Azteklerin Tanrı Sandığı Hernan Cortes Tarafından Yıkılması

Aztekler Amerikan yerlilerinin en gelişmiş kültür ve kavimlerinden biri. O zamanki nüfusları 5 milyona yakın olan bu devlet büyük savaşlarla değil şaka gibi ama 550 İspanyol işgalcisi tarafından yıkıldı. Bu işgalci kuvvetlerinin başında ise Hernan cortes vardı.

1485 yılında İspanya’da Doğan Hernan Cortes soylu bir aileden gelmekteydi ama o diğer aile üyelerinin aksine biraz daha maceraperestdi. Okul eğitimi pek fazla ilgisini çekmemiş olsa gerek ki 18 yaşına geldiğinde coğrafi keşiflere dahil olmuş ve Küba’yı işgal eden kuvvetlere katılmıştı. Bu işgalde gösterdiği başarılarından ötürü genç yaşında kendisine Küba’da küçük bir bölgenin yönetimi verilmişti. Hırsı ve bu yeni keşfedilen topraklara olan merakı ile göze giren Hernan Cortes’e bir süre sonra günümüz Meksika kıyılarına küçük bir keşif düzenlemesi emredildi. Fakat bu küçük keşif keşif olmaktan çıkacak küçük bir orduyla büyük bir işgale dönüşecekti.

Cortes hemen hazırlıklarını tamamlayıp 550 silahlı İspanyol denizci 10 tane top ve 26 attan oluşan birlikle Meksika kıyılarına çıktı. Kıyıda bazı Aztek kabileleri ile temas kursa da büyük bir büyük bir çatışma yaşanmadı. Aztekler sanki yıllardır tanıyor ve bekliyor gibiydiler. Yerliler Hernan Cortes’e kendi dillerinde quetzalcoatl diye sesleniyorlardı. quetzalcoatl Aztek tanrılarından biriydi Aztek hikayelerine göre uzun yıllar önce bu topraklardan ayrılmıştı ve Aztek uygarlığı belirli zamanlarda bu Tanrıya adaklar adıyor ve tanrılarının geri dönmesi için dua ediyorlardı. Şansa bakın ki Hernan Cortes Aztek uygarlığına gelişi de tam bu törenlerin öncesine denk gelmişti.

Quetzalcoatl kelimesi Aztek dilinde tüylü yılan anlamına gelmekteydi Cortes’inde o devirde Avrupa’da moda olduğu üzere uzun bir sakalı vardı Bu sakal Aztekler için çok garip bir durumdu çünkü Aztek erkeklerinin yaratılış itibariyle hiç sakalı çıkmıyordu yani Aztekler yüzünde bir sürü kıl olan parlak zırhlar içinde elinde daha önce hiç görmedikleri ateşli silahlar bulunan bu beyaz insanı quetzalcoatl yani uzun zamandır bekledikleri tanrıları sanmışlardı. Hernan Cortes kıyılarla yetinmekten ziyade Meksika’nın iç kesimlerine doğru ilerlemek istiyordu fakat İspanyol askerler Bu fikirden pek hoşlanmamış olsa gerek ki gemilerle kaçma planı yapıyorlardı Hernan Cortes ise Tanrı olarak anıldığı bu toprakları sevmişti. Üstelik Astek altınlarının hikayeleriyle büyümüştü ve bu yüzden hiçbir yere gitme niyeti yoktu ama tayfasının kaçmaması için bütün gemilerini ateşe verdi.

Quetzalcoatl (tüylü yılan heykeli)

Gidecek bir yeri kalmayan İspanyollar Aztek İmparatorluğu’nun başkenti Tenochtitlan’a doğru ilerlemeye başladı. Ateşli silahları karşısında gören Aztek kabileleri kendilerine boyun eğip Cortes’e katılıyorlardı, bazı kabileler ise Tanrı olduğuna inandıkları için sorgusuz sualsiz bu beyaz adamın peşine takılıyorlardı. Hernan Cortes böylelikle kendisine yerlilerden oluşan büyük bir ordu toplamıştı bile. Tanrılarının geri döndüğü kulaktan kulağa yayılarak Aztek Kralı Moctezuma’ya kadar ulaşmış ve tanrı olarak bilinen bu işgalciye büyük bir karşılama töreni bile hazırlanmıştı. Hernan Cortes Tenochtitlan’a herhangi bir direniş olmadan Azteklerin daha önce hiç görmedikleri bir hayvan olan atının üzerinde törenle girdi. Tenochtitlan kenti 200 binin üzerinde Aztekliye ev sahipliği yapan o devirde İstanbul, Paris gibi devasa şehirler kadar kalabalık bir şehirdi.

Tanrılarının geri dönüşüyle bolluk ve bereketin geleceğini düşünen Aztek halkıysa sevinç ve mutluluk içinde idi fakat Hernan Cortes’in getireceği ölüm ve yıkımdan başka bir şey değildi. Azteklerin zenginliğini gören Hernan Cortes’in ilk kişi uygun bir zamanda Aztek Kralı Moctezuma’yı esir almak ve Aztek ganimetlerini yağmalamak oldu. Tenochtitlan kentinde bir kaos başlamıştı Aztek halkı ve askerleri korkudan İspanyollara dokunamıyorlardı, ta ki bu beyaz adamların Tanrı olmadığını ancak içlerinden birini öldürdüklerinde kendileri gibi etten kemikten oluştuğunu gördüklerinde anladılar. Aztekler direnmeye başlayınca İspanyollar Başkentte daha fazla tutunamadı ve yağmaya devam ederek kıyılara çekildiler. Aztek halkı ise bu işin sorumlusunu kendi Kralları Moctezuma’yı gördüler. Moctezuma kendi halkı tarafından linç edilerek öldürüldü. Küçük savaşlarla geçen 1 yılın ardından Hernan Cortes Tenochtitlan’ı  toplarla kuşatmaya aldı.

Ateşli silahlar karşısında çaresiz kalan kent 3 ay dayanabildi. Cortes başkente bu sefer silah zoruyla girmiş bir günde onbinlerce Aztekli’yi katlederek yönetimi ele geçirmişti ilk kişi bütün Aztek ganimetlerini gemilerle İspanya’ya göndermek oldu şehrin adını da bugün bildiğimiz Mexico City olarak değiştirdi. Yıllar sonra adı gündemden düşen Cortes’e yeni bir görev verildi. Venedik İspanya Portekiz Malta ve Papalık güçlerinden oluşan büyük Haçlı donanmasına katılacak ve Osmanlı Devleti’ne karşı savaşacaktı. Fakat bu savaşta karşısında ilkel Aztekler değil son teknoloji gemilerle donatılmış Osmanlı donanması ve donanmanın başında da Osmanlı’nın ünlü denizcilerinden Barbaros Hayrettin Paşa vardı. Nitekim gerçekleşen Preveze Deniz Savaşı kaybedilince Hernan Cortes iyice gözden düşmüştü. Artık yeni maceraları açılamayacak kadar da yaşlanmıştı Sevilla’daki malikanesine kapanan Cortes 1547 yılında 62 yaşındayken hayata gözlerini yumdu. Son vasiyeti ise Meksika topraklarına gömülmekti. Dilediği gibi de oldu bütün zenginliğini Avrupa’ya taşıdığı Orta Amerika’nın artık fakir olan topraklarına gömüldü.