Simgesel Yapıtların Sizi Çok Şaşırtacak Uzaktan Görüntüsü (Bölüm 1)

Eğer bazı simge yapıları, tarihi eserleri, önemli yapıtları sadece internetten, kitaplardan, filmlerden, vs. görüyorsanız gerçeğini gördüğünüzde şaşırmaya hazır olun.

Çünkü bir pazarlama stratejisi olarak bu eserlerin en yakından, en güzel açıdan, en güzel ışık altındaki fotoğrafları sunuluyor size. Yolunuz düşüp de bir gün ziyaret ettiğinizde ise “bu muymuş yani?” demekten kendinizi alamıyorsunuz. Bu elbette her tarihi eser, her simgesel yapı için geçerli değil. Sizler için uzaktan bakıldığında hayal kırıklığı yaratan birtakım yapıları derledik.

1. Akropolis – Atina, Yunanistan

Antik Yunan Medeniyeti’nin başkenti olan Atina’ya gidenler gezilerine 5. yüzyıldan kalma dünyaca ünlü Akropolis’ten başlar. Atina’nın göz bebeği olan Akropol, milyonların ilgisini çeker ve görenleri hikayeleriyle kendine hayran bırakır. Atina’nın tam merkezinde ve 90 metre yüksekliğinde kayalık tepeye kurulmuştur. En eski dönemlerden beri kale ve tapınak olarak kullanılagelmiştir.

Yakından bakınca son derece haşmetli görünen bu tarihi kalıntı biraz uzaklaşınca böyle görünüyor.

2. Brandenburg Kapısı – Berlin, Almanya

Berlin şehrinde bulunan ünlü Brandenburg Kapısı Almanya’nın yeniden birleşmesinin sembollerinden biridir. 1791 yılında kullanıma açılan kapı Noeklasik mimari tarzının seçkin bir örneğidir. Kapı sütunlarının yüksekliği ve üzerindeki taş süslemeleri dikkat çeker. Yapımında Carl Gotthard Langhans ve Johann Gottfried Schadow görev almışlardır. Ana binası 12 sütün üzerine yapılan kapının 5 aralığı vardır.

Şimdilerde ise şehrin kalabalığı içinde kaybolmuş, modern binalar arasında ayakta kalmaya çalışan bir hali var gibi.

3. Hollywood Yazısı – Loz Angeles, ABD

Kaliforniya’da bulunan Los Angeles şehrinin Lee Dağı’nda bulunan bu yazı, tam olarak Santa Monica Dağları’nda bulunur. İlk olarak 1923 yılında inşa edilmiş olan Hollywood Yazısı, ilk haliyle günümüzdeki halinden farklı bir yapıdaydı. 1923 yılında bölgeye yerleştirilen bu yapı, ”Hollywoodland” şeklindeydi. Sonrasında sonda bulunan ”land” eki kaldırılmıştır. Bu işlem 1949 yılında gerçekleştirilmiştir ve yazı halen günümüze dek ”Hollywood” şeklinde kalmıştır.

Şehrin içine girip de baktığınızda gözleriniz çok keskin değilse yazıyı okumanız biraz zor.

Küçük Deniz Kızı Heykeli – Kopenhag, Danimarka

Küçük Deniz Kızı’nın heykeli Kopenhag’da Langelinie limanında bir taşın üzerinde oturur. Heykel Danimarka’nın başkenti Kopenhag’ın simgesi durumundadır. Heykelin temellerini 1909 yılında Carl Jacobsen atmıştır. Heykel turist akınına uğramaktadır.

Ancak bu heykel görenleri bir miktar hayal kırıklığına uğratır, çünkü yalnızca 1.25 metre uzunluğunda ve 175 kg ağırlığındadır.

Mona Lisa Tablosu – Paris, Fransa

Mona Lisa (La Gioconda veya La Joconde), İtalya’nın Floransa şehrindeki Rönesans sırasında Leonardo da Vinci tarafından kavak bir pano üzerine sfumato tekniği ile resmedilmiş 16. yüzyıl yağlı boya portresidir. Resim halen Paris’teki Louvre Müzesi‘nde Francesco del Giocondo’nun karısı, Lisa Gherardini Portresi başlığı altında sergilenmektedir. Tabloda oturmuş bir kadın resmedilmiştir, kadının yüzünün kime ait olduğu hala gizemini korumaktadır.

Bu tablo tarihin en bilinen tablosu olabilir, ancak müzede görebilmek ayrı bir dert, görünce şaşırmamak ise elde değil.

Rushmore Dağı Anıtı – Güney Dakota, ABD

ushmore Dağı Anıtı Güney Dakota’daki Black Hills’te (Siyah Tepeler) bulunan muazzam bir anıttır. Yetenekli heykeltıraş Gutzon Borglum’un eseri olan Rushomore Dağı Anıtı dünyada dağa yapılmış en büyük heykel niteliği taşımaktadır.

Bu muazzam yapı biraz uzaktan bakılınca dağların büyüklüğü arasında adeta kayboluyor.

Niagara Şelaleleri – ABD-Kanada sınırı

Niagara Şelaleleri Kuzey Amerika’nın doğusunda, ABD ile Kanada sınırı arasında, Niagara Nehri’nin üzerinde bulunur. 3 büyük şelaleden oluşur. Horseshoe bunların en büyükleridir. American Falls ve Bridal Veils Fall diğer iki küçük şelalelerdir.

Biraz uzaktan bakınca bu devasa şelalelerin büyüklüğü etrafındaki yapılar tarafından gölgeleniyor sanki.