Yeşilçam’ın Altın Kalpli Devi Yadigar Ejder Hakkında Bilmediğiniz 10 Madde

Ülkemizde ki çoğu insan Kemal Sunal filmlerinin içerisinde kabadayı ve aptal karakterlerle ölçüştürür onu. Neredeyse 250’ye yakın filmde oynamış, karın tokluğuna bir çok emek verdiği bu sektör ise ona hiç vefa göstermemiş. Gelin hayatı Yeşilçam’ın sokak aralarına sinmiş olan bu “Altın Kalpli Dev” olan Yadigar Ejder’i beraber tanıyalım.

Asıl adı Adnan Ayberk. Sivas’ta 1951 senesinde 4 çocuklu bir ailenin en büyük oğlu.

Bazı kaynaklarda Yılmaz Güney’in 1966 senesinde çektiği filmi Eşrefpaşalı, Yadigar Ejder’in de ilk filmi olarak anılır. Fakat 1968 senesinde İstanbul’a gelmiş olan Yadigar Ejder’in ilk oynadığı filmin 1970 civarı çekildiği söylenir.

Filmlerde genellikle yumruk atarken gördüğümüz bu dev cüsseli ve altın kalpli adamı, gösterdiği azim ve emek ile Yeşilçam’ın unutulmazları haline gelmiştir.

Hiç bir zaman bir ev sahibi olamayan Yadigar Ejder, İstanbul’da sürekli ucuz olan otellerde kalmıştır. Kimi zaman ise onu benimseyen ve seven insanlar tarafından karnı doymuştur.

Kaldığı otellerde onu çok seven ve idare eden otelciler haricinde daha az şefkatli davranan otelciler de olmuş haliyle. Yeşilçam’da ışık şefi olarak görev yapmış Kaya Sadık ise bu konu hakkında Yadigar Ejder’den bahsetmiştir.

“Bir gün set bitimi gece saat 1-2 gibi evime dönerken Yadigar ile karşılaştım. Bana ‘otelden çıkardılar’ dedi. Borcunu ödeyememiş, atmışlar otelden. Avanos Sokak’ta Uğur Film’e ait bir depo bulunuyordu. Işıkları, bütün ekipmanları oradan alıp her gün oraya tekrar bırakırdık. Götürdüm Yadigar’ıda o depoya. 1 ay kadar neredeyse ışık deposunda yattı. Kimse onun durumuna düşmedi ama kimse sinemayı da onun kadar sevmiş olamaz. Bazen isyan eder, sürekli söylenirdi. O zamanlar sokakların dengesi bozulmuştu, malum yıllar.”

Sinemayı çok sevmesinin ve çokça emek vermesinin yanı sıra, o dev cüssesi ile toplumsal olayların başında onu görebileceğiniz duyarlı bir aktivist.

Son dönemlerde oynadığı Kemal Sunal filmlerinde jönlerden sürekli dayak yiyen bir figüran olmayı bırakıp, önemli karakterlere de hayat vermiştir.

Çalışma arkadaşları ise hakkında hep iyi şeyler anlatır Yadigar Ejder’in. “Çay taşır, ışıklara yardımcı olur, küs olanları barıştırmak için koşuşturup durur, sette bildiğiniz her işe koşar.”

Yadigar Ejder’i hep altın kalpli bir zavallı olarak anlatan ve sinemanın vefasızlığını Yadigar Ejder gibi yaşamış Cem Erman’ın anısı;

“Bir gün Taksim parkına çıktık Yadigar ile. Paramız yok, karnımız aç. Biraz kaşar, bir ekmek alacak para çıktı ikimizden. Alıp, ucundan ucundan yedik. Hiç unutmuyorum o günleri ben çok sıkıntılıydı. Yadigar çok sevdiğim bir insandı ama çok garip öldü. Parmakkapı’da kebapçı vardı bir tane. Yadigar tuvalete girmek istiyor, izin veriyorlar. Bir süre içeriden çıkmayınca dayanamayıp kapıyı kırıyorlar. Yadigar’ın tansiyonu yükselmiş ve tuvalette düşmüş. Yüksek tansiyondan beyin kanaması geçirmiş. Şakacı, çocuk ruhlu bir arkadaşımdı. Ben onun gibi bir adamın Türk sinemasına bir daha gelebileceğini düşünmüyorum. Utangaç olmasının yanı sıra çokta efendiydi. Nasıl bir Ayhan Işık, Yılmaz Güney gelmeyecekse bir Yadigar Ejder’de gelmeyecek.”

Yıllarca Taksim’de sokakta donarak öldüğü konuşulsa da, Yadigar Ejder girdiği bir lokantanın tuvaletinde yüksek tansiyona bağlı olarak beyin kanaması geçirip erken yaşta hayata veda etti.