardı; ama hiç çocuğu olmadı. Saltanatı 24 yıl, 2 ay sürdü.

Osmanlı’nın en şaşaalı dönemi olarak bilinen Lale Devri’nin sonlarında III. Ahmed’in yerine tahta geçirilmişti. Amcasının hükümdarlığına bir son veren Patrona Halil ve yancılarıyla başlarda iyi geçinmiş ancak sonrasında onları büyük bir tongaya düşürerek amcasının öcünü almıştı. Sadece amcası III. Ahmed’in intikamını almakla kalmamış aynı zamanda bağımsız bir padişah olduğunu da göstermişti.

Öte yandan savaşlara son hız devam ederek birçok başarı elde etmişti. Rusya, Avusturya gibi önemli düşmanları Osmanlı’ya karşı boyun eğdirmişti. Her daim kitaplara ve kütüphane benzeri yerlere büyük bir önem vermişti. Yaptığı işler halk tarafından büyük bir ilgi ve alaka gördüğü için aşırı sevgiye maruz kalmıştı.

Ne yazık ki her şey bu kadar iyi bir şekilde devam etmemiş ve hüküm sürdüğü son iki yıl içerisinde ağır bir damar rahatsızlığı yüzünden her yeni günü daha da zor geçirir olmuştu. Seveni ne kadar çok olursa olsun ölümünü dört gözle bekleyen kişi öz kardeşi III. Osman, hastalığını bahane ederek tahta geçmek için baskı uygulamaya başlamıştı. Bu konuda oldukça hevesli olması, padişah olması için saray erkânı tarafından destek görmesine yetmemişti.

I. Mahmud’un insanların gözündeki yeri ve sahip olduğu sadık kitle sayesinde tahttan uzaklaşmasını hiç kimse sağlayamamıştı. Kardeşinin arkasından çevirdiği işleri öğrenir öğrenmez, bir cuma namazı sonrası halka görünerek ben iyiyim mesajı vermek istemişti. Ancak gerisin geri Topkapı Sarayı’na dönebilmişse de giriş kapısında fenalaşarak atından düşmüştü. Hekimler koşup kontrol etmiş ve öldüğü hükmüne varmıştı.

Bugünü iple çeken III. Osman, sadece birkaç saatlik kısa süreli bir törenle alelacele tahta çıkmıştı. Sanki dirilmesinden korkarmışçasına da abisi I. Mahmud’un hemen o gün içinde mezarına defnedilmesini istemişti. Hatta her şey o kadar hızlı halledilmişti ki abisinin vasiyetini bile umursamamıştı. Cenazeden sonra sabaha kadar Kur’an okumak için kalması gereken türbedar dışında herkes türbeyi terk etmişti.

Sultan Birinci Mahmut kabri

I. Mahmud vasiyetinde Nuruosmaniye Camii’nin yanındaki türbeye gömülmeyi istemiş, ancak kardeşinin emriyle Valide Turhan Sultan Türbesi’ne gömülmüştü. Sabahın ilk ışıkları göründüğü sırada tabuttan birtakım sesler gelmeye başlamış, aşırı derecede panikleyen türbedar soluğu sarayda almıştı. Zor da olsa meramını anlatmayı başaran adam, içeri alınıp dinlenmişti. Durumun önemini fark eden Darüssaade ağası henüz uykuda olan III. Osman’a koşarak durumu anlatmak zorunda kalmıştı.

Ne yazık ki olayın bundan sonrası için ne türbedardan bir iz görülmüş, ne de III. Osman’dan tek bir kelime işitilmişti. Bu olay, Osmanlı tarihin tozlu raflarında bir diğer bilinmezlik olarak yerini almıştı…