Ömer Seyfettin’in Çok Üzecek Hayatının Son Zamanları ve Sonrasında Bedeninin Başına Gelenler

Ömer Seyfettin’i tanımayanımız yoktur. En az bir hikayesini okumuşsunuzdur çocukken. Özellikle ”Diyet” öyküsü herkes tarafından bilinir. 36 yıl yaşamış olmasına rağmen, Türk Edebiyatı’na birçok eser kazandırmıştır. Ancak bu ünlü yazarımızın hayat hikayesi, ne yazık ki çok hazin bir sonla bitmiştir… Kadıköy dolaylarındaki kiralık evinde yalnız yaşayan Ömer Seyfettin’in yakalandığı şeker hastalığından ne kendisinin ne de doktorların haberi vardı. Çünkü o zamanlar ne diyabet ne de insülin biliniyordu. Seyfettin yemek yiyemiyor, günden güne zayıflıyordu. Onunla ilgilenen isimse en yakın arkadaşı Ali Canip olmuştu. Ali Canip, Seyfettin’in yanına sık sık uğruyor, yemesi için de kendi evinden yemek getiriyordu.

O zamanlar insülin ve diyabet bilinmediğinden, genç yazara doktorlar bol bol portakal, mandalina yemesini; üzüm hoşafı içmesini tembihliyorlardı Ömer Seyfettin, şeker hastalığı yüzünden sık sık ateşleniyor ve eklem ağrıları çekiyordu. Her hastaneye gittiğinde de kendisine romatizma tedavisi uygulanıyordu. Ve de bol bol şekerli meyveler yemesi. Hal böyle olunca da Seyfettin’in durumu giderek ağırlaştı.Durumu giderek kötüye giden Seyfettin, hastanede yattığı süre boyunca gözlerini hiç açmadı ve uzun zamandır görmediği kızını sayıklayarak vefat etti…

Ünlü yazar hastanede kızını sayıklayarak hayata gözlerini yumduktan sonra, kimse onu tanımadığı için bedenini kadavra olarak kullanıyorlar. Aşağıda ki fotoğrafta ünlü yazarın cesedini görüyorsunuz. Etrafında tıp öğrencileri bulunuyor ve fotoğraf çekildikten biraz sonra da bir hastane hademesi onun cesedinin başını kesiyor. Fotoğraf gazetelerde yayımlandıktan sonra, Seyfettin’i tanıyanlar hastaneye koşup başı olmayan cesedi kurtarmaya çalıştılar ama artık her şey için çok geçti…

Arkadaşlarının, vefatından sonra haberdar olduğu Seyfettin’in cenazesi, Kuşdili’nde Mahmud Baba haziresinde toprağa verildi.Ömer Seyfettin’in cesedi tam 19 yıl sonra Asya’dan Avrupa’ya taşındı.Gerekçe ise, Mahmud Baba Haziresinin üzerinden yol geçecek olmasıydı! Bu yüzden Seyfettin’in mezarı, 23 Ağustos 1939’da Zincirlikuyu Mezarlığı’na nakledildi.Kısacık yaşamına birçok eser sığdıran ve Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Ömer Seyfettin, yalnız başına öldü ve öldükten sonra da hiçbir şekilde değer görmedi…