Antik Medeniyetler Tarihi Bölüm 1: Mayalar

Yeni yazı dizimiz Medeniyetler Tarihi’ne hoş geldiniz. Tarihin en eski, en tuhaf, en çok merak edilen toplumlarına yolculuk yapacağımız bu serimizde; insanlığın teknolojik, bilimsel ve toplumsal açıdan nasıl geliştiğine, aralarında çağlar ve binlerce kilometre bulunan toplumların nasıl olup da birbirlerine benzediklerine tanık olacağız. İlk durağımız, en dikkat çekici antik medeniyetlerden olan Mayalar.
21 Aralık 2012’de kıyametin kopacağına ilişkin yayılan popüler dedikodunun kaynağı, Mayalar tarafından geliştirilmiş bir astronomik takvimin o tarihte sonlanmasıydı. Yaşadıkları dönemin en yüksek standartlarına, zenginliğine, bilgisine ve dolayısıyla teknolojisine sahip olan Maya Uygarlığı, yeni yazı dizisi Antik Medeniyetler Tarihi’nin mercek altına aldığı ilk konumuz oluyor.

Dünya’nın sonu hakkında belki yanıldılar, ancak biz de onları yanlış anlamış olabiliriz. Gelin astronomi biliminin temellerini atan, toplumsal düzeni, hukuk sistemleriyle hala etkileri hissedilen, her şeye rağmen vahşi ritüellere sahip Mayalara daha yakından bakalım.

Maya Uygarlığının kimliği

Hüküm sürdükleri periyot: M.Ö. 2600’den M. S. 900’e kadar yaklaşık 3500 yıl
Bulundukları yer: Yucatan Yarımadası, Meksika
Nüfus: 7 ila 11 milyon

10. Mayalar aslında hala yaşıyorlar

Bugün gördüğümüz Meksikalı insanların bir kısmı hala Maya kültürüne sahipler. Dilleri, alışkanlıkları, inançları dolayısıyla kökenlerinin izlerini taşıyorlar.

9. Toplamda 2.7 milyon yapıya sahip şehirler, köyler, kasabalar

Bilim insanları, Yucatan Yarımadası’nın geniş bölgesine yayılan yapılar keşfetmeye devam ediyorlar. Lidar lazer teknolojisi adı verilen modern bir sistemle, ormanların altında gizlenmiş pek çok antik yapı keşfedildi. 2018’de yapılan tespitlere göre Mayalar, ileri düzeyde tarımsal alanlara ve şehirlere sahipti. 2.7 milyon yapıdan bugün sadece yaklaşık 60 bininin izine ulaşılabiliyor.

8. Kadın ve erkeklerin kafatasları, statülerini belli etmek için çocukken deforme edilirdi

Toplumsal statünün bir belirtisi olarak Mayalar, sadece kıyafet veya makyaj tekniklerini kullanmazlardı. Bir Mayalı gördüğünüzde, sosyal olarak toplumun hangi kesiminde olduğunu anlayabilirdiniz. Ayrıca değerli taşları dişlerine açtıkları küçük deliklere döşerlerdi, bu da zenginliğin bir belirtisiydi.

7. Uyuşturucu maddeler içeren karışımlar, ağrı kesiciler ve tıp

Elbette günümüzdeki gibi sentetik uyuşturucu maddelerden değil, bitkisel kaynaklı maddelerden söz ediyoruz. Orta Asya toplumlarında olduğu gibi Mayalar da ruhani bir dünyanın varlığına inanır, bir şekilde onlarla konuşmanın yolu olduğuna inanırlardı.

Kullandıkları bazı karışımların ağrı kesici etkileri de vardı. Bu da Mayaların kimyasal teknikler ve biyolojik etkileri konusunda oldukça geliştiklerini gösteriyor.

6. Mavi boya ve kurban edilen insanlar

Aniden gözünüzü kuraklıktan kırılan Maya İmparatorluğu’nda açtığınızı düşünün. Başınızı çevirdiğinizde yüzbinlerce Mayalının size baktığını görüp, yüksek bir yerde olduğunuzu gördünüz. Kaçmanız için bir şans yok. Üzerinizde kurumuş mavi bir boya var, yağmur tanrısına kurban edilmek üzeresiniz. Kalbiniz, kurban edileceğiniz taş sunak üzerinde sökülecek.

