Su aygırları eski çağlarda yaygın şekilde Afrika’da, Nil bölgesinde, Mezopotamya’da ve Ürdün Vadisi’nde görülürken, günümüzde yalnızca Afrika’da aşağı Nil ve Kap bölgesinde yaşarlar. Doğal yaşama alanları yavaş akan akarsular ve kıyılardır, en uygun yaşama koşulları için suyun 18 derece ile 35 derece aralığında olması gereken su aygırlarının sütleri pembedir. Peki inanması güç olan bu süte pembe rengini veren nedir?

Sütün renginin pembe olmasının sebebi aslında su aygırlarının vücutlarında üretilen Hipposudoric acid ve Norhipposudoric acid adlı iki farklı vücut salgısından kaynaklanmaktadır. Bu iki asit türünün renkleri sırasıyla açık kırmızı ve açık turuncu olduğu gibi, vücuttaki zararlı bakteri gelişimini de engellemede önemli bir rol oynuyor.

Bunun yanı sıra su aygırları, bilindiği gibi sudaki hayata çok iyi uyum sağlamışlardır. Zamanlarının çoğunu su içinde geçirmeyi tercih eden bu hayvanlar karadayken terleyip oldukça fazla miktarda su ve sıvı kaybederler. Bu sıvı kaybı nedeni ile su aygırları oldukça hızlı bir şekilde güneş yanığı olurlar. İşte bu yanıkları önlemede Hipposudoric ve Norhipposudoric acid salgıları devreye girer.

Su aygırları suyun ve güneşin etkilerinden uyarıldıklarında kuvvetli bir şekilde salgılanan pembe renkli sümüksü bir yapıya sahip bu salgı ile güneşten korunurlar.

Su aygırı sütünün pembe renkli olmasının sebebi de tahmin ettiğiniz gibi bu salgıların belli bir oranda su aygırının sütüne karışıyor olmasıdır. Yani normal şartlarda bu salgılar süte karışmamış olsaydı her hayvanın sütü gibi su aygırlarının sütü de beyaz renkli olacaktı.