Bülent Ersoy’un Erkeklikten Kadınlığa Geçiş Öyküsü

Bildiğiniz üzere ülkemizde bilinen ilk transeksüel birey, ‘cinsiyet değiştirme’ ve ‘kimlik hakkı’ gibi kavramları ülkemize getirmiş olan Bülent Ersoy’dur. 14 Nisan 1981 yılında İngiltere’de cinsiyet değiştirme ameliyatı olarak, Türkiye’de bir ilke imza atan Ersoy, dönemin koşulları göz önüne alındığında oldukça tepki görmüştü. Yeşilçam sinemasının duayenlerinden biri olan yapımcı Türker İnanoğlu, Ersoy’un cinsiyet değiştirme ameliyatı sırasında ve öncesinde yaşananları anlattı. İşte Ersoy’un kadınlığa geçişinin ardında yatan çarpıcı hikaye:

Bülent Ersoy 9 Haziran 1952 yılında Malatya’da dünyaya geldi.

1960 yılına kadar Malatya’da yaşayan Ersoy, sonrasında ailesiyle birlikte İstanbul’a geldi. Asıl ismi Bülent Erkoç olan sanatçı, çok küçük yaşlardan itibaren müziğe ilgiliydi. İstanbul Belediye Konservatuar’ını bitiren Ersoy; Melahat Pars, Rıdvan Aytan gibi üstatlardan ders aldı.

Askerliğini, bahriyeli olarak Gölcük’te yaptı.

Sanat hayatında büyük bir çıkış yakalayan sanatçı, 70li yıllarda müzik piyasasında pop, arabesk, fantezi rüzgarları esmeye başladıysa da Itri’nin “Tut-i Mucize-i Guyan”ı gibi eserlerden oluşan koyu klasik bir uzunçalar yaptı. Ve bu ilk uzunçaları dönemin müzik piyasasında satış rekorları kırdı.

Ancak kendini erkek bedenine hapsolmuş bir kadın gibi hissediyordu.

O dönemlerde Türkiye cinsiyet değişikliğini tanımadığı için, 1981 yılında İngiltere’de cinsiyet değiştirme ameliyatı olmaya karar verdi. Charring Cross Hastanesi‘nde geçirdiği operasyonla erkeklikten kadınlığa geçiş yapan sanatçı, Türkiye’ye döndü. Dönemin mahkemelerince sapkın olarak damgalanan Ersoy, 83 yılına kadar hukuki bir mücadele verdi. Ancak 83 yılında dilekçesinin son kez reddedilmesi ve Danıştay’ın, Bülent Ersoy’un hukuken erkek olduğuna bu nedenle de garnizonlarda yalnızca erkek kıyafetiyle sahneye çıkabileceğine karar vermesi üzerine başarısız bir intihar girişiminin ardından Türkiye’den ayrıldı.

Pembe nüfus kağıdına 36. doğum gününde kavuştu.

Türkiye’den ayrıldıktan sonra kariyerine bir süre Almanya’da devam eden sanatçı, 1988 yılında dönemin başbakanı Turgut Özal’ın sahne yasağını kaldırması ve cinsiyet değiştirmeye izin veren kanunun yasallaştırmasıyla güvenle Türkiye’ye döndü ve 36. doğum gününde pembe nüfus kağıdına kavuştu.

Peki Ersoy’un ameliyat olmaya karar verdiği süreçte neler oldu? Türker İnanoğlu o süreci anlattı:

“Fahrettin Aslan geldi bir gün. Dedi ki; “Bir çocuk buldum. Müthiş bir şey! Onu ben Gönül Akkor’un altında çıkaracaktım. Ama Gönül kapris yaptı. Ben bunu assolist yapacağım, sen de bununla bir film yap!” O dönemde televizyon yok.

Bülent’in oralarda da (Anadolu’da) tanınmasını istiyordu. Bu da ancak bir filmde başrol oynayarak olacaktı. “Bakarım” dedim. Birkaç gün sonra elinde bir buket çiçekle Bülent Ersoy geldi. Gelir gelmez elimi öptü. Gayet terbiyeli, mazbut… Sürekli Bismillahirrahmanirrahim diyen bir adam.”