Mayalar, yok olmalarına neden olan kuraklığa karşı, tanrılara kurban verirlerdi. Kurbanların üzerine sürülen mavi boya, binlerce yıl sonra günümüzde bile rengini korumayı başardı. Bulunan insan kalıntıları üzerinde mavi boya varsa, o kişinin yağmur tanrısına kurban edildiği anlaşılıyordu.

5. Stadyumlar, topla oynan bir oyun, seyirciler ve çığlıklar

En önemli Maya şehirlerinden olan Chichen Itza’da tribünlere sahip stadyumlar vardı. Pitz olarak bilinen bir oyun oldukça popülerdi. Bir basketbol çemberinin yere paralel değil, dik açıyla duran taştan versiyonu bulunurdu. Oyuncular, son derece ağır olan topu bu deliklerden geçirmeye çalışılardı.

Bu oyun aynı zamanda önemli bir ritüeldi. Zira eğlenceden öteye, Popol Vuh olarak bilinen destanda geçen anlatılara göre, yer altı ve yer üstünün iki lordunu temsil eden iki takım bu oyunu oynardı. Rivayete göre oyundaki top, bazen insan kafası olabilirdi. Bu oyun günümüzde hala Ulama adıyla oynanıyor, elbette insan kafası kullanılmadan(!)

4. Gelişmiş tarım ve içilebilen çikolata

Günümüzden 2600 yıl önce kakao işlemeye başlayan Mayalar, seramik kaplarda kakaoyu içecek haline getirerek tüketirlerdi. Baharatlı, acı biberli, mısır unu içeren bir içecek bugün hoşunuza gitmeyebilir, ancak o zamanlar büyük kutlamaların en popüler içecekleri arasında yer alırdı.

3. Kendi dilinde kitaplar yazan bir antik toplum

Türkçe’nin alfabesi toplamda 29 haften oluşuyor, Mayalar’ın alfabe yapısı ise genel olarak Uzak Doğu toplumlarına benziyordu. Her biri bir heceyi temsil eden 800’den fazla hiyeroglif figürü, bugün hala aydınlatılan yazılı diller arasında bulunuyor. Maya dili, bölgedeki konuşma diline hala etki ediyor.

2. Mayaların yazdıkları kitapları Avrupalılar yaktı

İncir ağaçlarının kabuklarından yapılan uzun ömürlü kâğıtlar üzerine Mayaların kitaplar yazdıklarını biliyoruz. Bugüne kadar ulaşılabilen sadece üç kitap var. Dresden, Madrid ve Paris kodeksleri olarak bilinen bu üç kadim kitap dışındaki tüm eserler yakıldılar.

1540’lı yıllarda Yucatan’a ulaşmayı başarın İspanyol denizcilerin yüzlerce Maya eserini küle çevirmesi, insanlık tarihinin en büyük bilgi katliamlarından birisi olarak hafızalara kazındı.

1. Dünya’nın son günü 21 Aralık 2012’nin gerçek yüzü

Hollywood yapımcıları, internetin hızla yaydığı bir komplo hakkında kıyamet filmi yaptılar. İzmir’in Şirince isimli minik köyü turistlerin akınına uğradı. Bu tarihin öngörülmesinin asıl nedeni, Mayaların 5125 yıllık bir takvim yapmış olmalarıydı. Takvim 2012’nin 21 Aralık günü son buluyordu, dünya değil.

Takvim üzerinde, matematiksel bir kavram olarak sıfır (0) sembolü yer alıyordu, bu ilk örneklerden birisiydi. İşin aslına bakarsanız Mayalar sadece bir takvim kullanmıyorlardı. Dini törenlerini planlamak için ayrı, Güneş’i takip etmek için ayrı takvimleri vardı. Bu da toplamda 3 takvim kullandıklarını gösteriyor.