Uzaylılar Görünmez Bir Formda Aramızda Olabilir Mi?

Britanya’nın ilk astronotu ve günümüzde Londra Imperial College’da kimyager olan Halen Sharman; uzaylıların, tespit etmemizin mümkün olmadığı formlarda aramızda yaşıyor olabileceğini söyledi. Peki, bu nasıl olabilir? Mümkün mü?

Hayatın ne olduğuna dair günümüze dek 100’den fazla tanım yapıldı. Her tür inanca göre farklı farklı tanımlar… Bu tanımlardan biri de, “Evrim yeteneğine sahip, kendi kendine yeten bir kimyasal sistem.” olarak bilinir. Dünya’da yaşam var, bunu biliyoruz ve rahatlıkla tanımlayabiliyoruz. Ancak olay uzaya geldiğinde işler biraz karmaşıklaşıyor.

Günümüzde uzayda yaşam aramak söz konusu olduğunda, tanım eksikliği büyük bir sorun. Uzayda bulunabilecek (olası) bir yaşamı ancak “gördüğümüzde” bileceğiz ve tanımlayabileceğiz. İşte, tanımını yapamadığımız için insan merkezli düşünerek, bilim kurguda bile uzaylıları insan formuna yakın bir şekilde uyarlıyoruz. Ancak uzayda aranan yaşamın “insansı” olması şart değil, bunu unutuyoruz.

Hayat! Ama Bildiğimizin Çok Dışında

Sharman (hani ilk İngiliz astronot olan), uzaylıların var olduğuna inandığını, ancak bunun için ihtimallerin sanılandan çok daha geniş olduğunu düşünüyor. Dahası, o da merak ediyor, “Onlar sizin ve benim gibi, karbon ve nitrojenden mi oluşuyor? Kesin değil! Belki şu anda buradalar ve onları göremiyoruz.”

Bu tarz bir yaşam mümkün mü? Belki “gölge biyosferinde” olabilir. Bununla, bir hayalet alemini kastetmiyoruz elbet, ancak muhtemelen farklı bir biyokimyaya sahip keşfedilmemiş birer yaratıklar. Bu da bizim algımızın dışında olduğu için, onları göremeyeceğimiz hatta fark edemeyeceğimiz anlamına gelir. Uzaylıların var olduklarını varsayarsak, böyle bir gölge biyosfer ancak mikroskobik yapıda olabilir. Sanıyoruz ki bu deyimle uzaylıları biraz küçümsemiş olduk.

Mikroskobik formlarda dünyamızda geziyor olduklarını varsayalım, milyonlarca çeşit mikroskobik canlı arasından onları nasıl oldu da tespit edemedik? Şöyle açıklayalım, aslen mikroskobik dünyayı keşfetmek için imkanlarımız hala oldukça sınırlı. Bu durum, henüz fark edemediğimiz bazı yaşam formlarının olabileceğini düşündürüyor ister istemez. Kültürlenebilen canlıların DNA’larını inceleyebiliyoruz, onların DNA’sının yapısını veya DNA’larının olup olmadığını bile bilmiyoruz henüz, dediğimiz gibi bambaşka bir yaşam formunda (bizim yaşam formumuzun kaynağı karbon) olmaları mümkün…

Silikon Bazlı Bir Yaşam İhtimali

Alternatif bir biyokimya için bilim dünyasının fikri, karbon yerine silikona dayalı bir yaşam formudur. Peki neden? Dünya’nın yaklaşık yüzde 90’ı silikon, demir, magnezyum ve oksijenden oluşuyor ve bu da potansiyel bir yaşam ortaya çıkarmak için, çevrede yeterince malzeme olduğu anlamına geliyor.

Silikonun örnek gösterilme sebebi, karbona benzeyen yapısı. Öyle ki diğer atomlarla bağ oluşturmak için dış katmanında dört elektrona sahip. Ancak silikon karbon çekirdeğindeki 6 protona kıyasla, çekirdeğinde bulunan 14 protonla oldukça ağır bir atomik yapıya sahiptir. Karbon, hücre duvarları için rahatlıkla güçlü çift ve üçlü bağlar oluşturabilirken; silikon için bu pek de kolay değil.

Dahası var, silikon dioksit (silika) gibi yaygın silikon bileşikleri genellikle karasal sıcaklıklarda katıdır ve suda çözünmez. Bu bileşiği, yüksek oranda çözünebilen karbondioksit ile karşılaştıracak olursanız, karbonun çok daha esnek yapısı sebebiyle daha birçok moleküler olasılık sağladığını görmüş olacaksınız.

Silikon bazlı bir “gölge biyosfer” e karşı bir başka argüman da, çok yüksek miktarlarda silikonun kayalara hapsolmuş olmasıdır. Dünya’daki yaşamın kimyasal bileşimi, güneşin kimyasal bileşimi ile yakın bir korelasyona sahiptir ve biyolojide incelenen bileşenlerin yüzde 98’i hidrojen, oksijen ve karbondan oluşur. Öyleyse, günümüzde dünyada silikon formunda bir yaşam bulunsaydı; muhtemelen başka bir yerde evrimleşip sonrasında dünyamıza gelmiş olması gerekecekti.

Aslında Bir İhtimal Daha Var!

Dünya’da bulunabilecek olası bir “silikonlu yaşam”ın dünyada değil, başka bir yerde ortaya çıkıp devamında evrimleşmesinin ardından dünyamıza gelmiş olma ihtimalini konuştuk. Peki, silikon temelli bir canlı dünyamızda yaşayabilir mi? Aslına bakarsanız Dünya’da silikon temelli bir yaşamın lehine argümanlar mevcut. Bundan birkaç yıl önce Caltech’in bilim insanları, silikonla bağ oluşturabilen ve silikona hayat veren bir bakteri proteini üretmeyi başardılar. Dolayısıyla bu keşif, silikon (her ne kadar karbona göre dezavantajları bulunsa da) canlı organizmalarla bir şekilde birleşip bir yaşamın temelini atabilir.

Ee Sonuç, Aramızdalar Mı?

Satürn’ün uydusu Titan ve diğer tüm yıldızların yörüngelerindeki gezegenler gibi uzayın derinliklerini düşünecek olursak, silikon bazlı bir yaşam olasılığını göz ardı etmek pek de mümkün değil.

Bunu bulmak için, bir şekilde karasal (dünya) biyoloji kutusunun dışında düşünmeli ve karbon temelli formdan temelde farklı olan yaşam formlarını tanımanın yollarını bulmalıyız. Caltech’teki gibi bu alternatif biyokimyaları test eden çok sayıda deney var.

Evrenin bir başka yerinde yaşamın var olduğuna dair inanç çok büyük, ancak bunun için kanıtlarımız oldukça az. Bu sebeple boyutu, miktarı veya konumu neresi olursa olsun; yaşam her zaman değerlidir. Dünyamız, evrendeki (en azından bilinen) tek yaşamı sağlıyor.

Sadede gelelim, uzaylılar aramızda olabilir mi? Farklı bir mikroskobik yaşam formuyla ve ayrıca aşırı küçük olmaları şartıyla bir ihtimal olabilir. Ancak büyük ihtimalle evrende bir yerlerde var olan bu yaratıklar, muhtemelen bizi henüz ziyaret etmediler. Emin olun, geldikleri (veya biz gittiğimiz) an bundan hepimizin haberi olacak.