Akdeniz Üniversitesinde Okurken Zengin Bir Kıza Aşık Olup Aşırı Tuhaf Şeyler Yaşayan Elemanın Ağlatan Hikayesi

Antalya Akdeniz Üniversitesinde Aşırı Zengin Bir Kıza Olup Başına Gelmeyen Kalmayan Elemanın Film Tadındaki Hikayesini Kendi Anlatımı İle Okuyoruz..

Akdeniz üniversitesin de okuduğum ilk sene aynı okuldan bir kıza aşık olmuştum.. Kız dediğime bakmayın adeta bir melek.. upuzun beline kadar gelen koyu kahve saçlar, süt gibi bir ten, bal gibi dudaklar.. Görür görmez tutulmuştum Selin’e

Ancak ortada büyük bir sorun vardı.. selin ile statü farkımız dağlar kadardı.. O İstanbul Nişantaşı’nda doğmuş büyümüş ben ise balıkesir’in bir köyünde doğup büyümüştüm.. Aşık olduğum kadının babasının inşaat şirketi, annesinin hukuk bürosu ve yanında çalışan 4 tane avukatı varken benim ailemin sadece 2 ineği, bir kaç tavuğu ve ayakta zor duran tek katlı eski bir köy evi vardı..Selin okula bmw arabası ile gelirken ben belediye otobüsü ile geliyordum.. Selin’in sadece parfümüne verdiği para ile ben 2 ay rahat geçinirdim.. Olmazdı yani hayat tarzlarımız hayat statümüz bu kadar farklıyken selin bana bakar mıydı? bakmayı bırakın selam bile vermezdi.

Selin’i ilk gördüğüm günden bu yana bir kaç ay geçmişti. Aynı bölümde olduğumuz için sık sık yüz yüze geliyor ayak üstü diğer arkadaşlar ile birlikte klasik “nasılsın nasıl gidiyor” diye sohbet ediyorduk..

Yağmurlu bir günde okul çıkışında belediye otobüsü beklerken durağın tam önüne selin arabası ile yanaştı sağ camı açıp ” hava çok kötü istersen seni gideceğin yere kadar bırakabilirim ” dedi.. O an hissettiğim şeyi size anlatamam dostlar.. Selin’in arabasında giderken laf lafı açtı ve selin zor günler geçirdiğini biraz da canının sıkkın olduğunu vaktim varsa ışıklar caddesinde bir cafe de oturup sohbet etmek istediğini söyledi..

Selin’in düzenli olarak gittiği bir psikolog ” Bu zor günlerde yalnız kalma, yeni arkadaşlar edin ve sosyalleş ” demiş.. Selin’de doktorunun tavsiyesine uymak istemiş.

Biz selin ile ışıklar caddesinde güzel bir cafe’ye gittik.. Kahvelerimizi içerken selin derdini anlatmaya başladı.. İstanbul’da bir erkek arkadaşı varmış ama çocuk bunu çok ihmal ediyormuş. aramıyor,sormuyor ve sürekli yurt dışında ki partilere gidiyormuş.. Selin bunları anlatırken ben kendisini sadece dinliyor yorum ve yargılama yapmıyordum.. Selini yorumsuz bir şekilde dinlemen ona iyi gelmiş olacak ki bunu sık sık tekrarlamaya başladık.. En son buluşmamız da erkek arkadaşınının kendisini terkettiğini söyledi.. hatta bu eleman İtalyan bir hatun ile birlikte olmaya başlamış..

Terkedilten sonra selin daha da kötü olmaya başladı.. büyük bir deprasyona girmişti.. Artık amacım okulu bitirmek değil Selini mutlu etmekti belki onu mutlu edersem beni severdi ve beni sevmesini her şeyden çok istiyordum.. Beni sevmesi için her şeyi yaptım.. Selin depresyonda olduğu için her şeyi boşlamıştı.. Ve ben kendimi seline adamıştım.. onun zor gününde ona destek olmalıydım..

