Bazı Tablolardaki Gözler, Bizi Nasıl Takip Ediyor Gibi Görünüyor?

Ressamlar, perspektif tekniğini keşfedene dek, nesnelerin birbirlerine olan uzaklıklarını yansıtma adına yükseklik ve genişlikten yararlanıyorlardı. Tıpkı Eski Mısır’daki resimlerde olduğu gibi. Fakat perspektif kullanılmaya başlandıktan sonra, resimlere derinlik verme tekniği değişti. Örneğin: Rayların uzayıp gittiğini belirtmek için, tek bir noktada birleşiyor gibi birbirlerine yaklaştırarak çizmek.

Resimde derinliği sağlayan öbür bileşenler ise ışık ve gölge. Resimde herhangi bir ışık kaynağı mevcutsa, nispeten daha karanlık olan nesnelerin ışıktan daha uzakta olduğunu anlarız. Ressamlar, perspektif ile beraber ışık ve gölge oyunlarından faydalanarak, resimlerin sanki gerçekmiş gibi görünmesini sağlar. Halbuki üzerine resim yapılan zemin, 2 boyutludur. Başka bir deyişle; 3 boyutlu dünya, 2 boyutlu kâğıt üzerine aktarılır ve bu yapılırken de optik bir yanılsama oluşturulur.

Resimde kullanılan ışık, gölge ve perspektif sabittir. Yani ressam doğrudan karşıya bakan birini çizdiğinde siz hangi açıdan bakarsanız bakın resimdeki kişiyi tam karşınızdaymış gibi görür, onun da size baktığını düşünürsünüz. Lakin aynı şeyi karşınızda gerçek bir insan varken denediğinizde, söz konusu yanılsama gerçekleşmez.

Mesela bir arkadaşınızdan sabit bir biçimde durmasını ve sürekli karşıya bakmasını isteyin. Siz de bu esnada devamlı konum değiştirerek onun gözlerine bakın. Resimde olduğu gibi olmuyor değil mi? Bunun sebebi 3 boyutlu bir görüntüye bakıyor olmanız ve resimdeki sabitliğin aksine siz konumunuzu değiştirdikçe perspektif, ışık ve gölgenin de değişiyor olmasıdır.

**bu yazı çeşitli kaynaklardan derlenerek hazırlanmıştır.