Osmanlı Döneminde Faiz Var Mıydı?

Bugün bildiğimiz anlamda bankaların olmadığı Osmanlı İmparatorluğu döneminde faiz olayları nasıldı?

kısaca cevap vermek gerekirse: evet, osmanlı’da faiz vardı.

osmanlı devleti’nde bugün bildiğimiz anlamda bankalar yoktu. insanlar nakit bulabilmek için tefecilerden yüksek faizli borç para alıyorlardı. bunun yarattığı sıkıntıları gören osmanlılar, islam kültür ve geleneği içerisinde insanların nakit ihtiyacını karşılayabilmek için “para vakıfları” denilen bir kurumsal yapı oluşturdular. para vakfını açıklamadan önce vakıf kavramı üzerinde biraz duralım.

vakıf nedir?
vakıf, insanlara ücretsiz hizmet etmek için oluşturulmuş kurumlardır. vakıfların sahip olduğu mallardan gelen kira, hizmet ya da satış gelirleriyle hizmet verirlerdi.

osmanlı devleti halkın ihtiyaç duyacağı pek çok hizmeti vakıflara bırakmıştır. yani devlet eliyle hizmet vermemiş, hayırseverlerin bu hizmetleri vermesini beklemiştir. cami, mektep, medrese, çeşme, aş evi, kütüphane gibi pek çok yapının giderleri vakıflar tarafından karşılanmıştır.

vakıflar kadı’nın tesciliyle kurulur. kurulurken vakfın amaçlarının yazıldığı bir “vakfiye” belirlenir. bu vakfiyede verilecek hizmetler ve vakfın mal varlığı yazılır. vakfiyede belirtilenlere göre belli aralıklarla vakıflar kadılar tarafından denetlenir.

para vakfı nedir?
para vakfı kavramı daha önce hiçbir devlette görülmemiştir. osmanlı devleti’nde insanların nakit ihtiyacını yasal yollardan karşılamak amacıyla borç para veren vakıflardır.

normalde vakıflara han, dükkan, ev gibi gayrimenkuller bağışlanır ve bunların gelirleriyle vakıf hizmetlerini yürütürdü. para vakıflarına isteyenler nakit de bağışlayarak, vakfın mal varlığında nakit sağlarlardı. vakıf da ihtiyaç sahiplerine düşük faizli kredi verirdi. böylece piyasalardaki para darlığını ortadan kaldırmış ve tefecilerin ortaya çıkmasına engel olmayı amaçlamışlardır.

para vakıfları, bir yerde bugün ki yardımlaşma sandıklarına benziyor. örneğin köylerde kurulan para vakıfları, savaş dönemlerinde alınan avarız vergisini ödemeyi kolaylaştırmak için kurulmuştur.

genel bir kabul olarak %10 ile %20 arasında faiz uygulanırdı. yalnız bugün ki banka gibi belli faiz oranlarında doğrudan nakit vermezlerdi. çünkü faiz islam dinine göre yasaktı ve bunun için farklı yollar izleniyordu.

muamele-i şeriyye denilen bir yol vardı. diyelim a kişisinin 100 liraya ihtiyacı vardır. bu kişi b para vakfından bu parayı ister. b vakfı bir malını 120 liraya bir yıl vadeli olarak a kişisine satar. a kişisi bu malı c kişisine 100 liraya satar. c kişisi bu malı b vakfına 100 liraya satar. böylece b vakfı, 100 lira parayı bir yıl vadeli olarak 120 liraya a kişisine verir. (muamele-i şeriyye dışında da yollar vardı ancak en çok kullanılanı bu olduğu için onu açıkladım. (bkz: bidaa), (bkz: karzı hasen) )

osmanlı devleti’nde kayıtlı ilk para vakfı 1423 yılına aittir. daha sonraki yıllarda bu vakıflar sayıca artmıştır. örneğin 1456-1546 yılları arasında istanbul’da kurulan 2506 vakıftan 1150’sı para vakfıdır. %45 gibi bir oran bulunmaktadır. daha sonraki yıllarda da bu oran neredeyse korunmuştur. (on sekizinci yüzyıl vakıflarının % 31,7, on dokuzuncu yüzyıl vakıflarının ise % 56,8’inin para vakfı olduğu tespit edilmiştir.)

para vakıfları üzerine tartışmalar
islam dininde paradan para kazanılması yani faiz yasaklanmış olduğundan para vakıfları bazen tartışma konusu olmuştur.

ancak devletin genişlemesi ve ekonominin büyümesiyle birlikte yatırım için nakit ihtiyacı artmıştır. finansman ihtiyacını karşılayacak bir kurum olmaması, tefecilerin yüksek faiz istemesi sebebiyle para vakıflarına rağbet artmıştır. öyle ki para vakıfları şehirlerden köylere dahi pek çok yerde kurulmuştur.

vakıfların sadece gayrimenkul sahibi olması gerektiğini ve para vererek kazanç elde etmelerinin faize girdiğini, bunun da dinen caiz olmadığını düşünenler vardı. bu düşünceyle kısa bir sürede olsa bu vakıflar yasaklanmıştır (rumeli kazaskeri çivizade muhyiddin mehmet efendi emri altındaki bölgelerde para vakıflarını kapatmıştır.1542).

daha sonra dönemin şeyhülislamı ebussuud efendi herkesin yararına olan bir sistemin dinen caiz olacağını söylemiştir. para vakıflarının işleyişinin değişmesi ile pek çok vakfın kapanacağını, insanların zarar göreceğini bu sebeple islam toplumunun zarar göreceğini söyleyerek para vakıflarını savunmuştur. çünkü para vakıfları sadece kredi veren yapılar değildir.

bu tartışmalar çok sürmemiştir. zaten sistemin devam etmesi için bu konuda ılımlı şeyhülislamlar seçilmiştir. şeyhülislamların kurdukları para vakıfları da bulunmaktadır. 1538 yılında şeyhülislam sadi efendi, 10.000 akçe bağış yaparak bir vakıf kurmuştur. paranın işletilmesinden (muamele-i şeriyyesinden) elde edilen gelirin, anne babasının mezarında her gün iki kişinin kur’an okumaları karşılığında kullanılmasını istemiştir.

para vakıfları genelde ticaretin fazla olduğu bölgelerde oran olarak daha yüksektir. yakup özsaraç’ın yaptığı çalışmada bursa ve trabzon’da para vakıf oranının yüksek olmasını böyle açıklar. ayrıca adana, diyarbakır ve halep vilayetlerinde para vakıf oranlarının düşük olmasını ise hanefi fıkhının bir kabulü olan para vakıflarına bu bölgelerde pek itibar edilmediğini açıklar. aydın vilayetinde vakıf sayısının fazla olması bununla beraber para vakıfların da oranının yüksek olmasının bölgede tarımsal üretimin fazla olması ve bölgeye çok sayıda göçmen yerleştirilmesi olduğunu söyler.

para vakıfları kurum olarak varlığını sürdürürken, 1840 yılında kaynak yaratmak amacıyla ilk osmanlı kağıt parası basılır. kaime-i mutebere denilen bu kağıtlar, kullandığımız paradan farklı olarak hisse senedi gibiydi. senelik %12,5 faizli olarak piyasaya sürülmüş kağıtlardır.

 

Kaynak: https://eksisozluk.com/entry/110435870