Anadolu’da Yaşamış Kadın Savaşçılar Amazonlar

Amazonlar milattan önce 2000’li yıllarda yaşamış, efsanevi kadın savasçılardır. Birçok kaynakta, bu savaşçı kadınların, Anadolu’nun kuzeyinde; Samsun yakınlarında bulunan Terme çayı civarında yaşadıkları belirtilir. Amazonlar, doğu ve batı kaynaklarında farklı isimlerde ve farklı hikâyelerle geçmektedirler. Milattan önce 8. yüzyılın ikinci yarısında yaşayan İyonyalı ozan Homeros, İlyada destanında Amazon kadın savaşçıların ilk kez Karadeniz’de bulunan Thermodon Çayı kıyısına yerleştiklerinden ve Thamiskyra kentini kurduklarından söz etmektedir. Hipokrat, Amazonları sağ göğüsleri olmayan kadınlar olarak anlatır. Tarihin babası olarak görülen Halikarnaslı Herodotos’a göre Amazonlar, sarmatlar ve İskitlerin atalarıdır. Dede Korkut hikayelerinde ise Amazonlar, Alp Kızları olarak yer almaktadır.

Bazı araştırmacılara göre Amazonların gerçekliğinin dayanağı, Kafkasya ve civarında Milattan önce 6. ve 4. yüzyılları arasında yaşamış, Türk ve İranlı kavimlerin oluşturduğu Sarmatlardaki kadın savaşçıların varlığıdır. Sarmatlarda, kadınlar sık sık erkeklerle birlikte ava çıkar, savaşlarda yer alırlardı. Amazonların töresine göre savaşta bir erkek öldürmeyen kadın evlenemezdi. Bu töre, Sarmatlardan sonra İskitlerde de görülmektedir. Araştırmacılar bu bilgilerin ışığında, Anadolu Amazonlarının devamı sayılan Kafkaslardaki Sarmatyanların artık bir süre sonra erkeksiz, kadın kadına yaşamayı bırakarak evlenmeye başladıklarını fakat savaşmaya da devam ettiklerini belirtmektedir. Bu konu arkeolojik kazılarla da ispatlanmış, açılan her 4 sarmat kadın mezarından birinde, ölen Amazon kadınının silahlarıyla birlikte gömüldüğü görülmüştür.

Mitolojide Amazonlardan, savaş tanrısı Ares ve tanrıça Afrodit’in çocukları olarak söylenir. Yunan efsanelerinde; ellerinde mızrakları, omuzlarında ok ve yayları ile erkeklerden oluşmuş Yunan ordularıyla sıkıca savaşan Amazonlar, genel olarak haddini aşan ve barbar bir kavim olarak anlatılmıştır. Bugünkü adı Terme olan “Temiskira” şehrini anayurt edindikten sonra Karadeniz, Ege ve Akdeniz’e doğru bütün Anadolu’ya yayılmışlar ve birçok kent kurmuşlardır. Amazonların kurduğu kabul edilen kentlerin başlıcaları; Selçuk/Efes, İzmir ve Sinop’tur. Efes’de yer alan Artemis Tapınağı’nın yapımı da Amazonlar tarafından başlatılmıştır. Kimi kaynaklar, Amazonların savaş esnasında, bütün erkeklerini kaybeden kadınların silahlanmak mecburiyetinde kalmasıyla ortaya çıktıklarını söylemektedir. Kimi kaynaklarda ise Zeus adında bir erkek baştanrının ortaya çıkmasından dolayı kibirlenen erkeklere öfkelenen kadınların, bir gecede bütün erkekleri öldürdükleri anlatılmaktadır. Bir başka görüşe göre; Amazon kadınlarının erkeklere düşmanlık hissi beslemedikleri, sadece erkeksiz bir yaşam seçtiklerini söylenmektedir. Gerekçesi her ne olursa olsun Amazonlar sadece kadınlardan oluşan bir krallık kurmuş ve ilk kraliçeleri de “Hippolyta” olmuştur. En önemli özellikleri, en az erkekler kadar, hatta efsanelere göre erkeklerden çok daha iyi savaşmalarıydı.

