Dünyanın En Cimri Kadını Hetty Green Robinson!

Bu gün sizlere yaşanmış gerçek ama tuhaf bir hikayeden bahsedeceğim. Bir kadın düşünün, dünya tarihinin gelmiş geçmiş en zengin isimlerinden biri ancak o kadar cimri ki sırf bu cimriliği yüzünden Guinnes rekorlar kitabına bile girmiş adı Hetty Green Robinson. Rekorlar kitabına girmiş girmesine ama bu cimriliği yüzünden başına gelmeyen de kalmamış. 6 yaşındaki oğlunun kırılan bacağını zamanında tedavi ettirmediği için çocuğun bacağı kangren olmuş ve kesilmek zorunda kalmış. Ama o çocuk annesinin bu ihmalkarlığı yüzünden kaybettiği bacağının acısını sonunda çok güzel çıkarmış ki hikayenin sonunda sizin bile içiniz rahatlayacak.

Şimdi hikayenin başına dönelim Meşhur cimrimiz Hetty 21 Kasım 1834 tarihinde Amerikada dünyaya gelmişti. Babası milyoner bir iş adamı olan Hetty küçüklüğünden beri sürekli olarak babasıyla vakit geçiriyor ve ondan ekonomiyle ilgili sürekli yeni şeyler öğreniyordu. Henüz 6 yaşındayken finans ve iş dünyasıyla ilgili gazeteler okumaya başlamış ve 8 yaşındayken ilk banka hesabını açmıştı. Çocukluğunda bile sürekli harçlıklarını banka hesabında biriktiriyor ve hiç harcamıyordu. 30 yaşına geldiğinde babası ölmüş ve Hetty’e 7,5 milyon dolarlık bir miras kalmıştı. Kısa süre sonra zengin teyzesinin de ölümüyle başka bir mirasa daha sahip olmuş ve servetine servet katmıştı. Bu parayı Wall Street’te değerlendirmeye karar verdi ve New York’a taşındı. Servetini arttırmayı hastalık derecesinde kafaya koyan Hetty en ucuz lokantalarda yemek yiyor ve satın aldığı en küçük şey için bile uzun süreler pazarlık yapıyordu. Her gün aynı kıyafetleri giyiyor, köpeğine verdiği kemikleri bile çevredeki kasapların artıkları arasından toplayarak takıntılı bir şekilde tasarruf yapmaya çalışıyordu. O yıllarda Amerikan iç savaşı yüzünden piyasaların değeri çok düşmüştü fakat Hetty bu krizi fırsata çevirmiş ve kimsenin almaya tenezzül etmediği hisseleri çok düşük fiyatlara satın almıştı. İç savaşın ardından aldığı bu hisselerin yükselişe geçmesiyle servetini 10’a katladı. Artık lakabı Wall Street Cadısı olan Hetty bir süre sonra kendisi gibi zengin bir adam olan Edward Green ile evlendi. Bu evlilikten Sylvia ve Ned isminde iki çocukları oldu. Fakat kocası bir süre sonra iflasın eşiğine gelince Hetty kocasından ayrıldı.

Bu ayrılığın ardından tasarruf takıntısı daha da artan Hetty Green her gün aynı siyah elbisesini giyiyor ve eskiyip parçalanana kadar hiç yeni kıyafet almıyordu. Hatta iddiaya göre sabun parasından tasarruf etmek için kıyafetinin sadece yere değen etek kısımlarını yıkıyor geri kalanını yıkamıyordu. Sıcak su ya da kalorifer kullanmayan Hetty ısınmak için bile para harcamak istemiyordu. Bankada 100 milyon dolar serveti olmasına rağmen emlak vergisi ödememek için bir ev bile almıyor ve ucuz otellerde düşük kiralar ödeyerek iki çocuğuyla birlikte yaşıyordu. Ofis kirası vermemek için bankalarda bir köşede masa kurup işlerini o masada hallediyordu eğer banka buna izin vermezse bankadaki tüm parasını çekiyor ve başka bankaya taşınıyordu. Bu hastalık derecesindeki cimriliği yüzünden herkes ondan nefret etmeye başlamıştı. Bir gün 6 yaşındaki oğlu Ned düşüp bacağını kırmıştı. Çocuğu hastaneye götürürse çok masraflı olacağını düşünerek fakir ve kimsesizlere ücretsiz sağlık hizmeti veren küçük ve basit bir sağlık ocağına götürdü. Böylelikle tedaviyi bedavaya getirmek istiyordu fakat hastanedeki doktorlar bu zengin cimri kadını tanımış ve tedavi karşılığında fakirler için bağış istemişlerdi. Kadın para vermemek için diretince doktorlar tedavi yapmayı reddetmişlerdi. Kadın çocuğu başka hastaneye götürmüştü fakat artık çok geçti çocuğun bacağı gecikmeden dolayı kangren olmuştu ve kesilmesi gerekiyordu

Cimriliği yüzünden oğlunun bacağını kaybetmesine sebep olan bu kadının ölümü de yine cimriliği yüzünden olmuştu. 1916 yılında 81 yaşındayken bir markette aldığı sütün fiyatını pahalı bulduğu için kavga ettiği sırada kalp krizi geçirerek ölmüştür. Ölümünün ardından geride çocukları Ned ve Sylvia için bankada 200 milyon dolarlık büyük bir servet kalmıştı. Çocuklar hayatları boyunca annelerinin bu cimriliği yüzünden yaşadıklarının acısını çıkarmışlar ve kalan serveti rahat rahat harcayıp hayır kurumlarına da çok büyük yardımlarda bulunmuşlardı. Sonuç olarak şunu soralım asıl zenginlik nedir?