Titanik Faciasından Tam 14 Yıl Önce Olayı En İnce Ayrıntısına Kadar Anlatan Kitap

Titanik’in ilk ve son yolculuğuna çıkmasından tam 14 yıl önce küçük bir kasaba yazarı olan Morgan Robertson yaşanacak her şeyi birebir anlatan bir kitap yazdı.

Soğuk bir Nisan akşamında, 245 metre uzunluğu ve 45 bin ton ağırlığıyla o zamana kadar inşa edilmiş en büyük yolcu gemisi, uyumakta olan yaklaşık 2500 yolcusuyla birlikte denizin üzerinde sakince ilerliyordu. Asla batmaz denilen gemi 25 knot deniz hızıyla ilerlerken aniden sancak tarafından bir buz dağına çarptı. Newfoundland’den 400 deniz mili uzaklıkta olan gemi, insanlar daha ne olduğunu anlamadan battı ve filikaların yetersiz olması sebebiyle yolcuların çoğu gemiyle birlikte denizin derinliklerinde kayboldu. Titanik konusunda hiçbir bilgisi olmayan insanlar bile hikayenin bu kadarını eminiz ki biliyordur. Ancak yukarıda anlattığımız hikaye Titanik’in hikayesi değil. Bu hikaye, Titanik’in denize indirilmesinden 14 yıl önce yazılmış olan “Futility or the Wreck of the Titan” isimli romandan kısa bir bölüm.

1898 senesinde, Morgan Robertson isimli bir yazar, “Futility or the Wreck of the Titan” isimli bir roman yazdı.

Roman, dünyanın en büyük yolcu gemisi olan Titan’da iş bulan, alkolik ve gözden düşmüş eski deniz memuru John Rowland isimli bir adamın hikayesini anlatıyordu. Robertson kitabında Titan’ı “asla batmaz” ve “insan oğlunun bugüne kadarki en büyük işlerinden biri” olarak tanımlıyor. Yolculuğu sırasında Titan bir buz dağına çarpıyor ve dünyanın en büyük trajedilerinden biri yaşanıyor.

Romanın basım tarihini görmezden gelirseniz neredeyse Titanik faciasının birebir aynısını anlatıyor. Olayı daha da ürkütücü ve gizemli hale getiren de bu aslında.

Titan ve Titanik arasındaki benzerlikler isimden ve buz dağından çok daha fazla. Titan 800 feet (243 metre) uzunluğunda, Titanik ise 882 (270 metre) uzunluğunda. Titan’ın buz dağına çarpma hızı 25 knot, Titanik’in çarpma hızı 22.5 knot. Titan 2500 yolcu taşırken, Titanik’te 2200 yolcu var, ancak her ikisinin kapasitesi de 3000 yolcu.

Her iki gemi de İngilizlere ait ve her ikisi de gece yarısı sancak tarafından buz dağına çarpıyor.

Her ikisi de Kuzey Atlantik’te, Newfoundland’e tam olarak 400 deniz mili uzaklıkta batıyor. Her iki gemide de filika sayısı yetersiz, Titan’da 24, Titanik’te 20 filika var. Her ikisi de 3 pervaneye sahip.

Bütün bu benzerliklerin yanı sıra farklı oldukları noktalar da var elbette.

Örneğin Titan faciasından sadece 13 kişi kurtulabiliyor, bu sayı Titanik’te 705 kişi. Titan batarken alabora oluyor, oysa Titanik ikiye bölünerek battı. Titan’ın baş kahramanı John buz dağının üzerinde yaşayan bir kutup ayısını öldürüyor, ancak Titanik yolcularının böyle bir şey için hiç zamanı olmadığını biliyoruz.

Titanik faciasının ardından, yazdığı kitap ile gerçek olay arasındaki benzerliklerden dolayı Robertson Kahin olmakla suçlandı.

Nihayetinde, herhangi birinin henüz gerçekleşmemiş bir trajedi hakkında bir kitap yazması ihtimali neredeyse imkansız gibi. Atlantik Okyanusu uçsuz bucaksız bir alan, bir geminin batması için milyonlarca yer seçebilirsiniz, birebir aynısını seçebilmek? Bir geminin batması için yüzlerce sebep bulunabilecekken buz dağına çarpmasını düşünmek? Tüm bunlar kafada soru işaretleri uyandırıyor.

Ancak bu gizemli benzerlikleri açıklayacak bir şeyler var elimizde.

Robertson gemi inşaatı hakkında çok fazla bilgiye sahipti ve denizcilik trendlerini yakından takip ediyordu. 1800’lerin sonu ile 1900’lerin başında seyahat etmek için en güvenilir ve popüler yol deniz yoluydu. White Star Line gibi şirketler gemilerinin yüzen 5 yıldızlı oteller olduğu şeklinde reklamlar yapıyorlar ve insanlara karada bulabilecekleri tüm lüksün yanında daha yüksek hız ve daha fazla güvenlik sözü veriyorlardı. Robertson bir gemi kaptanının oğluydu ve bir ticaret gemisinde ikinci kaptan olmadan önce miço olarak çalışmıştı. Hiç şüphe yok ki gemilerde çalıştığı zamanlarda yüzlerce deniz hikayesi dinlemişti ve bir gemide olabilecek şeyler hakkında çalışanlardan bilgiler almıştı.

Titan’ın izlediği rota da kolaylıkla açıklanabilir esasen.

İngiltere ile New York arasındaki en direkt ve en hızlı rotaydı bu. Titan’ın ve Titanik’in aynı rotayı takip ediyor olması çok da şaşırtıcı olmasa gerek.

Titan ile Titanik arasındaki bütün bu benzerlikler yıllar içerisinde sayısız komplo teorisinin ortaya atılmasına sebep oldu.

Bazı komplo teorisyenleri Titanik’in, Federal Rezerv Bankasının kurulmasının önündeki engelleri kaldırmak için kasten batırıldığına inanıyordu. Çünkü büyük servet sahibi ve Federal Rezerv Bankasının kurulmasına karşı olan 3 kişi Titanik’te yolculuk ediyordu. Bazılarıysa Titanik’in lanetlendiğini düşünüyordu, çünkü White Star Line gemiyi vaftiz ettirmemişti.

Sonuç olarak Titan ile Titanik arasındaki benzerlikleri görmezden gelmek imkansız.

Morgan Robertson’a dünyanın en büyük denizcilik kazasıyla ilgili olarak bu kadar yerinde tahminler yaptıran ilham perisinin nereden geldiğini de merak etmiyor değiliz.