Çanakkale’ye Demirleyen Amerika’nın Karanlık İşleri Denilen Gemi ‘HAARP’ Değil

BD’ye ait HAARP gemisinin Çanakkale açıklarına demir attığı şeklinde sosyal medyada ve bazı haber sitelerinde yer alan iddia gerçek çıkmadı. Fotoğraflarda yer alan geminin “uğultulara neden olduğu ve depremleri tetiklediği” iddia edilmişti.

HAARP gemisine ilişkin iddialar daha önce de gündeme gelse de bu kez konu, eski milli yüzücü Alper Sunaçoğlu’nun ‘Eylem Bildirisi’ başlığıyla Özgür İfade adlı haber sitesinde yayınlanan yazısıyla gündeme taşındı. Sunaçoğlu, 21 Nisan 2020 tarihinde protesto amacıyla Çanakkale açıklarında bulunan gemiye kadar yüzeceğini söylemişti.

Ancak Çanakkale açıklarında bir HAARP gemisinin bulunduğu iddiası doğru değil. HAARP, ABD’nin Alaska eyaletinde kurulu bir bilimsel araştırma tesisinin adı ve böyle bir gemi yok. Sosyal medyada ve haber sitelerinde paylaşılan fotoğraflarda görülen platform, SBX-1 olarak bilinen deniz tabanlı bir radar uyarı sistemine ait.

15 Nisan 2020 tarihinde yüzücü Alper Sunaçoğlu’nun tarafından açıklanan ‘Eylem Bildirisi’nde HAARP gemisinin İzmir-Çanakkale açıklarına demir attığı bilgisine ulaşıldığı iddiası yer alıyor. Sunaçoğlu’na göre bu gemi sismik saldırılara başladığı için İstanbul’da bazı depremler yaşanıyor. Metinde bu bilgilerin nasıl edinildiği ya da yaşanan depremlerle bu geminin ilgisinin nasıl kurulduğu açıklanmamış. Platformun İzmir-Çanakkale açıklarında olduğunu kanıtlayacak güncel bir fotoğraf da yok.

Teyit.org’dan Ezgi Toprak’ın haberine göre görsel aramayla paylaşılan fotoğrafa bakıldığında, görselin SBX-1 adlı ABD deniz tabanlı bir radar uyarı sistemi olduğu görülüyor. ABD hükümeti tarafından 2003 yılında balistik füze savunma sisteminde kullanılmak üzere alınan bu sistem, 2005 yılında SBX-1, Deniz Tabanlı X-Band Radar-1 olarak adlandırılmış. SBX-1 sistemi bir platform üzerine kurulu. Bu platform da gemiler sayesinde taşınıyor ve sonra denize bırakılıyor. Radar, platformda belirgin biçimde görülen beyaz topun içinde yer alıyor. Bu kalkanın amacı radar sistemini rüzgar, yağış gibi etkilerden korumak. Füze savunma sistemine entegre radar sayesinde, tehdit oluşturabilecek füzeler tespit edilebiliyor. Mesela, 2017 yılında radar sisteminin uzun menzilli füzeleri tespit edebilmek için Kuzey Kore’ye yaklaştığı biliniyor. Yani iddia görsellerinde kullanılan bu sistemin HAARP sistemiyle ilgisi yok.

BİR GEMİ DEĞİL

HAARP, High-Frequency Active Auroral Research Program (Yüksek Frekans Aktif Aurora Programı) olarak bilinen, iyonosferin özelliklerini incelemeyi amaçlayan bilimsel bir program. Programın, ABD Hava Kuvvetleri, ABD Deniz Kuvvetleri, ABD Gelişmiş Savunma Araştırmaları Projeleri Ajansı (DARPA) ve Alaska Üniversitesi tarafından desteklendiği ve 1993 yılında kurulduğu biliniyor. Program, dünyanın en dış katmanı olan iyonosferin askeri ve sivil iletişim ile navigasyon sistemlerini etkileyebilecek fiziksel ve elektriksel özelliklerini araştırmayı amaçlıyor. Ölçüm yapılabilmesi için de IRI (İyonosferik Araştırma Enstrümanı) adlı antenler kullanılıyor. Bu antenler sayesinde yüksek frekanslı radyo dalgaları iyonosfere gönderiliyor. Alaska Fairbanks Üniversitesi’nin sitesinde ve sosyal medya hesaplarında HAARP sistemine ilişkin teknik bilgiler de var. Ancak bu sistemin bir gemide taşınabileceği ya da böyle bir geminin olduğu bilgisi hiçbir yerde bulunmuyor. Sıkça gündemde olan bu konuyla ilgili Evrim Ağacı’nda da detaylı bir araştırma yapılmış ve HAARP konusunda merak edilen sorular cevaplanmış.

GÖLCÜK DEPREMİ İLE DE BAĞ KURULMAYA ÇALIŞILMIŞTI

HAARP’e ilişkin olası komplo teorileri geçmiş yıllarda da 1999 yılında Gölcük’te yaşanan depremle ilgili kurulmuştu. Ancak yaşanan depremlerle HAARP arasında bir bağ kurmak olası değil. Depremler, durağan görünen dünya yüzeyinin altında oldukça hareketli katmanlarda meydana geliyor. Yeryüzünün litosfer tabakasında bulunan kıtalar ve okyanus tabanlarını oluşturan plakalar zıt yönlü hareket ettiklerinde, ki bu hareket sürekli yaşanıyor ve depremler ortaya çıkıyor.

(Kaynak)