Atatürk’ün Naaşının 15 Yıl Boyunca Bozulmamasını Sağlayan İşlem: Tahnitleme

Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşı, Anıtkabir’in inşası sırasında (11 Kasım 1938 – 9 Kasım 1953) Etnografya Müzesi’nde muhafaza edilmişti. Bu süre zarfında (15 sene) naaşın bozulmamasını sağlayan işlem de, ‘tahnitleme’ ismi verilen tıbbi bir yöntemdi.

Bilindiği üzere Atatürk’ün vefatı aniden olmayıp, bir hastalık sonucunda aşama aşama gerçekleşmiştir. Dolayısıyla 10 kasım 1938 ve akabinde yapılacaklar, kısmen de olsa önceden planlanmıştır. (Bir anıt mezar yapılması ve söz konusu mezar inşa edilene dek naaşın geçici olarak muhafaza edilmesi.) Tabii bunun için naaşın toprağa verilmeyip bekletilmesi icap ediyordu ki, bunun için de yapılacak işlem belliydi: Tahnit. (Nitekim Gata’nın patoloji profesörü Lütfi Aksu bir gün sonra, yani 11 Kasım’da tahnit işlemine başlamıştır.)

Lütfi Bey’in bu işlemi nasıl bir yöntemle icra ettiği hususunda bilinenler; vücuda birtakım kimyasallar enjekte ettiği, ardından da bu kimyasalların ne olduğu ve hangi dozda kullanıldığı gibi bilgilerin üstlerine yapıştırıldığı 2 küçük ilaç şişesini Atatürk’ün koltuk altlarına bıraktığıdır. Kimyasal işlemlerin sonrasında tüm vücut sargılanıp muşambayla kaplandıktan sonra beyaz kefene sarılmış ve naaş, içi koruma solüsyonuyla ıslatılmış tahta talaşlarıyla dolu kurşundan yapılma bir sandukanın içerisine yerleştirilmiş. Ayrıca bu talaş yığınının arasına, koruma solüsyonunun bir örneğini içeren bir şişe de bırakılmış. Akabinde ise bu madeni sanduka gül ağacından imal edilmiş bir tabutun içerisine konmuş ve son olarak da tabut vidalanmış. Tabut, İstanbul’dan Ankara’ya götürüldükten sonra ise Etnografya Müzesi’nde hazırlanan mermer bir lahitin içerisine yerleştirilmiş.

Böylelikle Atatürk’ün naaşı, 11 Kasım 1938’den 9 Kasım 1953 yılına kadar, yani 15 yıl boyunca tahnitlenmiş bir biçimde Ankara Etnografya Müzesi’nde bekletilir. Ta ki Anıtkabir’in yapımı tamamlanana dek. İnşaat tamamlanıp da naaşın Anıtkabir’e nakli gündeme gelince, tahnitin bozulmasına ve naaşın toprağa verilmesine karar verilir.

Fakat tahniti yapan kişi olan Lütfi Aksu 2 sene önce vefat etmiştir ve şimdi bu vazife, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Kürsüsü kurucu başkanı Kamile Şevki Hanım’a düşer.

Nitekim 9 Kasım 1953 tarihinde, Kamile Hanım başkanlığındaki bir heyet; Meclis Başkanı Refik Koraltan, Başbakan Adnan Menderes ve öbür üst düzey temsilciler ile Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Atadan’ın huzurunda tabutu açarak tahniti bozarlar.

Kamile Şevki Hanım’a göre, Atatürk’e yapılan ideal bir tahnit idi ve cenaze 15 yıl boyunca hemen hiç bozulmamıştı…

“Naaş, kahverengi muşamba ile sarılı olarak göründü. Yüzünü örten ıslak pamuk kitlesi kaldırıldı ve Ata’nın müheykel yüzü ile karşılaştım. Ata ve eseri, bir an için bakıştık adeta. Uzun kaşlarından ince bir tutam sol göz kapağının üzerine inmişti. Ata sanki, 15 sene evvel Dolmabahçe sarayındaki hasta yatağında uyuyor gibiydi.”

kaynak:https://seyler.eksisozluk.com/ataturkun-naasinin-15-yil-boyunca-bozulmamasini-saglayan-islem-tahnitleme