“Ertesi akşam sahneye ilk çıkış galası varmış beni davet etti. Birkaç arkadaşımı alıp gittik Maksim’e… Müthiş bir ses, yakışıklı, incecik bir delikanlı. Çok hoşuma gitti… Seyirci de çok sevdi. Büyük bir yıldız olacağına kani geldim ve Sıralardaki Heyecan diye bir film projem vardı.

Bülent Ersoy ve Gülşen Bubikoğlu’nun başrolünü oynadığı filmi çektim. Çok büyük iş yaptı film. Ölmeyen Şarkı, Şöhretin Sonu, İşte Bizim Hikayemiz adlı dört film daha yaptım. Yıllar sonra da kadın olduktan sonra “Biz Ayrılamayız” ve “İstiyorum”u çektim Bülent’le. Hepsi de büyük iş yaptı ve o filmler Bülent’i bütün Türkiye’ye tanıttı.”

“Sıralardaki Heyecan adlı filmi Orhan Aksoy çekiyor. Gülşen’le Bülent’in bir aşk sahnesi çekimi yapılıyor. Bülent’in yakın planı çekilirken Gülşen’e değil sürekli sağ tarafa bir yere bakıyor. Yönetmen Orhan Aksoy; “Gülşen’in gözüne bak, gözüne!..” diyor ha bire. Samim diye bir asistan vardı. Yakışıklı çocuktu. Gülşen’in arkasında sağ tarafta duruyordu. Bülent asistandan gözünü alamıyor!

Orhan Aksoy’un içine sinmiyor, sahne tekrarlanıp duruyor. En sonunda yönetmen bağırdı: “Gülşen’in gözünün içine bakacaksın” diye! Bülent bir parlıyor: “Niye bakacakmışım!.. Sapık mıyım ben (!), Biliyorum bakacak yeri ama o oralı değil” diyor. Bu espri seti kırdı geçirdi.”

“Aradan zaman geçti… Bülent kadın olmak için İngiltere’de bir hastane ile anlaşıyor. Fahrettin Aslan’dan biraz para alıp gidiyor. Paranın tamamını alamıyor. Çünkü o zaman öyle çok parayla yurtdışına çıkmak, bankadan havale yapmak filan yok, yasak! Fahrettin Aslan paranın kalanını arkadan yollayacak. Yatıyor hastaneye, ameliyatını oluyor.

O sırada İstanbul’da Bülent’in annesi elinde Kuran-ı Kerim, Fahrettin Aslan’a geliyor! “Kuran’a el basacaksın. O parayı vermeyeceksin Bülent’e! Ameliyat olmasın” diyor. Fahrettin Aslan; “Söz verdim ama” filan dese de annesi asla kabul etmiyor. Çaresiz kalıyor, “Peki” diyor.”

Annesi paranın gönderilmesine engel olunca hastanede rehin kalmış sanatçı…

“Bülent hastanede. Hiçbir şeyden haberi yok. Paranın devamı gelmiyor. Arıyor, ama Fahrettin Aslan çıkmıyor telefonlarına. Deliriyor! Hastanede rehin kalıyor. Bülent bir gece yarısı evden beni aradı. Benim hiçbir şeyden haberim yok tabii.

Dedi ki; “Fahrettin Aslan bana büyük kötülük yaptı! Parayı göndereceğim dedi, göndermedi. Para gelmezse hastaneden çıkamayacağım rehin kaldım. Bu parayı sen gönderebilir misin?..” Gülşen (Bubikoğlu) çok üzüldü: “Yazıktır, bir şeyler yap” dedi.

Nasıl göndereyim, bu parayı çıkarma imkanı yok, elden götüreceğiz. Londra’da Moiz adında bir dostum var, onu aradım. Dedi ki; “Sen gel al parayı. Ben aracıya para vermem!” Gülşen, Nevzat abla, ben kalktık gittik Londra’ya. Nevzat abla dediğim; Nevzat Okçugil… Çok yakınımdı benim. Parayı verdim, ameliyatını oldu.”

Kaynak: https://storia.me/tr/turker-inanoglu-diva-bulent-ersoy-un-erkeklikten-kadinliga-gecis-oykusunu-anlatti-1mxj/s