Artık Selin’in arabasını yıkamaya ben götürüyor, köpeğini her gün tuvalete ben çıkartıyordum.. evini hatta tuvaletini bile ben temizliyordum.. Yemek yapmasını bilmediğim halde yemek yapmasını öğrenip ona kendi ellerim ile her gün çeşit çeşit yemekler yapıyordum.. Selin’in ağlama krizlerine saatlerce katlanıp eski sevgilisi ile yaşadıklarını istemen de olsa saatlerce başım ağrıya ağrıya dinliyordum.

Yaklaşık 3 aylık depresyon süreci sonrası selin kendisini toplamış ve depresyondan çıkmıştı.. ” o zor günlerinde kendisine destek olduğum için bana teşekkür edip, benim ne kadar iyi bir insan olduğumu ve ölene kadar beni hayatında istediğini” söylüyordu.

Selin’in bana böyle sözler etmesinden sonra artık onunla her şeyi konuşma vaktinin geldiğini düşünüp kendisine onu sevdiğimi söylicektim.. Birlikte ilk gittiğimiz cafe ye götürdüm selin’i ve kendisine ” onu sevdiğimi ve onu hayatımda istediğimi ” söyledim.. Sonuçta oda bana ” ölene kadar beni hayatında istediğini söylemişti.

Selin ona karşı olan duygularımı öğrenince önce bir afalladı ve biraz duraksadı.. Sonra bir hışım ile
” ya sen kimsin ki beni hayatında istiyorsun? he kimsin sen kimsin ya? Para desen yok, araba desen yok, otobüslerde sürünen köylü ailenin varoş bir çocuğusun sen.. Ne haddine benimle olmak ” dedi.

Ama ben seni gerçekten sevmiştim o zor günlerinde hep yanında oldum ve sen bana güzel sözler söyleyince bende sana açıldım dememe kalmadan

” off onlar klasik ve öylesine söylenmiş sözlerdi işte.. hem biz eski sevgilim ile barıştık hatta haftaya yanıma gelecek” dedi..

Ben ” tamam özür dilerim ” dedikten sonra yanımdan söylene söylenene kalktı ve cafeden gitti. rezil olmuş ve çökmüştüm.

Bir hafta sonra selin’in eski erkek arkadaşı son model mercedes e serisi arabası ile okula geldi.. herif adeta erkek güzeli.. 1.90 boyunda, zengin, uzun saçlı, adonis kaslı ve mavi gözlü bir eleman.. Yani ben tofaş şahin’im bu eleman ferrari..

Bu yaşadıklarımdan sonra kendimi eve kapatmış makarna yiyip ağlıyordum ki..

Telefonum çaldı arayan selin’di ” aman allahım dedim. yoksa bunlar yine kavga edip ayrıldılar da selin hatasını anlayıp benimle olmak mı istiyor ” dedim ve hemen telefonumu açtım.

” Efendim ” dedikten sonra önce selin’in sesi sonrasında da arkadan sevgilisi olacak o elemanın sesi geldi.. Konuşmalarından ikisinin de sarhoş olduğu belliydi.. Bunlar evde içip içip eğlenirken kafalar da güzel nasılsa.. beni arayıp dalga geçmek istemişler.

İlk olarak selin bana ” Lan fakir fukara ne yapıyorsun hahahaha ” dedi sonrasında da arkadan o eleman ” ulan aç köpek senin neyine lan karı kız ” deyip bir anda telefonu yüzüme kapattılar..

O akşam bir kaç parça eşyamı alıp o şehri terk ettim. Okulu da bıraktım. Yani dostlar aşk dediğiniz şey zenginlerin oyuncağı fakirlerin ise ölene kadar ulaşamıyacakları bir değerdir.

 

1 thought on “Akdeniz Üniversitesinde Okurken Zengin Bir Kıza Aşık Olup Aşırı Tuhaf Şeyler Yaşayan Elemanın Ağlatan Hikayesi

  1. Salak , madem kiz bu sekil kasar al 1 sise votka icir kiza sonrasinda ne bok okacaksa olurdu.

Comments are closed.