Filler de aynadaki kendi görüntülerini tanıyabilen insan, maymun ve yunuslar gibi seçkin canlılar arasında. ABD’deki Bronx Hayvanat Bahçesi’nde, duvara bir ayna konularak 3 dişi filin tepkileri ayrı ayrı gözlendi. Happy adlı 34 yaşındaki Asya fili, sağ gözünün üzerine çizilen beyaz çarpı işaretine hortumuyla dokunmaya çalıştı. Çarpı işareti, filin aynadan yansıması olmadan görmesi imkansız bir konumda bulunuyordu. Diğer gözünün üzerindeki, siyah bir ışık olmadan görülemeyen benzer bir çarpı işaretine ise hiç tepki vermedi. Araştırmaya katılan bilim adamlarından Joshua Plotnik, “Bu deney bize filin kesinlikle aynadaki kendi görüntüsünü tanıdığını gösteriyor” dedi. Maxine adlı fil de aynanın karşısında ağzının içini hortumuyla kontrol etti. Joshua Plotnick, fillerdeki sosyal karmaşıklığın, özgeci davranışların iyi bilindiğini ve doğal olarak dev beyinlerinin bu hayvanları kendilerini ayna önünde incelemeleri için mantığa uygun bir tercih yapacak hale getirdiğini söyledi.

Bilim adamları, Afrika fillerinin insan işaretlerini içgüdüsel olarak anlayabildiğini düşünüyor. İskoçya’daki St. Andrews Üniversitesi’nden Ann Smet, fillerle gerçekleştirdiği deneylerde, fillerin önüne koyduğu iki benzer kovadan, içinde ödül olduğu işaret edilen kovayı seçtiği görüldü. Profesör Richard Byrne, bu fillerin avlama operasyonlarından kurtarılan ve üzerine binilmesi amacıyla eğitilen hayvanlar olduğunu belirtti. Byrne, bu terbiye sırasında görevlilerin el işareti değil, sözlü emir kelimeleri kullandıklarını belirtti.Buna rağmen fillerin, parmakla işaret etmenin anlamını kavradığı ifade ediliyor. Ann Smet, fillerin el işaretini takip etmeyi öğreneceğini umduklarını; ama bir şey öğrenmek zorunda kalmadan, en başından itibaren işaretin anlamını çözdüklerini söyledi. Smet, “Filler parmakla göstermeyi doğal olarak anlıyor; insana kavrama bakımından düşündüğümüzden daha fazla yakınlar” dedi.

Filler insanlardan trilyonlarca daha fazla hücreye sahip ve daha uzun bir ömür yaşıyor. Ancak kansere yakalanma oranları insanlara oranla çok daha az. Fil genomunun bol miktarda kanserle savaşan gen içerdiği tesbit edildi. p53 adlı tümör bastırıcı gen birçok hayvanda bulunuyor. İnsanların genomunda yalnızca bir tane bulunurken, fillerde yirmi p53 saptandı. Chicago Üniversitesi’ndn Vincent Lynch bu genin iki görevini şöyle açıklıyor: Gen öncelikle hücrenin çoğalmasını engelleyerek kendini onarması için süre sağlıyor. Eğer hücrenin iyileşmesi imkansız ise, p53 hücreyi kendisini yok etmesi için zorluyor.

Günümüzde dünya üzerinde sadece 3 tür fil bulunuyor: Afrika orman fili, Afrika savana fili ve Asya fili. Geçmişe gidildiğinde ise soyları tükenmiş farklı fil türleri ile karşılaşılıyor. En ilginç örneklerden birisi uzun-düz-dişli fil (Palaeoloxodon antiquus). Bu türün soyu 30 bin yıl önce tükenmiş. Birçok fosil örneği keşfedilmiş bu filler zamanında Avrupa ve Asya’nin orta/batı kesimine yayılmış. 20 ton ağırlığa ve 4 metre boya ulaşabilen, uzun fildişi yapısı ile diğer fillerden farklılaşan bu büyük fillerin fosilleri, dünya üzerinde halen bulunan fillerin geçmişini aydınlatmak için oldukça önemli örnekler.

Afrika’da her yıl ölen fillerin sayısının, doğan fillerin sayısını geçtiği belirtiliyor. Colorado Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya göre 2010 yılından beri kıtada yılda 34 bin fil öldürülüyor. Uzmanlar, fil avının bu şekilde devam etmesi halinde 100 yıla kadar bu hayvanların neslinin tükenebileceğini söylüyor. Son dönemde fildişi ticareti önemli oranda artış gösterdi. Fildişinin kilosu binlerce dolardan satılıyor.