90’ları Farklı Kılan 5 Güzel Neden

90’lara dair çok şey söylendi ama o dönem o kadar güzeldi ki daha uzuuun bir süre 90’ları anmaya devam edebiliriz. Gelin bir de bizden 90’ları okuyun…

Sokak arası futbol maçları

“Adamın gol dedi”, “Top benim oğlum oynatmıyorum” gibi cümleleri hatırlayanlar beri gelsin. Okul bittikten sonra önlüklerini bir kenara fırlatıp, akşama kadar plastik ya da havası az olan bir futbol topunun peşinden koşanlardır onlar. Kavun büyüklüğünde 4 taşla, “piero”‘yu kıskandırırcasına hazırlanan sokak araları, bir Old Trafford bir Nou Camp’dı adeta. Şimdiki gençler bilgisayar başında çürüyor geyiğine girmeyeceğiz ama ‘atan galip yiyen mağlup’ kuralına rağmen geç gelen golün ardından evine gidip de, babasından azar işitenler, şanslı adamlardı vesselam.

Müzik kasetten dinlenir

Şimdilerde çok kolay; gir Youtube’a, ara Google’dan bulunmayacak şarkı yok. Hem de milyonlarca. Müzik zevki 90’larda kasetlere sığardı. A yüzünde 7, B yüzünde 6 şarkı yer alan kasetler için ‘replay’ seçeneği ise, kurşun bir kalemden geçer, 5 dakikalık çevirmenin ardından kaset başa sarılırdı. Bir de evi bir kaset aracılığıyla stüdyoya çevirmek var ki evlere şenlik. Ele geçen ilk İzzet Altınmeşe ya da Küçük Ceylan kasetinin üstüne, ultra kaliteli(!) mikrofon aracılığıyla kaydedilen şarkıların ardından mahallenin Michael Jackson’ı olunabilirdi.

Sabahın köründe izlemek için kalkılan çizgi filmler

İş ve okul hayatınızı bir kenara koyun, ne için uykunuzdan vazgeçersiniz? Sahilde koşmak, güzel bir kahvaltı, kitap okumak falan ciddiye almıyoruz zaten. Belki sevgiliniz için erken kalkabilirsiniz ama ortalıkta bu kadar yalnız varken o da ütopya. 90’larda pek muhterem kanal yöneticilerinin kararıyla sabah yayınlanan çizgi filmleri yüzünden okulda “The Walking Dead” kıvamında gezilirdi. Hele bir Tusubasa vardı ki üç haftada bir gol atamazdı, uykular yine yalandı. Çizgi filmler de hakkını verirdi aslında, Pepe o zamanlarda olsa yüz bile yıkanmazdı.

Atari candır

“9999 in 1” kaset alırdık içinden sadece 5 farklı oyun çıkardı, hayal kırıklığının ne olduğunu öğrenirdik. Çözünürlük harikası futbol oyunları vardı; topu “şakıdık şakıdık” sesleri eşliğinde sürerdik. Iron Man’i kıskandıracak kalitede bir silah verirlerdi atarinin yanında, Yaban TV’ye nazire yaparcasına ördek avlardık. 2013’ün oyun konsolları düşünüldüğünde F16’ya ok atmak kadar ilkel olsa da, karne hediyesi olarak Atari isterdik. Hatta bir reklamı bile vardı: “Evinize koooooşun, Atariyle cooooşun”

Yerli dizi yersiz güzeldi

Biraz kırık abisi, sevimli annesi ve despot babasıyla Saka’ların Sıdıka, 36 yaşında lise öğrencisi olup Oktay’ın aşkıyla yanan Çılgın Bediş, “Ben sosyal alkoliğim Sevim” diyen Cemil Abi’nin apartmanı Bizimkiler, yağmur yağınca ‘çekmemeye’ başlayan hayalet eş Ruhsar, jenerik müziğin bir flütle de yapılabileceğini kanıtlayan Süper Baba… Nostaljinin çekiciliğinden mi bilinmez, “dizi böyle olur” dedirtiyorlar insana.