Türkiye Derin Devletinin Gün Yüzüne Çıktığı Olay: Susurluk Kazası

1980’li yıllarda Ermeni terör örgütü ASALA Türk Diplomatlarına karşı eylemlerini sıkılaştırıyordu. O günlerde 12 Eylül Darbesinin lideri Kenan Evren talimat verdi ASALA terör örgütüne karşı örtülü savaş yapılacaktı. ASALA hedefleri vurulacak örtülü savaş nedeniyle de Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu işe hiç bulaşmamış sayılacaktı. ASALA terör örgütüne karşı avrupada bulunan ülkücü militanlar harekete geçirildi. PKK – ASALA terör örgütlerine karşı mücadele edecek olan siyasitçilere özel istihbarat sağlayacak bu örgütün ismi ise “Özel Büro”

Özel Büro’nun 700 üyesi var gerekli finans desteği devlet tarafından karşılanıyor. Özel Büro sadece Kenan Evren döneminde değil Tansu Çiller’in başbakanlığına kadar devlet tarafından kullanılıyor ve destekleniyor. Özel Büro’nun içinde ülkücülerin yanında kanun dışı isimler mafya üyeleride var. Mafya üyeleri devlete bu konuda destek çıkıyor ama aynı şekilde devletinde bazı kendi faaliyetlerine göz yummasını bekliyor( uyuşturucu kaçakçılığı gibi).

Gelelim “Özel Büroyu” gün yüzüne çıkaran  Susurluk kazasına. 3 kasım 1996 gününün gecesi Susurluk skandalı, bir trafik kazasıyla ortaya çıktı. kazada bir kamyon ile Mercedes marka bir araç çarpıştı. Otomobildeki polis müdürü Hüseyin Kocadağ, manken Gonca Us ve İnterpol’ün kırmızı bülten ile aradığı Abdullah Çatlı olay yerinde öldü; DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak ağır yaralandı. 5 Kasım günü kaza yapan aracın içinden çok sayıda silah ve uyuşturucu çıktığı açıklandı. 8 Kasım günü kazanın ardından ortaya atılan iddialar nedeniyle İçişleri Bakanı Mehmet Ağar istifa etti.

1 Kasım günü ANAP lideri Mesut Yılmaz, “devlet, emniyet içinde MİT’e alternatif bir örgüt yarattı. bugünden sonra, devlet can güvenliğimizi sağlar diye güvenmeyin” dedi. 12 Kasım günü devlet- mafya – polis ilişkisini incelemek üzere TBMM’de bir komisyon kuruldu. 26 Kasım günü başbakan yardımcısı Tansu Çiller , Susurluk olayından sonra “devlet uğruna kurşun atan da yiyen de şereflidir” dedi. 11 Aralık günü Abdullah Çatlı’nın üstünden çıkan emniyet kimliğinin sahte, ancak kimlikteki Mehmet Ağar imzasının gerçek olduğu tespit edildi. 17 aralık günü araçta bulunan iki adet MP -5 ile bir baretta tabancanın emniyete ait olduğu belirlendi. 26 Aralık günü MİT kontrterör dairesi başkanı Mehmet Eymür, 1980 sonrasında MİT’in Abdullah Çatlı’yı yurt dışı operasyonlarında kullandığını açıkladı. Anlatılanlara göre örgütün ortaya çıkabileceği ihtimalinden rahatsız olan Tansu Çiller ve arkadaşları Mehmet Ağar’ı feda ediyor.  Susurluk kazası Türkiye’nin kara kutusu konumunda bulunmakta ve olayın üstünden uzun yıllar geçmesine rağmen olayın iç yüzü tam olarak halen bilinmiyor.