O Köy Haritada Yoktu (2 Kısa Korku Hikayesi 1 Arada)

O Köy Haritada Yoktu

2004 yılında Esra ismindeki genç bir öğretmen Anadolu’nun ücra bir bölgesindeki daha köyüne atanmıştı genç kızın ailesinin anlattığına göre ilk ataması olduğu için çok heyecanlıydı Esra ve ailesi hem eşyalarını yerleştirmek hem de insanları tanımak için hep birlikte ıssız dağ köyüne gittiler, Ortam biraz garipti çünkü insanlar çok da sıcak davranmıyordu. en büyük sorun ise köyde henüz elektrik olmamasıudı. Bu nedenle hava karardıktan sonra herkes evlerine çekildiği için sokakta kimsecikler kalmıyor ayrıca okulda küçücük ve en fazla 20 öğrenci var. Esra’nın ailesi bir haftayı orada geçirdikten sonra evlerine döndüler.

Aslında kızlarının da orada fazla kalmaya dayanamayıp geri geleceğini düşünmüşlerdi fakat öyle olmadı genç kız o köyde mesleğini yapmaya niyetliydi. Hafta sonları Esra bu köyden çıkarak şehir merkezine gidip bir telefon kulübesinden ailesine ulaşıyor ve birkaç saat onlarla konuşup o hafta neler yaptığını köyde ve okulda neler olduğunu detaylı bir şekilde anlatıyordu. fakat zaman ilerledikçe garip şeyler olmaya başladı genç öğretmen artık ailesini eskisi kadar sık aramıyordu. Hatta bir ay aramadığı bile olmuştu. Neden böyle yaptığını sorduklarında çocuklarla uğraşıyorum hafta sonları da onları çalıştırıyorum gibi cevaplar verdiği için aile aslında pek de şüphelenmiyordu. Fakat 2 ay boyunca hiç haber alamayınca kızlarının öğretmenlik yaptığı köye gitmeye karar verdiler.

Sonuçta Esra elektrik bile olmayan kimsenin yolunun düşmediği ıssız bir dağ köyünde bir başınaydı hangi anne baba böyle bir durumda korkmaz ki? Genç öğretmenin ailesi garip bir şekilde köyün yolunu bulamadı doğru gittiklerini emindiler, geçtikleri yolları ağaçları bile ezberlemişlerdi. Bunun üzerine genç öğretmenin ailesi jandarma’ya giderek köye ulaşmalarında yardımcı olmalarını istedi ise de jandarmanın tepkisi çok daha garip oldu. çünkü komutana göre aile yanılıyor olmalıydı buralarda öyle bir köy yoktu.

İlginçlikler bununla da bitmiyor ailenin araştırmasıyla ortaya çıktı ki Esra herhangi bir yere atanmamıştı bile. Genç öğretmenin ailesi ne kızlarının izini bulabildi ne de daha önce gittikleri o köyü bulabildiler. Peki olayın gerçeği neydi ? Bilmiyoruz! Bu olay daha sonra Azap ismindeki bir filme çevrildi.

Gaz Lambası

Babamızın evimizden uzak olduğu yıllarda sürekli bir tedirginlik ve huzursuzluk yaşıyorduk, üç kardeşiz ve köy evimizde ben annemin yanında yatarken abilerim yan odada uyuyordu o zamanlar 13 yaşındaydım. Yani hayatımda bir şeyleri yeni yeni anlamlandırmaya başladığım yaşlardaydım. Duvarlarımız beyaz Kireçli ve geceleri korkmayalım diye bir gaz lambası kısık ateşte sürekli yanardı, uyuyamadığında yanan ateşin tavana yansımasına izler dururdum. Ancak duvarlar beyaz olduğundan az ışıkta olsa odada her şey seçilebiliyordu o gün de aynı şekilde yatağa gireli birkaç saat olmasına rağmen ben uyuyamamıştım. Tavana bakıyordum o sırada odamızın kapısı açıldı içeri kafasında şapka olan bir adam girdi. Babam evde olmadığı için dayım köyümüze gelerek sık sık bizde kalırdı yine geç vakitte o geldi diye düşündüm fakat adamın arkasından odaya bir kadın girdi.

Adam önde kadın arkada gaz lambasının asılı olduğu duvara doğru yürüdüler. Kadın beyaz bir elbise giymişti siyah saçları beline kadar uzanıyordu hiç konuşmadılar ve lambanın yanında durdular. Her ikisi de bir süre lambanın fanusunun içine baktılar. O anda yüzlerini çok net görebilmiştim bu kişileri tanımıyordum. Ama dayım olmadığını anladığında çok korkmuştum heyecandan dilim tutulmuştu.

Ardından adam gaz lambasının ışığını biraz açtı her şeyi artık daha net görebiliyordum Lambayı açtıktan sonra yine o önde kadın arkada yürüyerek odanın penceresinden dışarı çıktılar. İşte o anda anne diye bağırarak ağlamaya başladım annem hızla elimi tuttu. Oğlum sen de gördün mü? Korkma dedi. Bu olaya odada bulunan annem ve ben aynı anda şahit olmuştuk o gece korkuyla birbirimize sarılarak sabaha kadar gözümüze uyku girmedi. Bu olayı kimseyle paylaşmadık sırrımız olarak uzun bir süre içimizde yaşadı