Tahminen 1998 yılının Haziran ayıydı. O günleri hatırlarken hala içim ürperir. Her akşam olduğu gibi annem uyumam için yatağıma yatırdı. Odalarımız dip dibe olduğu için tek başıma uyumaktan korkmuyordum. Ama o gece içimde bir telaş vardı, başkaydı. İçimdeki garip korkuyla boğuşurken uykuya yenik düşüp uyuyakaldım. Daldım ama uyuma suresi 10 saniyeyi geçmemiştir bilemiyorum. Elim kolum bağlanmış beyaz kefenimsi bir çarşafa sarılmış şekilde uyandım. Çevremde olup bitene anlam vermeye çalışıyordum ki bir an dört yanımı çevrelemiş yüzleri görünmeyen kadınlar gördüm. O an korkudan; nerdeyim ben, siz kimsiniz, benden ne istiyorsunuz bile diyemedim. Nutkum tutulmuştu. İçlerinden biri beni kucağına alıp diğer eliyle odama bir çukur açıyordu. Dünyanın sonunun geldiğini düşünmüştüm. Korkum yerini biraz merağa bıraktı. Bir an annemi gördüm ve görmemle annemin kafasını avuçlarının arasına almasıyla kafasını patlatması bir oldu. Yerdeki kadınlardan biri benim için kazılan mezara annemin kafasından parçalar koydu. Bu anlattıklarım belki bir dakikada olup bitti. Gözümü ikinci açışımda çok güzel bir sabaha uyandım fakat evde garip bir sessizlik vardı. Yatağımdan çıkıp kapıyı açacaktım belkide hala rüyanın etkisinde olduğu için odamın halısını kaldırarak zemine bakmak istedim. Ve öyle yaptım. Halıyı kaldırır kaldırmaz gördüğüm manzara yüzünden 5 sene konuşamayıp okula başlayamadım. Annemin bedeninden kopmuş kafası, alnında ve yanaklarında garip şekiller çizilmiş şekilde gece gömüldüğüm yerde duruyordu. Asıl aklımı alan şey ise; Arkamı döndüğümde geceki kadınların aslında kadın değil keçi olduğunu görmekti Artık her günümü tekrar bunları yasamamak için dua etmekle geçiriyorum.