Çok beğendiğiniz bir şeye sahip olmak için onu parayla satın alıyorsunuz değil mi? Satın almanın eskiden para dışında başka yolları da vardı elbette. Takas gibi. Ben sana biraz pamuk vereyim sen de bana mercimek ver gibi… Ya da para yerine boncuk, taş, deniz kabuğu gibi değerli bulunan mallar kullanılıyordu. İşler bu şekilde ilerliyordu, ta ki M.Ö. 7. yüzyılda Lidyalılar parayı icat edinceye kadar.

Tabii ilk paralar madeniydi. Yani, altın, gümüş, bakır, pirinç, tunç gibi madenlerden elde ediliyordu. Bu paralar eritilip düz bir zeminde üzerlerine yılı, devletine veya dönemine ait çeşitli bilgiler işlenerek üretiliyordu. Kenarları ise çekiçle dövülüyordu. Bu anlamda madeni paralar tarihi belge özelliği de taşıyor. Arkeolojik kazılarda çıkan madeni paralar, kullanıldıkları dönemi yansıtan önemli belgeler. Her bir madeni para elle tek tek üretildiğinden belli bir formu yoktu. Yani aslında hepsi birbirinden farklıydı.

17. yüzyıla kadar farklı formlarda, farklı madenlerle, farklı ülkelerde üretilmeye devam eden madeni paralar dolandırıcılar için güzel bir kaynaktı. Özellikle Avrupa’da türeyen dolandırıcılar, gümüş paraların kenarlarından küçük parçalar kopararak parayı kullanmaya devam ediyorlardı. Nasılsa her madeni para birbirinden farklıydı ve belli bir formu yoktu. Yani ne kadar gümüş çalındığı anlaşılamıyordu. Bu yüzden de hırsızlık engellenemiyordu.

İngiltere Kraliyet Darphanesi bu duruma bir son vermek istedi. Ve 1696 yılında darphanenin başına Isaac Newton geldi. Evet, Newton; klasik mekaniğin temellerini oluşturan hareket yasalarını, evrensel kütle çekimini ortaya koyan, Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri kitabının yazarı, tüm zamanların en iyi fizikçilerinden, filozof, mucit, ilahiyatçı, matematikçi, astronom ve darphane müdürü Newton. Böylesine dahi biri darphanenin başına gelirse ne olur? Dolandırıcıların sonu olur elbette.

Newton, madeni paraların aynı ağırlıkta ve incelikte, yuvarlak formda olmaları gerektiğini düşündü. 1698 yılında İngiltere’de piyasada olan tüm madeni paralar toplandı. Yerlerine tek bir kalıptan çıkan yuvarlak ve kenarları tırtıklı madeni paralar piyasaya sürüldü. Bu da paralardan maden çalan dolandırıcıların sonu oldu. Ve bu yöntem hızla tüm dünyaya yayıldı. Hatta günümüzde dahi kullanılıyor. Tek bir farkla tabii. Artık madeni paralar altın veya gümüşten elde edilmiyor. Nikel, tunç, alüminyum, tunç-alüminyum, bakır-nikel gibi metal ve alaşımlar kullanılıyor. Evet, Newton’u bu yönüyle tanımak oldukça ilginç.

Kaynak: Basfi ile Deneysel Bilim