1957 yılında Sputnik ile uzay yarışını başlatan SSCB’ye, ABD’nin bir cevabı olmalıydı. İyi ki bu olmadı.

Project A119

Project A119, ABD Hava Kuvvetleri tarafından üzerinde çalışılan çok gizli bir plandı. Projenin amacı, ay yüzeyinde bir atom bombası patlatmak üzerine kuruluydu. Böylece SSCB karşısında geride kaldıkları uzay yarışına, havalı bir geri dönüş yapacaklardı. Hesaplamalar patlamanın dünyadan görüneceği ve bunun da Amerikan halkının moralini yükselteceği üzerine kurulmuştu.

Uzay yarışı

Soğuk savaş sırasında, SSCB, 1957 senesinde, Sputnik 1 uydusunu yörüngeye sokarak uzay yarışını başlattı. Zor koşullarda ortaya konan bu projenin başarılı olması birçok kişi tarafından süpriz olarak karşılandı. Bu esnada ABD de kendi uydu projesi olarak Project Vanguard üzerinde çalışıyordu ama bu proje, ilk 2 denemesinde başarısız olunca, ortaya “Sputnik Krizi” denen ve ABD halkının morali üzerinde kötü bir etki yapan krize dönüştü.

Uzay yarışında geriye düşen ABD, çizilen karizmasını toparlamak için yeni projeler ve bilimsel çalışmalara başladı. 1958 yılında, ABD başkanı Eisenhover NASA’yı kurdu. Ayrıca, yıllar sonra internetin başlangıcını yapacak olan DARPA da bu süreçte kuruldu. Ve sonunda ABD Explorer 1 ile yörüngeye uydu fırlatmayı başardı.

Bu esnada, bu yazıya konu olan Project A119 gibi, daha marjinal projeler üzerinde de çalışılıyordu.

Ayda atom bombası patlatarak karizma yapmak…

Hava Kuvvetleri’nin bir projesi olan A119’un başında Leonard Reiffel vardı ve 10 kişilik bir araştırma ekibi ile Illinois Institute of Technology’de çalışmalar devam ediyordu. Bu çalışmalar 1962 senesine kadar sürdü. Amaçları, ayın karanlık ve aydınlık taraflarını ayıran çizgiye yakın bir yerde patlama yaparak ortaya devasa bir toz bulutu çıkarmaktı. Bu toz bulutu, güneş tarafından aydınlatılacak ve sonucunda dünyadan görünür olacaktı.

Bilimadamları ilk olarak bir hidrojen bombası patlatmayı düşündüler ama bu çok ağır bir bomba olduğu için uzaya göndermek büyük bir sorun oluyordu. Daha sonra 1.7 kilotonluk W25 savaş başlığında karar verdiler. Hatırlarsak, Hiroşimaya atılan atom bombası 13-18 kilotonluk bir bombaydı.

Reiffel’in çalışmaları projenin 1959 yılında gerçekleşebileceğini gösteriyordu.

Projenin iptali

Proje, daha sonra çeşitli sebeplerden dolayı iptal edildi. Bunların arasında halkın olası negatif tepkisi vardı. İnsanların moralini yükseltmek için yapılan bir çalışmanın aslında devasa bir havai fişek gösterisi olması ve hatta milyonlarca dolara malolması geri tepebilirdi. Diğer bir sebep, daha sonra yapılması planlanan ay yolculuğunda karşılaşılabilecek olan zorluklardı. Nükleer atıkların ne kadar orada kalacağı ya da nasıl dağılacağını öngörebilmenin imkanı yoktu. Bir diğer sebep, kalkışta ya da uçuş esnasında bir sorun olup da aya varılamazsa, roket dünyaya geri düşecekti. Hiç kimse dünyanın rastgele bir noktasında durduk yere atom bombası patlasın istemez herhalde.

Carl Sagan’ın gizli projeyi istemeden ortaya çıkarması…

O zamanlar bir doktora öğrencisi olan Carl Sagan, projede çalışan Gerard Kuiper’in öğrencisiydi. İkilinin projedeki görevleri patlamanın ortaya çıkaracağı bulutun ne kadar yayılacağını ve bunun dünyadan görünür olup olamayacağını matematiksel olarak hesaplamaktı.

İşin ilginç yanlarından biri de, çok gizli olarak yürütülmüş ve iptal edilmiş bu projenin ortaya çıkmasının da Carl Sagan yüzünden olması. Ünlü bilimadamının hayatını anlatan bir kitap üzerinde çalışan Keay Davidson, Sagan’ın California Üniversitesi’ne başvururken, üzerinde çalıştığı projelerden biri olarak A119’u da başvurusuna eklediğini farketti. Sagan’ın biyografisi, 1999 yılında yayınlandığında, Nature dergisi bu çalışmaları fark etti ve haber yaptı. Bunun üzerine çalışmanın başında olan Leonard Reiffel dergiye açıklama yaparak Sagan’ı doğruladı. Böylece, bu garip proje, halk tarafından öğrenilmiş oldu. Reiffel ayrıca açıklamalarında “halkın algısını değiştirmek için yapılan böyle bir çalışmanın düşünülmüş olmasının bile korkunç olduğunu” belirtti.

Daha sonra, geride kaldığı uzay yarışında, ABD, 1969 yılında, aya insan indirerek öne geçti ve o günden beri bayrağı kendisi taşıyor.