Yeşilçam’ın Talihsiz Kadını: Feri Cansel

Yeşilçam’ın 1974-1978 yılları arasında yıldızı parlayan güzel oyuncusu Feri Cansel’in ölümü günlerce konuşulmuştu… İşte kadın cinayetine kurban giden Feri Cansel’in cehenneme dönen hayat hikayesi…

1944 yılında Lefkoşa’da doğdu Feriha Cansel… Yeşilçam’ın vamp kadınlarından olan Cansel’i Türkiye Feri adıyla, seks furyası döneminde tanıdı. Feriha Cansel ilk evliliğini Brintanya vatandaşı biriyle yapmış bu evliliğinden ise Zümrüt ismini verdiği kızı dünyaya gelmişti. Britanya vatandaşı olan Cansel’in evliliği bir süre sonra bitince Türk sinemacılarla görüşmeye başlamış ve Türkiye’de kalabilmek için bir apartman görevlisiyle anlaşmalı evlilik yapmıştı.

1964’te ilk olarak “Kan ve Gurur” isimli filmdeki küçük rolüyle Yeşilçam’a adımını attı Cansel. Ama figüranlık yaparak kazandığı parayla yaşaması mümkün değildi. Parisien isimli ünlü gece kulübünde içki hostesliği yapmaya başladı. Daha sonra da bu kulüpte striptiz yıldızı olarak çalıştı.

1960’lı yıllar ve 1970’li yıllarda günün koşullarına uygun olan piyasa filmlerinde rol alan Cansel, erkeksi tavırları, küfrün eksik olmadığı konuşma tarzı ile “Kasımpaşalı Emmanuelle” olarak lanse edilmişti. Yılmaz Güney’le yolları kesişen Cansel, Çirkin Kral’a aşık oldu. . 1969’da Yılmaz Güney’in ‘Bir Çirkin Adam’ filminde oynadı. Yılmaz Güney’in yazıp yönettiği ‘Bir Çirkin Adam’ 1970 Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ‘en iyi film’ dahil 3 ödül kazandı. Feri Cansel Yılmaz Güney ile evlilik hayalleri kurarken terk edildi.

Sadri Alışık’la çektiği sinema filmleriyle şöhretini artıran Cansel mesleğinden asla utanmamış aksine erotik film dönemi için de şu cümleleri etmişti: “Çıplak dünyanın her yerinde var. Tamam mı abi?.. Almanya’da şakır şakır muamele filmleri oynuyor. Soyunmayanlar benden ya da benim gibi soyunan arkadaşlarımdan daha iyi oyuncu mu? Hiçbirimiz teşhir hastası değiliz. Ne var ki, senaryo öyle gerektirdiği, seyirci de öyle istediği için soyunuyoruz.”

Kıskançlık cinayetine kurban gitti

1979’da konser için gittiği İzmir’de tanıştığı ticaretle uğraşan Melih Ük’e aşık oldu. Sonra Melih Ük de İstanbul’a taşındı ve ikili birlikte yaşamaya başladı. Moda’da Zümrüt adını verdikleri bir market açtılar.  Her seferinde olduğu gibi bu kez gerçek aşkı bulduğuna inanıyordu Feri. Kızı Zümrüt dahil bir çok arkadaşı Feri Cansel’le Melih Ük’ün birbirini çok sevdiğini ifade ediyordu.

1983 yılında gazinolarda şarkı söyleyerek hayatını kazanan Cansel, Ağustos ayında, Bursa Köşk Gazinosu’nda program yapmak için 13 milyon liraya anlaşmıştı. 1 Eylül akşamı Cihangir Akyol Sokak’taki evinde hazırlıklarını yaptı, sabah Bursa’ya gidecekti. Evde kızı Zümrüt, arkadaşları Pakize Songül Hay ve Seyfi Dursunoğlu ile birlikte oturmuş sohbet ediyordu. Geç saatlerde Melih Ük geldi.

Olay gecesini Feri Cansel’in kızı şöyle anlatmıştı

“Annem bazı şahsi eşyalarını almak için gelen Melih’le tartışırken ben odamdan çıktım. Annem ağlıyordu. Bir ara içeri girdim. Melih’in elinde silah vardı. Önce şakayla annemi korkuttuğunu sanmıştım. Silah sesleriyle içeri tekrar girdiğimde annemin duvara sürtünerek yere düştüğünü gördüm.. Tekrar silah patladı ve şuursuzca annemin üzerine kapandığımı hatırlıyorum. Bu ara namludan çıkan kurşunlardan biri alnımı sıyırarak geçmişti.”

Feri Cansel’in cüzdanından Ük’ün üç yaşındaki çocukluk resmi çıkmıştı. Yakınları aralarında topladığı parayla cenazesini Kıbrıs’a gönderdiler. Lefkoşa Mezarlığı’nda bir kaç eski tanıdığının katıldığı bir cenaze namazının ardından sessizce toprağa verildi. Cinayetten iki gün sonra Melih Ük, Moda’da yakalandı. Karakolda, Feri’nin kendisini kovmak için silahı eline aldığını bu sırada yaşanan karmaşada silahın ateş aldığını pişman olduğunu söyledi.

1984 günü duruşmada Kemal Melik Ün, 15 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak 7 yıl cezaevinde kalan Ük, aftan yararlanarak cezaevinden çıktı.