İnsan Beyni, Tarih Boyunca Neden Sürekli Büyümüştür?

İnsan beyni, yeteneklerini çok daha küçük bir forma sahip olsa bile konuşturabilir. İçerisinde bulunan bol miktardaki gri madde bizlere önemli avantajlar sağlasa da, vücudumuzdaki enerjinin 5’te 1’ini beyin tek başına tüketir. Peki insan beyni neden tarih boyunca büyümüştür?
Doğadaki çoğu organizma küçük beyinlerle gelişirken, insan kadar vücuduna oranla büyük bir beyne sahip olan canlı türü bulunmuyor. Geçtiğimiz çarşamba günü açıklanan yeni bir araştırmanın sonuçları, insan beyninin neden böyle bir farka sahip olduğunu, tarih boyunca neden büyüdüğünü ortaya koydu.

Araştırmacıların neden olarak gösterdikleri en temel şey, çevresel stres kaynakları. Yiyecek ve barınak bulmak, modernleşme sürecinde yenilikler yapmak beynimizi genişletiyor. Yani bizim dışımızda gelişen olaylar ve bir takım zorunluluklar, insan beyninde strese neden oluyor.

İnsanlar arasında gittikçe karmaşıklaşan sosyal etkileşimler de beynin büyümesine yol açıyor. Bu nedenle araştırmacılar, büyük insan beyninin ekolojik sorunları çözme, sosyal manevralar yapıp ilişkileri düzenleme, kültürel olarak gelişim kaydetme gibi konularda daha avantajlı olduğunu söylüyorlar.

Maymunlara benzediği için evrim teorisinin yanlış anlaşılmasına neden olan antik insan türü Australopithecus’tan günümüze, modern insanlar olan biz Homo sapiens’lere kadar geçen süreçte, insan beyninin boyutu üç kat arttı. Aynı zamanda araştırmayla ortaya koyulan bir diğer ilginç detay, çocukluk çağlarındaki beklenenden daha yavaş gerçekleşen fiziksel gelişimin, beyin tarafından tüketilen enerji olduğunu öne sürüyor. Bu nedenle çocuklar, hızlı gelişemedikleri için çevrelerindeki tehlikelere meydan okuyamıyorlar.

Bu zamana kadar yapılan bütün araştırmalar, insan beyninin sürekli büyüme nedenlerini hiçbir zaman böylesine net bir şekilde ortaya koymamıştı. Tarihin farklı dönemlerinde ekolojik sorunlarla karşı karşıya kalmanın, beyin gelişiminin üzerindeki etkisine dair matematiksel bir model geliştirildi.

Bu model, ekolojik sorunlar dışında insanların bu sorunlara karşı gruplaşarak güçlerini arttırma durumlarını da test etti. Yiyecekleri küflenmemeleri için korumaya çalışmak gibi sayısız çevresel stres kaynağının beyni büyüttüğünü gözlemleyen araştırmacılar, sosyal dayanışmalar arttıkça beynin küçülme eğilimi gösterdiğini ortaya koydu. Büyük olasılıkla bireyler, birbirlerine güvendikçe daha az çevresel strese maruz kalıyorlar, böylece beyinlerini zorlamıyorlardı.

Kısaca özetlemek gerekirse tarihin farklı dönemlerinde ya da günümüzde insanın kendi kontrolü dışında gelişen şeyler, beynin büyümesine yol açıyor. Nitekim güvenilen bir ortamda ve konfor alanında bulunmak da beynin küçülmesine yol açıyor. Yanlış anlaşılmasın, bu boyut değişimiyle kastedilen şey bir bireyin beyni değil, tarih boyunca değişen ve milyonlarca yılda sadece üç katına çıkan kolektif beynimizin boyutu. Yani ortalamada bir artış ya da azalma söz konusu.

Burada aklınıza şu soru takılabilir: Doğada insanlar gibi organize olarak hareket eden ya da çevresel stresle mücadele eden diğer türlerin beyinleri, neden insanlardaki gibi büyümedi?

Cevap: Kültür. Kendi hayatımız için bütün sorunları çözmek zorunda kalmadan, başka bireylerden bir şeyler öğrenme yeteneğimiz.

Modern insan beyninin formunu, çevresel stres ve kültürel dayanışmaya borçluyuz.

Kaynak:https://phys.org/news/2018-05-human-brains-big.html