The Ring (Halka) Filmine Konu Olan Şehir Efsanesi

Öyle bir film düşünün ki izledikten sonra sadece yedi gün içinde sizi korkunç bir son beklesin. Yedi gün size bir şey çağrıştırdı mı? Evet, The Ring filmine konu olan o korkunç kasetin günümüze kadar gelmiş olan şehir efsanesini sizler için derledik.

Yakın arkadaş olan üç lise öğrencisi bir gece pijama partisi yapmaya karar verirler ve eğlenmekte kararlı oldukları için bir korku filmi kiralamaya karar verirler. Dükkanlar kapanmadan evden çıkarlar ve video kaset kiralayan bir dükkana girerler. İstedikleri türde bir film bulamazlar. Kızlardan biri bu dükkanın yanında başka bir dükkan daha olduğunu fark eder. Kapısı diğer kapının yarısı kadar oldukça eski,bakımsız bir dükkandır. Kızlar yine fikir ayrılığına düşer ve karar veremezler.

O esnada görevli kadından yardım isterler ve ellerinde istedikleri gibi bir filmin olup olmadığını sorarlar. Kadın ellerinde tamda istedikleri gibi bir film olduğunu söyler. Kadın kasanın arka tarafından istedikleri filmi getirmek için oradan uzaklaşır. O sırada kızlardan biri masanın üzerinde kabı olmayan eski bir kaset fark eder. Üzerinde herhangi bir şey yazmıyordur.

Ne olduğuna bakmak isteyen kız kasete uzanacağı sırada, görevli kadın koşarak içeri gelir ve kasetin onlara göre olmadığını söyler. Kızlar çok merak etmiştir ve içinde ne olduğunu sorarlar. Kadın bir cevap vermeyerek kızların istemiş oldukları filmi almak için arka tarafa geri döner. İçlerinden biri kaseti çoktan habersiz almıştır. Eve vardıklarında çantadan o eski kaseti çıkarır ve izlemek için video oynatıcıya takar. O anda elektrikler bir anda kesilir.Televizyon açık kalır ve kaset kendiliğinden oynamaya başlar. (Tahmin ettiğimiz gibi…)

Ekranda tahta çubuğa bağlanmış bir kadın vardır ve etrafı kalabalıktır. Ellerinde yanan meşale tutan bu kalabalık kızgın insanlarda oluşmaktadır ve ‘’Cadıyı yakın’’ diye bağırır. Kadını ateşe verirler. Kadın yanarken tüyler ürperten bir kahkaha atar ve ‘’Kim benim ölümümü izlerse, kendisinin de başına gelsin’’ der ve kaset biter. Kızlar korkudan ne yapacaklarını bilemezler ve birbirlerine bakarlar. Kötü montajlanmış kötü bir film miydi yoksa gerçek miydi? Kızlar ertesi gün ilk iş olarak kaseti aldıkları yere giderler ancak dükkan sanki yıllardır boş gibidir. Kızlar fazlasıyla endişelenirler. Gerçekten bu kaset sonları mı olacaktı?

Aradan zaman geçer kızlar hiçbir şey yememiş ve korkudan uyumamışlardır. Yedi gün sonra kızların üçü de ölü olarak bulunur. Üçü de farklı yerlerde ancak sebebi bilinemeyen bir şekilde yanmış halde bulunurlar. Polisler somut bir delile ulaşamazlar. Polis kızların evinde araştırma yaparken,evin dışında ki çöp kutusundan yanık kokusu geldiğini fark eder.Çöpün içine baktıklarında bir kutu dolusu kül bulurlar. Küllerin içindeyse sadece bir kaset vardır. Eski ve üzerinde yazı olmayan bir kaset…

Hikayenin ne kadar gerçek, ne kadar hayal ürünü olduğu bilinmez ama gerçek olabilme ihtimali bile tüyleri ürpertmeye yeter…

**bu yazı çeşitli kaynaklardan derlenerek hazırlanmıştır.