Oklarının yaylarını daha iyi çekebilmeleri için kadınların küçükken sağ göğüslerini kestiklerini ve bundan dolayı kendilerine eski Yunanca’da memesiz anlamına gelen Amazon adını verdikleri söylenir. Hipokrata göre ise kız çocukların sağ göğüsleri sıcak, bronz bir metalle dağılanarak büyümesi engellenir, böylelikle sağ omuz ve kolun gelişmesi sağlanırdı. Bu yiğit kadınların güzelliklerinin yanı sıra, çevik, hızlı, cesur ve disiplinli olmaları da onları diğer topluluklardan ayıran özellikler arasındaydı. Özellikle at binme konusundaki yetenekleri meşurdu. Amazonlar, atlarının üzerine eyer yerine sadece bir örtü örter, atın üzerinde başarılı bir şekilde ok atıp, mızrak fırlatabilirlerdi. Bu savaşçı kadınların ok ve yaydan başka silahları, labriz denilen çift yüzlü balta, mızrak ve kargıydı. Ayrıca savaşlarda kendilerini savunmak için kullandıkları yarım-ay şeklindeki kalkanları da bulunmaktaydı.

Amazonlar, aralarından bir kadını kraliçe olarak seçerler. Erkekleri ise yalnızca köle niyetine ya da üremek için kullanırlardı. Bazı efsanelere göre Amazonların erkeklerle cinsel ilişkiye girmesi kesinlikle yasaktı ve Amazon bölgesinde erkekler yaşayamazdı. Ancak soylarının devamı için komşu kabile Gargareanlar’ı yılda bir kez mayıs ayında ziyaret ederlerdi. Bu ziyaretten sonra doğan çocuklardan erkek olanlar ya babalarına gönderilir ya da öldürülürdü. Kız çocuklar ise anneleri tarafından büyütülür, at sütü ve kudret helvasıyla beslenerek güçlendirilir; tarım, avcılık ve özellikle savaşçılık konularında yetiştirilirlerdi. Savaşlarda esir aldıkları erkeklerle beraber oldukları ve sonra onları öldürdükleri de rivayet edilmektedir. Nesillerini devam ettirmek için düzgün ve güçlü adamları seçerlerdi. Ayrıca fiziki yapısı iyi ve güçlü olmayan bir Amazon’un üremeye hakkı yoktu. Töreleri son derece katıydı. Bir erkekle beraber olabilmeleri için en az üç erkeği öldürmüş olmaları gerekiyordu.

Pilates ve Sokrates, cesur kadınların sık sık Yunanistan’a akın yaptıklarından bahseder. Homeros, onların Yunanlılara karşı truva savaşlarına katıldığını yazar. Hatta bu savaş sırasında Achilleus, Amazonların kraliçesi Penthesilea ile savaşmış ve Penthesilea’ı erkek olduğunu sanarak girdiği mücadelede onu vahşice öldürmüştür. Amazonların yaşadıkları yerlerde özellikle Anadolu ve Mora Yarımadası’nda, kabartma taş ve resim olarak Amazonları temsil eden binlerce eser bulunmuştur. Günümüzde Samsun’un Termi ilçesinde Amazonları anmak için her yıl yaz aylarında sadece kadınların katıldığı, at binip, ok attıkları bir festival düzenlenmektedir. DC Comics çizgi romanlarındaki Wonder Woman adlı karakter Amazonlardan ilham alınarak tasarlanmıştır. Wonder Woman, çizgi romanda bir Amazon’dur ve hikayesi, mitolojideki gibi amazon kadınlarından oluşan bir ülkede geçmektedir. 15 Mayıs 2017 tarihinde DC Comics’in Wonder Woman karakteri; Batman v Superman filminde rol aldıktan sonra kendine özel filmi yayınlanmıştır. Filmde Wonder Woman rolünü Hızlı ve Öfkeli serisinde de oynayan Gal Gadot canlandırmaktadır.